Kıyamete Uyanmak

Ümmügülsüm Hasyıldırım

19-02-2023 19:10

Advert

Uyku firardaydı o gece. Gözlerime misafir olmaya tenezzül etmiyordu. Aylardır beklenen kar, yeryüzünü süsleyen gelin gibi kuşatmıştı doğayı. 

Yatağımdan kalkıp, pencerenin perdesini çekerek, meleklerin eşlik ettiği kar tanelerinin yeryüzüne süzülüşünü izledim bir müddet. "Şükürler olsun Ya Rabb!" dedim, dudaklarımdan dökülen sözcüklerle. Sonra sözcüklerle mutmain olmadı yüreğim. Gereğini yerine getirmek için kalktım.

Yağan karın doğayı süsleyişini hayranlıkla izlerken yüreğimin sıkışmasını heyecanıma vermiştim safiyane. Canım ülkemin gelinlik değil kefen giydiğini, gün ağarınca fark etmek yüreğimize vurulmuş hançerdi. Gece uyuyamamın bir sebebi varmış meğer. 04.17 de yatağım sallanırken başım dönüyor zannetmiş, uykusuzluğuma vermiştim.

Aklın yetemediği noktaya, mantığın almadığı detaya mazur kaldığımız şu günler, kör göze parmak sokar gibi kudretini alenen gösteriyor, "Yaradan."

Onbir gün boyunca bilinci açık,  konuşabilir halde adını soyadını sakince anlatabilmek acaba hangi aklın, hangi ilmin açıklayabileceği bir olay tahayyül edemiyorum. 

Asrın afeti denilen bu yaşanılan olaylar, koca bir bölgede kıyametin provasıydı sanki. Aklın ve mantığın yetim kaldığı anlar gözlerimizin önünde sinema perdesinde gibi dehşetle izlerken, adeta kanımızın donduğunu söyleyebilirim. 

İlk andan itibaren televizyon başında ağlamanın yoksulluğunu, hıçkırıkların kısırlığını, acının yüreklerimizi nasıl sıkıştırdığını, nutkun tutulmasını ve acziyeti ilklerimize kadar hissettik. 

Her nefes, nefesimiz olurken ekranlarda an be an yükselen kayıp rakamları gırtlağımızda düğüm oldu. Kan çanağına dönen gözlerimize uyku haram, yemek zehir oldu.

Gün geceye devriledursun, gözlerim esir kaldığı ekranda yeni bir mucizeye odaklanırken sır perdeleri aralanıyordu yer yer. Dedim ya "Kıyametin provasıydı" yaşanılanlar. 

72 saat aç ve susuz bekleyen beş yaşındaki Hazal'ın  "daha muayene olmadım" diyerek suyu reddetmesi, yüzlerde tebessüm oluşturdu.

Enkâzların arasında kurtarılmayı bekleyen Osman'ın, Amenerrasûlü ayetini okurken bulunması, Habib'in Yasin okuyarak hayata tutunması ve başörtüsü olmadan çıkmayan o canım Saliha hanımın bilinci, aklımıza vurulan zincirin anahtarı olmalıydı.

Saatler bizlere hızla geçse de beton yığınlarının altında hayata tutunanlarla umutlar tazeliğini koruyordu. Mucize kelimesinin yetim  kaldığı anlarda  kurtarılanlardan sadece biriydi Muhammet Yasin. İyiydi. Hem de çok iyiydi.

Kepçelerin önüne atılıp "durun, evlatlarım var şu duvarın ardında. Nolur kurtarın onları" diyen annenin; dört yıl önce vefat etmiş olduğunu, gösterdiği noktadan sağ kurtarılan onbir yaşındaki evladından duyduğumuzda, tüylerimizin diken diken olması manidar değilde nedir. Hakk'ın Kudreti açık değil midir? 

258.saatte kurtarılan Neslihan'ın "hâlâ yaşayanlar var" diyen çığlığıydı belki de bu mucize. 278. saatte çıkarılanlardan sadece biri olan Hakan, yeni umutlara gebe bıraktı göçük altındakilerin yakınlarını. Umutlar tazelenirken 296.saatte kurtarılan biri çocuk üç kişinin kurtulması rekorlar kitabına adaydı. Enkaz kaldırma işlemine başlayan görevlilere, "temkinli davranın, vakit dolmamışsa ne bir saniye ileriye ne bir saniye geriye" der gibiydi. 

Yüzüncü saatten sonra umutların sekteye uğradığı dakikalarda art arda kurtarılanlar,  mucizenin adını değiştiriyordu. On ikinci günün mucizeziyle yüreklerimiz hoplarken on üçüncü gün de yeni bir mucizeye tanıklık etmenin, uyanmaya davet olduğunu hücrelerimize kadar hissediyorduk doğrusu.

On üçüncü güne kadar birkaç saat arayla çıkarılan onlarca insanın çoğunun çocuk veya bebek olması "sırda" ayrı bir muamma olsa gerek.

Enkâz altında bulduğu Kur'an'ı Kerim ve mucizelerden oldukça etkilenen Çin'li kurtarma ekibinden birinin, Müslüman olarak Yusuf ismini alması apayrı bir mucize değil de nedir.

Artık sebepler sükût etmiş, Allah'ın gücü ve Kudret'i alenen gözler önündeydi, "Kün fe yekünün" ete ve kemiğe büründüğü andı.

Hâsılı acımız derin ve büyük. Çok şükür ki kenetlenmenin ve yardımlaşmanın resmi de büyük. Geçmiş olsun Türkiye'm

DİĞER YAZILARI Mükâfat 01-01-1970 03:00 Günlere Hapsettik Sevgileri 01-01-1970 03:00 Safımız Belli Olsun 01-01-1970 03:00 Cennet Gülleri  01-01-1970 03:00 İade Ediyorum  01-01-1970 03:00 Utanç Bayrak Çekmiş Özgürlüğe 01-01-1970 03:00 Keder 01-01-1970 03:00 İlacı Yok 01-01-1970 03:00 Hayırlı Bayramlar  01-01-1970 03:00 Seni Seviyorum 01-01-1970 03:00 Bize Ne Oldu? 01-01-1970 03:00 Gül Neydi? 01-01-1970 03:00 Bayram 01-01-1970 03:00 Huzur İklimi 01-01-1970 03:00 İçimden Gelmiyor 01-01-1970 03:00 Uyku Molası 01-01-1970 03:00 Üç Kardeş 01-01-1970 03:00 Ne Oldum Deme Ne Olacağım De 01-01-1970 03:00 Dostluk Sözlerde mi? 01-01-1970 03:00 Kanat Takmış 01-01-1970 03:00 Öğretmen 01-01-1970 03:00 Ben Neyim? 01-01-1970 03:00 Gülümse 01-01-1970 03:00 Hep Ağlamayı Seçtim Hayatımda 01-01-1970 03:00 Açlık 01-01-1970 03:00 Prangalarımız 01-01-1970 03:00 Sensizlik 01-01-1970 03:00 Bir Okul Düşün / Üçüncü Bölüm 01-01-1970 03:00 Bir Okul Düşün / İkinci Bölüm 01-01-1970 03:00 Bir Okul Düşünün... 01-01-1970 03:00 Tohumum 01-01-1970 03:00 Saygı 01-01-1970 03:00 Muhabbet Sofrası 01-01-1970 03:00