DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Advert
Demet Mannaş Kervan
Demet Mannaş Kervan
Giriş Tarihi : 24-08-2022 22:05

Hepimiz Meleğiz Maşallah

İnsan... Adem'den oldu, Havva'dan doğdu, topraktan geldi, maymundan evrildi... Neyse ne! Bir şekilde var oldu bu dünyada. Türünü devam ettirebilmek için çalıştı, çabaladı; avladı, ekti, biçti, göçtü, öldü, öldürdü. Günahlarıyla, sevaplarıyla bugüne geldi, yarına gidecek.

Kimine göre, Kirâmen Kâtibîn Melekleri sağ ve sol yanında oturup iyiliklerini, kötülüklerini yazacak, kimine göre karmayı yaşayacak, kimine göre "iyiliğin içindeki kötülük, kötülüğün  içindeki iyilik" arayışında siyah ve beyazla boğuşacak. Ama insan var olduğu sürece aynı bedenin içinde, aynı ruhta hep bu ikilemle boğuşup duracak. Çünkü insanoğlu hiçbir zaman ne tamamen kötü ne de tamamen iyi olacak.

"Ayy, çok iyi insanım ben. Yardımseverin dibiyim."

"Ben var ya, ben; yüreğim insan sevgisiyle dolu."

 "Doğayı, börtüyü, böceği çok seviyorum. Geçen yolda yuvasından düşüp ölmüş bi kuş gördüm, bütün gün ağlamaktan içim çıktı, ayol!"

"Ağaçları koruyalım."

"Hayvanları sevelim."

"Çocukları incitmeyin!"

"İnsanı seviyorum ben, yaradandan ötürü..."

"Hayır, ben seviyorum..."

"Ben daha çok seviyorum..."

"Hadi oradan, ben en çok seviyorum."

Meleğim ki ben! Herşeyi, herkesi seviyorum maşallah. Hepimiz o kadar iyiyiz ki, iyiliklerimizi anlata anlata bitiremiyoruz. 

"Geçen bizim yaşlı komşuya yemek götürdüm, helali hoş olsun!"

"Ben de sokak hayvacağızlarına su koydum, yazıktır!"

"Ben, yaşlı bir teyzeyi karşıdan karşıya geçirdim."

"Hamile kadına otobüste yer verdim."

"Fakir bir çocuğu giydirdim."
 
"Sadaka verdim, aş götürdüm, onu yedirdim, bunu içirdim, ona dua ettim,  buna destek oldum, şunun için uğraştım, bunun için didindim..."

İyiliklerimizi anlatmayı severiz hepimiz. Bir de şu iki yüzlülüğümüz yok mu?! 
"Ayıptır söylemesi, söylenmez ama söyleyim de örnek olsun!"

Ne iyiliğin ne de kötülüğün örneğine gerek var mı sizce? Yok, çünkü her insanda ikisi de var zaten. Ama biz iyiliklerimizi döküp saçarız gözler önüne. Kötülüklerimiz ise yastık altına, torba dibine...

Hele şu sosyal medyada insanın kendine dizdiği methiyeler var ya, hiç bir dalkavuk bu kadar methiye dizmemiştir! Ama insan kendinin en büyük yalakasıdır. Değil midir?!

Neden peki? Nereden geliyor bu ihtiyaç? Aslımızı inkardan? Her insanda iyi ve kötünün bir arada bulunduğu gerçeğini görmezden gelmekten? Bir nevi nefsi müdafa ya da vicdanın sesini  susturma yolu? Hepsi? Hiçbiri?

İnsan olabilmek,  iyiliklerimizi ya da iyi yanlarımızı ortaya çıkarıp kötülüklerimizi görmemezlikten gelerek olmuyor. İnsanın  meşrebini, fıtratını kabul etmek gerek. İçinde kötülük var ve sen o kötülüğü er geç, kendine göre haklı sebeplerin arkasına sığınarak da olsa yapacaksın. Bazen kendini korumak, bazen bir başkasının iyiliğini düşünmek, bazen uğruna herşey mübah büyük idealler olacak bahanen, ama yine de yapacaksın. Bilerek ya da bilmeyerek, isteyerek ya da istemeyerek...

Kötülüğü yaptığında bunun farkında olabilmek önemli. Sol yanında birşey sızlıyorsa, vicdan denen o iyilik yanının sesi susmuyorsa, gece yastık diken gibi batıyor, yaptığın şey gün içinde sürekli aklına gelip yüzünü buruşturuyorsa, hala umut var demektir. En azından, aynı kötülüğü bir daha yapmamak için uğraşacaksındır. Bir başka kötülüğü yapıp fark edene ve aynı döngüye tekrar girene kadar...

Bu yazıyı okuyanlar: "İçimizdeki kötülüğü biz yaratmadık madem o halde yaptıklarımız bizim suçumuz değil," gibi bir yanılgıya kapılmasın sakın. Kötülüğün her çeşidi günah, yasak, suçtur ve boyutuna göre bir cezası olmalıdır, ki en büyük ceza da insanın kendine vereceği olmalıdır. Hani dedim ya; o susmayan vicdan sesi... İnsanı rahat komamalı, ömrü boyunca huzur vermemeli, derin uykular uyutmamalı, içten kahkahaları söndürmeli.

Vicdanın sesini  susturanların vay haline. Ama onu dinleyip ders çıkaranlar, insandır işte!

E peki niye yazdım ben bunu? Susun diye. Yaptığınız iyilikleri anlatmayı, durmadan kendinizi övmeyi,  şahsınızı melek gibi tanıtmayı kesin diye, keselim diye. İnsanız biz yahu, içimizde yapıcı, yaratıcı bir yan olduğu kadar yıkıcı, bozucu bir yan da var. Öyle olmasa, tarih boyunca savaşır, yıkıp döker, öldürür müydük? Uygarlıkların biri yıkılıp biri kurulur, bir insan ölüp bir insan doğar mıydı?Yaratmak ve yok etmek, insanın doğasında var.O yüzdendir ki; biz iyiliklerimizi yerlere göklere sığdıramazken karşımızdaki  insan içinden:"Ha ha, tabi!" diyerek burun kıvırır. Çünkü işte o anda, kendi iyiliklerine karşı bonkör olan insanoğlu, bir başkasından duyduğunda,  insanın tamamen iyi olamayacağı gerçeğini fark eder.

Ne yalan söyleyeyim; ben çok iyiyim, insanları, ağaçları, kuşları, çocukları, havayı, suyu çok severim diyen insanları gördükçe başımı alıp bir dağın zirvesine çıkmak ve avazım çıktığı kadar bağırmak gelir içimden:

" Hepimiz iyiysek kim s..tı uleynn bu dünyanın içineee?"

Biz tabi, kim olacak! İyi insan ve kötü insanla değil, her insandaki iyilik ve kötülükle bugüne geldi dünya. Dünyanın dengesini daha fazla bozmak istemiyorsak kendi dengemizi bulmamız gerek evvela. Bahanelerin ardına sığınmadan ne olduğumuzu bilip içimizdeki kötülüğü törpüleyerek iyiliği ön saflara sürebilmek için kendimizin yargıcı olmalıyız. Kesilecek cezanın büyüklüğü ne kadar "iyi" olduğumuzu gösterecektir zaten!

NELER SÖYLENDİ?
@
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
Advert
Yol Durumu
ARŞİV ARAMA