Toplumlar ile bireyler arasındaki bazı ortak özellikler, birbirleriyle çok benzerlik gösterir. Kişiyi kişi yapan özgeçmiş, kişilik, ülkü ve idealler toplumda da vardır. Toplumsal bellek, tıpkı insanlardaki bireysel arşivler gibi çok önemlidir. Toplumsal bellek sayesinde o toplum nereden geldiğini bilir, gelecekteki hedeflerini de buna göre belirler.
Toplumlar bazı yönleriyle insana çok benzer. Bir toplum için üç önemli kavram vardır, tıpkı insanda olduğu gibi… Birincisi özgeçmiştir. Hayatını nasıl geçirmiş, neler yaşamış? Eğitim hayatı nasıl? Tecrübe ve birikimleri neler? Kişiliğinin oluşmasına katkı sağlayan olaylar nelerdir? İkincisi o kişinin bugünkü var olan kişiliği ve üçüncüsü ülküleri ve idealleridir. Bu üçü birleşince kişilik profili çıkarılır.
Bizi biz yapan özgeçmişimizdir
Toplumun profilini çıkarmak için de toplumsal özgeçmiş önemlidir. Toplumsal bellek vardır. Mesela insanın nasıl zihinsel arşivleri varsa bilgilerimizi, çocukken yaşadığımız hayat olayları, hikâyeler, anılar, anlatılar, onlarla ilgili travmalar, olumlu olumsuz yaşantılar… Çocukluk döneminden itibaren bunların hepsini aldığımız zaman biz oluyoruz. Bunların tümü bizi biz yapıyor.
Toplumsal bilinç de aynı şekilde oluşuyor. Olumlu olumsuz yönleriyle, hayat olaylarıyla, ortak yaşantılar ve ortak sevinçlerden meydana geliyor. Örneğin toplum olarak Marmara depremini unutamayız. Ortak bir yaşantıdır. Aynı şekilde bazı başarılar da unutulamaz. Yakın zamanda yaşadığımız Azerbaycan’daki, Libya’daki başarılarımızın da toplumsal belleğimizde ayrı bir önemi vardır. 15 Temmuz da toplumsal olarak unutamadığımız önemli olaylardan biridir.
Toplumsal bellek böyle birikimlerle oluyor. Bunlar toplumu toplum yapan unsurlardır. Nasıl bireyi birey yapan unsurlar içerisinde o kişinin kültürel geçmişi ve belleği varsa toplum için de aynısı söz konusudur.
Soyut ideali olan bireyler yetişmelidir
Bugünkü bireyin kişiliğinin oluşumunda sorun çözme stili, iletişim stili, stres yönetme biçimi etkilidir. Bir de gelecekle ilgili ego idealleri ve hedefleri vardır. Bunların toplamı o kişinin kişilik profilidir. İdealsiz bir kişiyse ona göre karar verir. Bu kişinin ideali yoksa bir nevi miras yedidir ve gününü gün etmek istiyordur. Ya da somut idealleri olabilir.
Somut ideal nedir? ‘Evim olsun, arabam olsun yeter. Kafama göre yaşayayım.’ diye düşünür. Bir de soyut ideali olanlar vardır. Ülkesi ve vatanı için bir şeyler yapmak isteyen, insanlık için bir şeyler yapmak isteyen, yaratıcı için bir şeyler yapmak isteyenler vardır. Bunların idealleri soyuttur. Toplum ve eğitim sistemi, soyut idealleri olan bireyler yetiştirmelidir.
Atalarımız yüksek idealler belirledi
Atalarımız hedef olarak yüksek idealler koymuşlar. İlahi rızayı hedef olarak belirlemişler. Allah’ın rızasını gözetiyorlar. Allah’ın rızası olduğu zaman yanlıştan dönmek, hata yapmamak mümkün oluyor. O nedenle ahlaki etik idealler olması lazım. Vicdanı ölçen hesap verilebilen idealler olması lazım. Böyle idealler olduğu zaman savaştan ve mücadeleden korkulmaz.
Zihinsel arşiv bireyde ne kadar önemli ise toplumsal arşiv de toplum için önemlidir çünkü bu toplumsal bellektir. Tarihi eserler, kültürel birikimler toplumsal belleğin parçalarıdır. Bosna Savaşı'nda ilk yıkılan yerler, en çok bombalanan yerler camiler olmuştur çünkü onlar kültürel belleğin mühürleridir. Onlar dağıtılıp yok edildiği zaman iz kalmayacaktır. O nedenle kültürel kimliğimizi korumamız lazım.
Medya kültür aktarıcısıdır…
Toplumsal belleğin oluşmasında ve korunmasında medyanın önemli bir rolü bulunmaktadır. Medya kültür aktarıcısıdır. Şu anda Amerika medyayı kültür aktarıcısı olarak da kullanıyor. Kendi kültürünü yani Hollywood kültürünü dünya kültür yapmak istiyor. Bunun için sinemayı kullanıyor.
“Muhteşem Yüzyıl” dünyayı fethetti
Biz de sahip olduğumuz kültürel değerleri televizyon dizileri ve sinema filmleriyle dünyaya aktarabiliriz. Bunun örneklerini başarılı Türk dizileriyle görüyoruz. Örneğin “Muhteşem Yüzyıl” dizisi, Güney Amerika'yı bile etkiledi. “Muhteşem Yüzyıl” magazinleştirilmiş bir Osmanlı’dır. Ona rağmen çok ilgi çekti, bütün dünyada büyük ilgi gördü. Bu akımı bu dizi başlattı. Medeniyetimizdeki diğer değerleri de sinema ve dizilerle anlatmalıyız. Mevlana da olmalı Yunus da olmalı, Ahi Evran ve Hacı Bektaş da olmalı.
Toplumun geleceği için toplumsal belleğe önem vermeliyiz, toplumsal belleğimizi güçlü tutmak için de ne gerekiyorsa yapmalıyız.