SİNEMA / TİYATRO
Giriş Tarihi : 03-11-2023 15:48

Seni İstiyorum (Across the Universe) / Julie Taymor

Yazan: Serhan Poyraz -SENİ İSTİYORUM (ACROSS THE UNİVERSE) / JULİE TAYMOR

Seni İstiyorum (Across the Universe) / Julie Taymor

SENİ İSTİYORUM (ACROSS THE UNİVERSE) / JULİE TAYMOR

Teddy Amca : Yaptıkların kim olduğunu tanımlar. 
Maxwell        : Hayır, kim olduğun ne yaptığını belirler.
Jude             : Yaptığın şey değil, yapma şeklin seni tanımlar.

Patlayan flaşlar ve spot ışıkları altında: 
John Lennon, Paul McCartney, Ringo Star ve George Harrison…

Kimi zaman çiçek desenli gömlekleri ve sandaletleri; kimi zaman da yakasız takım elbiseleri ve ilginç saç stilleri ile moda dünyasını yönlendiren dört adam…

1960 yılında Liverpool’da kurdukları “The Beatles” müzik grubuyla, heavy metal, rock, rock and roll, pop ve hatta biraz da jazz türünde yaptıkları müziklerle ve yazdıkları “Let It Be”, “Yesterday”, “Hey Jude”, “Come Together” gibi birçok şarkıyla büyük stadyumları dolduran dört adam…

“Yaptıkların kim olduğunu tanımlar” diyorsun ya Teddy amca, ne diyeceğiz şimdi bu dört adama? Modacı mı, müzisyen mi?

“Kim olduğun ne yaptığını belirler” dedin sen de Maxwell... Sana göre, müzisyen müzik yapar, modacı kreasyon.. Peki ama bu durumda “The Beatles” sığmadı senin önermene de?

Hey Jude!

Haklı olan sensin sanırım. “The Beatles” müzik yaptı, modaya yön verdi ama bunları yaparken, “barış”, “maneviyat”, “aşk”, “sevinç”, “hayatın sıkıntıları ve eğlenceleri” hakkında konuştular her yerde, şarkılar yazıp söylediler. Ve onların sevgi dolu sözleri ve şarkıları, her zaman izleyici veya dinleyicileri tatmin edici şekilde memnun etmenin bir yolunu bulunca da, insanlığın ortak dili müziğin dünyaca ünlü “The Beatles” grubu oldular.

Yine aynı yıllarda, Amerika Birleşik Devletleri’nde…

Patlayan flaşlar ve kendisine uzatılan birçok mikrofonun önünde John F. Kennedy…

1960 yılında Amerika Birleşik Devletlerindeki “Başkanlık Kampanyası” sırasında, ülke içindeki gündeme dair o zamana kadarki en iddialı söylemlerde bulunan yakışıklı ve karizmatik adam…

John F. Kennedy, büyük toplum hayaliyle çıktığı siyasi yolculukta “Yeni Anlaşma” yani Amerika Birleşik Devletlerindeki adaletsizliği ve eşitsizliği ortadan kaldırmayı amaçlayan bir yasa ve reform paketi olan “Yeni Sınır”ı ortaya koyup, 1961 yılında Amerika Birleşik Devletleri başkanlık seçimini kazandı.

Hey Jude!

Haklı olan yine sensin sanırım. 1960’lı yıllar Beatles’ın yıldızını parlatırken, çoğu Amerikalı için “altın çağın şafağı” olarak başlamıştı. Bir hükümetin büyük sorunlara büyük cevaplar vermesine olan güveni, on yılın geri kalanında tavrını belirledi. Ancak, bu altın çağ hiçbir zaman gerçekleşmedi. Hatta tam tersine, 1960'lı yılların sonunda Amerika Birleşik Devletlerinin Vietnam Savaşının giderek daha fazla içine girmesiyle “büyük toplum” paramparça oldu.

