DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Advert
Hamiyet Su Kopartan
Hamiyet Su Kopartan
Giriş Tarihi : 23-04-2023 23:33

Bayram Çocuklara Kalaydı

Ramazan Bayramı'nın son günü, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı bugün. Aynı anda kutladığımız dinî ve millî bayramları her zaman bulmak mümkün değil. Her otuz üç senede bir denk gelen tarihi bir gün bugün. Dinî bayramlar içinde en sevdiğim bayram Ramazan Bayramı, millî bayramlar içinde en sevdiğim bayram 23 Nisan. En sevdiğim iki bayramın aynı gün kutlanması içimde duygu geçişleri oluşturuyor. 

Sadece benim için değil; birçok kişinin de en sevdiği dinî bayramın Ramazan Bayramı, en sevdiği millî bayramın 23 Nisan olduğunu düşünüyorum; çünkü iki bayram da bizim çocukluk hatıralarımıza götüren bir zaman tüneli bence.

Çok küçük çocukken aile büyüklerimizin gece gece oturup yemek yemesine bir türlü anlam veremeyiz. Neden bizden gizli yemek yerler, neden bizi uyandırmazlar? Olsun, onlar uyandırmazsa uyandırmasın bizi, biz de kendimiz uyanırız ya! 

Sanki konuşma seslerini duymuyor, yanan ışığı fark etmiyoruz. Zafer kazanmış komutan edasıyla geliriz sofraya, gözümüzü açamaya açamaya biz de yeriz ne yiyorlarsa, hem de büyük bir keyifle; her ne kadar iştahımız olmasa da.

“Oruç tutuyoruz.” derler bir de. Oruç kim, nereden kaçıyor, bunlar neden tutuyor, tuttukları oruç nerede? Soyut zekâmızın gelişmediği yıllarda her kelimeyi somut olarak algılarız.

Soyut zekâmızın yavaş yavaş geliştiği yaşlarda anlatılan kıssa ve hikâyelerle anlarız orucu, biz de niyetleniriz tutmaya. Yine uyandırmazlar bizi de biz uyanınca sabah oruca niyet edeceğimizi idrak edince izin verirler bizim de oruç tutmamıza.

Sahurda bize söylenen duaları tekrar ederek niyetleniriz, biz de büyük heveslerle başlarız oruç tutmaya; ama ne oruç! Acıkmaya, susamaya başlayınca mızmızlığımız, huysuzluğumuz da başlar. Öğle ezanı okununca ilk iftarımızı açarız, sonra yeniden başlarız tutmaya. Biz tutmak için çabaladıkça sanki kaçar saatler. İşte o zaman anlarız oruç tutmayı. Akşam ezanıyla bu sefer hep beraber iftar ederiz.

Yıllar sonra öğreniriz ki bu “tekne orucuymuş." İyi de neden tekne orucu? Rivayete göre eskiden çok büyük konaklarda yaşayan geniş ailelerin mutfağı da geniş olurmuş. İçinde kazan kazan yemek yapılan, tekne tekne hamur yoğrulan evlerde haliyle gençler, yaşlılar, çocuklar bir arada yaşarmış. Oruca niyet eden yaşlılar acıkınca bir tekneye saklanır, kimse görmeden oruçlarını bozarlarmış. Yıllar içinde bu gizlilik ortaya çıkmış ve çocuk orucu oluvermiş.  

Biraz büyüyüp okula başlayınca hafta sonu tutarız oruçlarımızı tekne de olsa. Her gün tutmasak da ara ara tüm gün oruç tutmaya alışırız sonra. “Ağaç yaşken eğilir.” misali yavaş yavaş öğrenir çocuk bedeni ve ruhu oruca, ibadet bilinci kazanır zamanla. İnanç da ibadet de hayattaki iyi kötü her şey de ailemizde gördüklerimizden ibaret. İyi ya da kötü çocuk yoktur; çocuğun kişilik gelişimini oluşturan iyi ya da kötü aile, iyi ya da kötü şartlardır. Ne demiş atalarımız:
“Görgülü kuşlar gördüğünü işler,
Görmemiş kuşlar, görmemiş ki n’işler?”

