DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Advert
Hamiyet Su Kopartan
Hamiyet Su Kopartan
Giriş Tarihi : 29-08-2022 14:39

Ad Günü

Duygu, düşünce, kavram, durum ve varlıkları belirtmek için kullanılan kelimelere ad (isim) denir. Varlıklara verilişine, varlıkların sayısına, varlıkların oluşuna göre üç sınıfa ayrılır adlar. İnsan da bir varlık olduğuna göre verilişine göre özel isim, oluşuna göre somut, sayısına göre teklik veya çokluk bildiren isimdir.

Her insanı diğerinden ayıran, bizi biz yapan en önemli özelliklerdendir adımız. Şahsî ve hukukî anlamda resmen varlık bulmanın göstergesidir adımız. 
Kişi adları, her milletin kendi kültürünü yansıtır.

Günümüze ulaşan ilk yazılı kaynağımız Göktürk Kitabeleri (Orhun Abideleri) ile sözlü kültürümüze ait destanlarımızda ad verme gelenekleri anlatılır. Oğuz Kağan Destanı’nda kişiler yaptıkları işlere ve maharetlerine göre ad alırlar. Dede Korkut Hikâyeleri’nde bir çocuğun ad alması için önemli bir iş yapması veya bir kahramanlık göstermesi gerekir.

Dede Korkut Hikâyeleri’nde Dirse Han Oğlu Boğaç Han Hikayesi’nde ad verme olayı nazım nesir karışık olarak anlatılır. Dirse Han’ın oğlu on beş yaşına gelince, Bayındır Han’ın ordusuna karışır. Bayındır Han’ın bir boğası ile bir buğrası (erkek deve) vardır. Bir yazın bir de güzün boğayla deveyi savaştırıp seyrederler. O yaz, Dirse Han’ın oğlu, akranı olan çocuklarla aşık oyunu oynarken hayvanları meydana çıkardıkları gün diğer çocuklar kaçışırlar. Dirse Han’ın oğlu kaçmayarak orada boğa ile karşı karşıya kalır. Çetin bir mücadeleden, boğuşmadan sonra çocuk boğayı öldürür. Oğuz Beyleri çocuğun başına toplanırlar. Çocuğa ad koymak için çağırdıkları Dede Korkut gelir:

“Hey Dirse Han biglik virgil bu oğlana
Taht virgil erdemlüdür
Boynı uzun bidevi at virgil bu oğlana
Biner olsun hünerlüdür
Ağayıldan tümen koyun virgil bu oğlana
Şişlik olsun erdemlüdür
Kaytabandan kızıl deve virgil bu oğlana
Yüklet olsun hünerlüdür
Altun başlu ban iv virgil bu oğlana
Kölge olsun erdemlüdür
Çigni kuşlu cübbe ton virgil bu oğlana
Geyer olsun hünerlüdür

Bayındır Han’ın ağ meydanında bu oğlan cenk itmişdür, bir buğa öldürmiş senin oğlun, adı Buğaç olsun, adını ben virdüm,  yaşını Allah virsün.” diyerek çocuğa ad koyar...
  
Günümüzde anne karnında ultrason cihazıyla cinsiyeti belirlenen bebeklerin adı daha doğmadan belli. Doğduğu gün, genellikle ailenin erkek büyüklerinden biri iki rekât namaz kıldıktan sonra kucağındaki bebeğin sağ kulağına ezan okuyup adını diye üç kez tekrarlar. Dua ederek Allah’tan bebek için sağlık, mutluluk, başarı ve hayırlı uzun ömür dilenir.

Yakut Türklerinde doğan çocuğa geçici bir isim verilir, ad alacağı olay beklenir. Türkiye Türkçesinde iyi biri olarak tanınmak, ün almak, ün kazanmak anlamlarına gelen “ad almak” deyimi vardır. İnsanın iyi bir ün kazanarak ad alması ad günüdür.

Daha önce birkaç çocuğu ölenler, yeni doğan bebeklerini çocukları ölmeyen ailelere sembolik olarak satarak o aileden geri alırlar. Bu çocuklara genellikle Satı, Satılmış adını verirler. Çocuğun uzun ömürlü olması için erkek bebeklere Baki, Duran, Durhasan, Durmuş, Dursun, Muammer, Temel, Toktamış; kız bebeklere Bakiye, Dursune; hem kız hem erkek bebeklere Durdu, Yaşa, Yaşar adı verilir.

Bazı adların ağır olduğuna veya isminin kişiye ağır geldiğine inanılır. 
Toplumda insanı rencide eden, küçük düşüren adlar da vardır.

Bir şekilde adını beğenmeyip değiştirenlerin yeni ad aldıkları gündür ad günü veya adına başka bir ad daha ekleyenlerin ad eklediği gündür ad günü.

Kültürümüzün Peygamber Efendimize gösterdiği hassasiyet ise bambaşkadır. Ahmet, Mahmut, Mustafa adlarını çocuklarına verirken çekinir Türk. Muhammet adını ise asla vermez, son birkaç yüzyıl hariç.  Muhammet ismini kısaltarak Arapça dilbilgisi kurallarına uyan, Arapçada olmayan bir kelime türetir. Dünya Müslümanları içinde sadece Türklerin türettiği ve kullandığı bir addır: Mehmet. Askerlerimiz de Mehmetçik’tir.

Muhammet isminin bir kullanışı daha vardır kültürümüzde: Arapça mim harfiyle başlayan Muhammet kelimesi iyice kısaltılarak Mim şeklinde verilir çocuklara. 

ANANIN KOYDUĞU ADLA DURUYORSUN

Ananın koyduğu adla duruyorsun daha
Bilmiyorsun hayatı meleğim,
Büyüyecek, büyüdükçe göreceksin. 
Her yaşında yeni bir ad alacak,
Her olayda değişik rollere gireceksin:
Evde çocuk, okulda öğrenci,
Sınıfta arkadaş, sırada sırdaş,
Bazen kendine bile yabancı,
Ahbap, hemşehri, gardaş…

Ananın koyduğu adla duruyorsun daha
Bilmiyorsun hayatı bebeğim,
Yürüyecek, yürüdükçe öğreneceksin.
Her adımda yeni bir ad alacak,
Bittim dediğinde daha çok güçleneceksin.
Göğsünü bir yar, içinde neler var?
Zirveler de senin tabanlar da
Belki başını yasladığın bir yar.
Baharlar da senin hazanlar da...

Bir insanın adı doğum gününde ailesi tarafından verilse de kişi kendine sonradan bir ad günü ilan etse de kimsenin anasının koyduğu adla durmaması gerekir; çünkü herkesin iyi bir ad almaya ihtiyacı var.
Adlarımız doğum günümüzde ailemiz tarafından verilse de sonradan kendi kendimize bir ad günü ilan etsek de hepimizin ad günü kutlu olsun, hepimiz adımızla yaşayalım.
Selametle…

***
Kaynak: Prof. Dr. Muharrem Ergin
Dede Korkut Kitabı I
Giriş- Metin- Faksimile
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu
Türk Dil Kurumu Yayınları: 169
Sayfa: 82- 83

NELER SÖYLENDİ?
@
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
Advert
Yol Durumu
ARŞİV ARAMA