DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Advert
Hasan Durna - Psikoterapist -
Hasan Durna - Psikoterapist -
Giriş Tarihi : 21-03-2022 19:44

Çatlak Su Testisi ve Yaşlı Kadın

Bir zamanlar, uzak bir dağın ardında ırak bir ülkenin birinde, yaşlı mı yaşlı, yoksul mu yoksul, tek başına yaşayan,  ufacık tefecik bir kadıncağız varmış. Sırtına vurduğu boyunduruğa astığı iki testisine dereden su doldurmak için uzaklara, zahmetli ve dik bir yokuşun arkasına yürürmüş her gün.

Testilerden birisi yeni, ışıl ışıl, rengarenk ve zarif bir testiymiş. Yaşlı kadının doldurduğu suyu tek bir damlasını dökmeden eve getirirmiş.

Diğer testi ise eski ve tüm ışıltısını kaybetmiş, böğründe koca bir çatlakla, içine doldurulan suyu eve gelene kadar en az yarısını yere döken bir testi imiş.

Kadıncağız o uzun yolu her gün en az bir defa katedip testilerini ağızlarına kadar doldurur, eve geldiğinde ise her seferinde sadece bir buçuk testilik su bulabilirmiş.

Aradan uzun bir zaman geçmiş, günler geceye geceler sabaha dönmüş sayısız defa.

O yeni ve güzel testi her gün kendini över, gururla arkadaşı olan diğer testiye ne kadar değerli olduğundan, sahibi olan yaşlı kadının kendinden ne kadar memmun olduğundan dem vururmuş. Kendisi ile gurur duyup, görevini yapmanın önemi üzerine nutuk atarmış.

Yaşlı ve çatlak testi ise her gün bunları duya duya ve canı gibi sevdiği o yaşlı kadına sadece yarı dolu testi miktarı kadar su getirmesi nedeni ile mahcup, yetersiz olduğu hissi ile dolu, üzgün ve bezginmiş. Her gün onun için ayrı bir acı, ayrı bir kahırmış. ”Keşke beni bir köşeye atsa da kurtulsam”, diye kahroluyormuş.

Artık bir gün dayanamamış ve kadıncağız dereden su doldururken dile gelmiş: ”Bırak beni yalvarırım, bırak beni derenin dibine, kendimden utanıyorum. Zaten hiçbir işe yaramıyorum, zaten gereksiz yere suyun yarısını yere döküyorum… Bak diğer testiye… Bir de bana bak. Beni şimdi, burada bırakıp gidersen anlarım…”

Yaşlı kadın tek ses çıkarmadan testilerini doldurmuş her gün yaptığı gibi. Eve dönerken yaşlı testiye dönmüş:

”Bak bakalım yolun senin tarafındaki bölümüne. Şu güzel kokulu çiçekleri, onların üzerinde uçuşan kelebekleri arıları görüyor musun? Bir de yolun diğer tarafına bak. Orada böyle çiçekler var mı? Senin tarafındaki gibi yeşil mi? Anlayabileceğin gibi, ben yolun senin tarafına düşen bölümüne tohum ektim. Senin suyunla sulanan çiçeklere, o suyla doğaya can veren sen oldun. Evimin güzelleşmesi, o uzun zahmetli yolumun kısalması senin yüzünden oldu. Senin böğründeki çatlak yüzünden o çiçekleri desteleyip pazarda satıp ve evime ekmek getirebildim. Senin o utanıp kusur olarak gördüğün çatlak benim için mutluluk, ekmek parası ve yaşam sevinci oldu.

Dostum, hepimiz farklıyız ve inan bana, farklılıklarımız bizim en büyük şansımızdır. Eğer kendimizi olduğumuz gibi kabullenip, kendimiz olmak için çabalar ve kendimizle gurur duyarsak önümüzdeki engelleri tek tek aşarız.

Yoksa bizler sadece soğuk, ruhsuz, renksiz, nahoş ve mutsuz yaşamlar yaşayıp yok olup gideriz”

Bir çin öyküsünden uyarlama…

Saygılarımla…

Bu yazı ilk defa panikataksite.wordpress.com adresinde yayınlanmıştır.

 

 

NELER SÖYLENDİ?
@
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
Advert
Yol Durumu
ARŞİV ARAMA