Bir yanda, saçlarında çiçekler, dudaklarında Beatles şarkıları olan güzel insanlar ve onların radikal protestoları… Sanatsal hayallere ulaşmak için mücadele eden ve aşka sımsıkı sarılmaya çalışan insanlar…

Diğer yanda da, Vietnam Savaşının bataklığına saplandıkça yitip giden gencecik yaşamlar, filizlenemeyen umutlar ve acının toplumdaki nevrotik etkisi…

Yıllar sonra, 2007 yılında, bu kez bir film setinde, Julie Taymor…

1997 yılında yönettiği Broadway müzikali  “The Lion King” yani “Aslan Kral” ile “En İyi Yönetmen” ve “En İyi Kostüm Tasarımı” dalında “Tony Ödülü” kazanan yönetmen bir kadın.

İster tiyatro sahnesinde, isterse sinemada yönetmenlik yapıyor olsun, sürekli olarak kültürel beklentilere meydan okuyan ve teknolojik sınırları test ederek bu süreçte hikaye anlatımını yeniden icat eden, yönetmen bir kadın…

Hey Jude!

Yine sen haklısın…

Julie Taymor bu kez de “Across the Universe”, Türkçeye çevrilen ismiyle “Seni İstiyorum” filmi için yönetmen koltuğunda oturarak yine fark yaratan tarzıyla, nasıl bir yönetmen olduğunun altını bir kez daha kalın çizgilerle çiziyor.

Filmin açılış sahnesinde; Jude'un kasvetli bir gökyüzü altındaki rüzgarlı bir kumsalda bağdaş kurup oturur bir şekilde Lucy için söylediği Beatles’ın “Girl” şarkısının sözleri ruhumuza dokunup bizi bir aşk hikayesine hazırlar gibiyken, bir anda yine Beatles’in sert heavy-metal tınılarıyla dolu “Helter-Skelter” şarkısına geçiş yapıp protesto kaosu, şiddet ve asker görüntüleri ve gazete manşetleri arasında insan hikayelerin çatışması ve sosyal aktivizmin çalkantılı dalgalarının sarsıcı görüntüleriyle 1960’li yılların sonlarındaki Amerika’ya götürüyor.

Film; 1960'larda kurgusal yaşamları gerçek olaylarla örtüşen üç genç yetişkinin hikayesini merkezine alıyor. Jude, kendisine savaşta öldüğü söylenen ancak sonradan henüz kendisi doğmamışken annesini terk ettiğini öğrendiği babasını bulmak için Liverpool'daki evini terk edip Amerika’ya gider. Oradayken, Max adında bir Princeton öğrencisiyle tanışır ve iyi arkadaş olurlar. Jude daha sonra Max'in küçük kız kardeşi Lucy ile tanışır ve birlikte romantik bir bağ kurup aşk yaşamaya başlarlar ancak ilişkileri Vietnam Savaşı'na eşlik eden toplumsal kargaşa tarafından tehdit edilmeye başlar.

Julie Taymor, Vietnam Savaşı döneminde New York'ta yaşayan genç bohemlerin hikayesini anlatırken bu filmde, tam otuz üç tane Beatles şarkısını kullanarak aşk, savaş karşıtı aktivizm, kendini keşfetme, zevk ve mutluluk artırmaya odaklı uyuşturucu kültürü, özgür konuşma, cinsellik ve sivil haklar hareketleri üzerinden müzikal anlatısının sonik çerçevesini oluşturuyor.

Julie Taymor'un "Across the Universe (Seni İstiyorum)" filmi; son teknoloji görsel teknikleriyle, yürek ısıtan performanslarıyla hem 1960'ların tarihi ve Beatles şarkı kitabının cüretkar bir evliliği gibi; hem de Beatles'ın melodik müziğine ve aşka, özgürlüğe ve yaratıcı ifadeye keskin bir selamla 1960'lara doğru yaptığı hayali bir müzikal yolculuk gibi...

Ama bildiğiniz türden, sıradan bir müzikal değil bu kesinlikle…

Julie Taymor, filmin akışındaki zamanlaması da dahil olmak üzere, şarkıları kullanma şekli ve şarkı yorumlamalarıyla ilgili farklı bir yol izliyor.