Ara ara da olsa, tekne de olsa oruç tutan çocuğun hakkıdır bayram. Bence en çok çocukların hakkıdır bayram. Nevşehir ağzıyla bayramcılık giymek, büyüklerin elini öpünce harçlık almak, hatta kapı kapı dolaşıp şeker toplamak,…

Bayram sabahlarının ilk ziyaretçisidir şekerci çocuklar. Pırıl pırıl, tertemiz kıyafetlerini giyip saçları taranmış şeker çocuklar çalar kapıyı en önce. Tiz sesleriyle “Bayramınız mübarek olsun!” derler hep birlikte. Şeker, kolonya en çok şekerci çocukların hakkıdır.

Yıllarca tartışıldı Ramazan Bayramı mı, Şeker Bayramı mı? 

Ramazanda oruç tutan, tutmasa bile oruç tutmaya heveslenen çocuklar için böyle bir ayrım yoktur çünkü bayramda şeker en çok çocukların hakkıdır; belki de onlar için Ramazan Bayramı Şeker’dir.

Bu bayram sadece üç erkek çocuğu çaldı kapımızı. Eskiden cıvıl cıvıldı oysa. Elleri kınalı kız çocukları açmadı avuçlarını kolonya için; açmadı çantalarını şeker için. Erkek çocukların da cepleri boştu.

Aileler de haklılar. Her bayram sonrası muhakkak bir “şekerci çocuk” vakası haberi okuyor, duyuyoruz. Ailelerin en temel görevi çocuklarını korumak hiç şüphesiz de keşke bayramlar çocuklarda kalaydı, bayram çocuklara kalaydı. Keşke şimdiki çocukların da büyüdüklerinde anacağı bayram tadında bayram gelenekleri olaydı.

ÇİÇEKLER SOLMASIN

Yağmurlar artık insanlığa yağsın.
Gönüllerdeki gamı, kederi dağıtsın.
Kırık kalplerdeki efkârı atsın.
Tüm gönüllerde gök kuşağı açsın.
Dünya huzurla, mutlulukla dönerken
Güneş her yere sevgi yollasın.
Dilerim ki hiçbir çiçek solmasın.

Dünya bahçesinde çiçekler açsın
Renk renk, çeşit çeşit.
Kimi leylâk, kimi sümbül,
Kimi menekşe, kimi gül…
Her bahçede bayram olsun,
Dilerim ki hiçbir çiçek solmasın.

Tomurcuklar dalında büyüsün,
Neşeli çiçeklere dönsün.
Kimse hoyratça koparıp
Yan gözle bakmasın,
Küçük bedenine kimse dokunmasın.
Her çiçek güvende olsun.
Dilerim ki hiçbir çiçek solmasın.

Savaş nedir bilmesin,
Silah sesi duymasın,
Tanklar altında ezilmesin,
Hiçbiri vurulmasın.
İllâki vurulacaksa
Yârinin kirpiğinden vurulsun.
Analar artık ağlamasın,
Hiçbir çiçek solmasın.     

Çocuklar; geleceğimizin teminatı, ülkemizin umudu, hayatımızın neşesidir. Bu sebeple Atatürk, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açtığı günü çocuklara hediye etmiş. 

Yeni doğan Türkiye Cumhuriyeti’ni çocuklarla özdeşleştirmiş ve çocukların akıl ve bilimle uğraşarak akıllarını; sanatla, edebiyatla ilgilenerek gönüllerini eğitmelerini istemiştir çünkü çocuklar da ülkeler de bilimle güçlenir; sanat ve edebiyatla ilerler.

Ramazan Bayramımızla 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız kutlu olsun.

NELER SÖYLENDİ?
@
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
Advert
Yol Durumu
ARŞİV ARAMA