DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Advert
Demet Mannaş Kervan
Demet Mannaş Kervan
Giriş Tarihi : 13-09-2022 04:07

Anılardı Artakalan

Bir pazar anısı olsun diye...

Anılardı Artakalan

Neydi anı? İyisiyle, kötüsüyle yaşanmışlıklar. Belleklerden silinmeyen; bazen küçük anlar, bazen tüm bir ömrü sürdürme gayreti, bazen de hiç unutamadığımız acı tatlı olaylar silsilesi... “Hadi bana bir anını anlat,” denildiğinde herkes bir durup düşünür. Kimisi; “Anı diyebileceğim bir şeyim var mı ki benim?” diye, kimisi; “Hangisini seçip de anlatsam ki?” diye... Oysa yaşam anılardan oluşan kesitler toplamı değil mi? Dün pişirdiğin ve yiyen herkesin bayıldığı yemeğin hikayesi de anındır, geçen gün yaktığın yemeğin de... Ya da daha başa gidersek, kendinle ilgili hatırladığın ilk şey; belki anne ya da babandan aldığın bir öpücük, yürümeye başladığında üzerine düştüğün ve avucunu kanatan çakılların acısı, oynadığın bir oyuncağın aklında kalan görüntüsü, belki yediğin ilk tokat, ilk aşk tomurcuğu... Çocukluk anılarım, gençlik anılarım, okul anılarım, evlilik, doğum, askerlik anılarım diye isim koyup bölümlere ayırdığımız, kategorize ettiğimiz, aslında bir ömrü oluşturan yapı taşları. 

Anılar; gün gelir hayata bağlar insanı, gün gelir onların esaretine saplanıp bugünü yaşamayı unutturur. Güç veren de olur, hevesini kıran da. Güldüren de olur, ağlatan da. Özlem, öfke, heyecan, hırs, kararlılık, vazgeçiş, başkaldırı, korku, neşe,  alabildiğine tüm hal  ve duygular anılarda saklıdır. İstersen kilitli tutarsın, istersen etrafa döküp saçarsın.

Öyle midir gerçekten? İstersek zapt edebilir miyiz anılarımızı? Zapt etmeli miyiz peki? Ya isteğimiz dışında; bazen gördüğümüz bir olay, kişi hatta fotoğrafla ortaya çıkan, bugünümüzü tamamen etkisi altına alan anılara ne demeli? Kilitli tutamadıklarımız, travmalarımız, bugün olduğumuz insanı oluşturan o en derin anılarımız... Saplanıp kaldıklarımız...

Hayatın her alanında geçerli olan iyi/kötü kavramlarının göreceliği anılar üzerinde de hüküm sürüyor. Kimine göre sevgiyi, şefkati, korunmayı, güvenliği çağrıştıran çocukluk anıları kimine göre dayağı, şiddeti, korkuyu ve güvensizliği çağrıştırabiliyor. Kimine göre mutfak hizmetinde soğan soyarken arkadaşlarla yapılan gırgır anlarını anımsatan askerlik anıları, kimine göre kurulan pusuları, atılan kurşunları, bir önceki gece üst ranzasında uyurken sayıklayan arkadaşının ertesi gece şehit düşüşünü anımsatabiliyor. 

Güzel, mutlu anılar ömrümüzün devamında bizi motive eder, yol gösterirken kötü olayların anıları neden huzursuz edip ayak bağı olsun? Neden, bir duvar gibi dikilip önümüze, yolumuzu değiştirsin? Her biri hayatın bize verdiği dersler değil midir? Onların varlığından doğup içimize yerleşen korku, endişe gibi olumsuz duygular, hayata karşı daha tedbirli, dikkatli olmamızı sağlayan uyarı levhaları değil midir? Neden unutmak isteriz öyleyse kötü anılarımızı? Hatalarımızla, günahlarımızla, uğradığımız haksızlıklar ve edindiğimiz tecrübelerle bizi biz yapmadılar mı? O halde ne suçları var da onları “Kötü” diye etiketliyoruz? Tıpkı “İyi” anılar gibi onlar da var gücüyle çalışmadı mı bugünün bizini yaratmak için? “İyisiyle kötüsüyle tüm anılarımı seviyorum” demek çok mu zor?  “Ömrümün yarısı kötü anılarla dolu, o yüzden o yıllarımı yaşamadım sayıyorum,” diyen birisi kendini eksiltmiş, yarım insana dönüşmüş olmuyor mu? Alkollü araç kullandığı için kaza yapan bir sürücü o günü unutmayı seçtiği vakit, edindiği dersi de unutup aynı hatayı tekrar yapmayı göze almamış mıdır?

“Hey gidi anılar, heyy!!” Ömür dediğin; acı tatlı anıların toplamasıdır, çıkarmaya ne hacet! İster bir dost sohbetinde kahkahalarla anlatırsın, ister efkarlı bir gecede içinden döküp kahırlanırsın. Kendini sevmek, yaşadıklarını da sevmekle mümkün. Hiç bir anımızı kesip atamayız hayatımızdan. Zira; zihnimiz, ruhumuz,  benliğimiz kesilir. Sevgiyle alıp kabullenmek varken kendinizi eksiltmeyin. Anıları hatırlayın ama anı yaşayın.

NELER SÖYLENDİ?
@
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
Advert
Yol Durumu
ARŞİV ARAMA