Güne günü eklemek, geceyi güne denklemek gerekti. Buharlaşan zamanı, damla damla toplamak bereketti. Her damla damağımıza yerleşen lezzetti. O damla bir ömür yetecek izzetti.
Üstadın dediği gibi; "Dün dünde kalmıştı. Geleceğin de yoktu garantisi. Gün bugündü" elimizde kalan tek tesellisi. Otuz adet Hakk'ın lütfettiği hazinesi. Bonuslarla doludur meyvesi. Doldur doldurabildiğince boştur heybesi.
Uykunun en tatlı yerinde mola vermek, o molayı şölene çevirmek maharetti. Eğlence nefse emanetti. Gönül çeşmesinin kaynağı sevgi ise servetti.
Otuz günlük şölen, bayrama davetti. Yediden yetmişe herkes o davete icabet etmesi gerekti. Lakin tatil beldeleri, aciz gönülleri cezbetti. Sıla-i rahimi reddetti. Çünkü gaflet iradeyi hapsetti. Ebeveynler yol gözlemeye devam etti. Ah! Edip açıkları setretti. Buram buram kokan evlat kokusu hasretliğe namzetti.
Davete icabet edenlere mükafat, Hakk'tan rahmetti. Huşu bulan yüreklere huzur demekti. Bu can bu bedene, bu beden bu dünyaya emanetti. Maksat emaneti en güzel şekilde iade etmekti. Sonu iki cihanda da saadetti.
Hazırlıklar bir bir bitti. Sarma, dolma, tatlı sıraya girdi. Alış veriş, temizlik bir de harçlıklar gırla gitti. Çörek çadırları bir birini takip etti. Herşey bir aylık sabra mukafattı. Nefis terbiyesine Hakk lütfetti.
Yorgun bedenler, dinlenmeyi haketti. Emanete sahip çıkmak ibadetti. Yirmi dört saatte bir saat, Hakk'a yetecekti. Kul Hakk'a teşekkür edecekti. Onbir ayın sultanı veda edecekti. Hakkıyla edilen edaya elbet değecekti.
Sabırla koruk helvaydı. Tüm hürmetler onbir ayın sultanınaydı. Anne, baba, eş dost akraba sıradaydı. Lezzet tam da buradaydı. En güzel kıyafetler sırtlarda birbiriyle yarıştaydı. Yüzlerde tebessüm, gönüllerde huzur cenneti muştudaydı.
Nihayet gün geldi. Hüzünle giden ramazan, bayramla teselli etti. Bu tadı alanlar bir yıl sonraya niyet etti. Yaradan, ebediyette cenneti vaadetti. Teşekkür kuldan; mükafat, ikram, lütuf Hakk'tandı! Hamdolsun...