Bazı şarkılarda karakterler, sıradan müzikallerde olduğu gibi, diğerleriyle etkileşime şarkı söylemek yoluyla giriyor. Geri kalan şarkılardaysa Julie Taymor, bir sanat formu olan maskeleri ve kuklacılığı kullanıyor. Bu şarkılarda; dev kuklaları, dans gruplarını ve çılgın görsel efektleri görüyoruz. Her iki tarzın geçişlerinin armonisi öyle güzel ki, anında müzikle eşleşme oluyor ve hikayeyi ileri taşınmaya devam ediyor.

"Let It Be" şarkısını dini bir müjdeye dönüştüren Joe Cocker’ın yorumunun yanısıra, etrafındaki insanlar yavaş yavaş hayali şeyler görmeye başladığında Bono’nun “I am the Mors (Ben Morsum)” yorumu ve Salma Hayek’in, savaş yaralılarının bulunduğu bir hastanedeki yaralılara morfin veren bir hemşire olarak “Happiness Is A War Gun (Mutluluk Bir Savaş Silahıdır)” şarkısını yorumlaması ilginç performanslardan bazıları…

Ve film, Jude bir binanın çatı katındayken karşıdaki binanın çatı katında ona bakmakta olan Lucy'ye "All You Need Is Love (İhtiyacın Olan Tek Şey Sevgidir)" şarkısını söylemesiyle sona eriyor. Bu sahnede, Jude ve Lucy’nin gözleri birbirine kenetledikçe, şarkı kendinden önceki her şeyi özetliyor; pek çok hareketli olanın ardından gelen bu durağan an, nefesleri kesiyor, kalpleri titretiyor ve aşkın sıcaklığı tüm ruhunuzu sarıp sarmalıyor.

Hey Jude! Sen sevgiyi anlatan bir aşk şarkısısın!

Hey Jude, durumu daha da kötüleştirme
Hüzünlü bir şarkı söyle ve düzelt onu
Kalbine girmesi için izin ver
Sonra durumu daha iyi yapabilirsin
Hey Jude, korkma
Senin yazgın gitmek ve onu getirmek
Teninin içine geçtiği an
Durumu düzeltmeye başlayabilirsin
Ve ne zaman acıyı hissedersen, Hey Jude, pes etme
Omuzlarında dünyanın yükünü taşıma
Sen de bilmiyor musun aptaldır havalıyı oynayan
Dünyasını biraz daha soğuk hale getiren
Hey Jude, onu hayal kırıklığına uğratma
Onu buldun, şimdi git ve onu getir
Unutma, kalbine girmesine izin ver
Sonra durumu daha iyi yapabilirsin
Bu yüzden bırak gitsin, bırak dönsün, Hey Jude, başla hadi
Birini bekliyorsun sahne almak için
Ve bilmiyorsun ki, bunu yapacak sadece sensin, 
Hey Jude,
Sen yapacaksın, ihtiyacın olan senin omuzlarında
Hey Jude, durumu kötüleştirme
Hüzünlü bir şarkı söyle ve düzelt onu
Unutma, kalbine girmesine izin ver
Sonra durumu daha iyi yapabilirsin.

Jude, Max ve Lucy’nin hikayesinden yani “Across the Universe (Seni İstiyorum)” filminden hangi mesajı almayı seçerseniz seçin, filmin güçlü bir etkisi altında kalmaya mahkumsunuz.

Dünyanın neresinde olursak olalım, herkes yaşadığı toprakları, ülkesini, toplumunu, ailesini, kendini veya hayatındaki bir kimseyi veya bir şeyi sever. Ama burada, sevgiden de önemli olan sevmeyi nasıl ortaya koyduğumuzdur. İnsanoğlunun kendine ait bir şeyleri severken başkalarının sevdiklerine zarar vermemesidir önemli olan.

Hey Jude!

Haklı olan sensin. Dünyayı sevgi kurtaracak, yeter ki sevgiyi gerçek anlamda hissedelim ve yaşatalım…

“Across the Universe / Seni İstiyorum”…

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi