MEKTUP
Giriş Tarihi : 06-08-2023 16:00

Manifaturacı Hacı Amcama Mektup / Hamiyet Su Kopartan

Yazan: Hamiyet Su Kopartan -MANİFATURACI HACI AMCAMA MEKTUP

Manifaturacı Hacı Amcama Mektup / Hamiyet Su Kopartan

MANİFATURACI HACI AMCAMA MEKTUP

05.08.2023                                                              NEVŞEHİR

Kıymetli hacı amca,

Bu mektubu çocukluğumda bana büyük bir hayat dersi verdiğin için sana teşekkür etmek amacıyla yazıyorum. Biliyorum, mektubu eline almayacak, okumayacaksın; ama seni hep hayırla andığımı ruhun hissediyor.

O kadar dua gönderen arasında beni hatırlamazsın belki.

Kıyafetlerimizi hep annem dikerdi. Modelini tasarlar, bizim onayımızı aldıktan sonra senin dükkânına kumaş beğenmeye gelirdik. Kimsede olmayan kıyafetler giyerdik. Hele bayramsa kıyafetlerimize uygun kurdele takardı saçımıza annem. Sen de çok beğenirdin annemin dikişini.

Anneme model gösterip mağazana dikip dikemeyeceğini sordun. Birkaç farklı kumaştan numune dikti annem. Müşterilerin çok beğendiğini, her kıyafetin kol kesiminin düzgün olmadığını, annemin diktiğinin kol kısmında rahat ettiklerini söyleyince artık annem de çalışan kadın olmuştu. Mağazana da kıyafet dikmesi için anlaştınız. Babam, annemin dışarıya dikiş dikmesini istemezdi ya seni severdi, kıramadı.

Birkaç ay sonra yine kumaş beğenmeye geldik dükkana. Bu sefer bizim suratlar asık, istemiyoruz artık annemin diktiği kıyafetleri giymeyi. Sen bize sebebini sormuştun, biz de haklı olduğumuza inandığımız bir isyanla gerekçemizi söylemiştik. 
-Biz kumaş seçmek istemiyoruz, hazır kıyafet giymek istiyoruz, arkadaşlarımızın kıyafetlerinde, önlüklerinde etiket var.
-Kızım, bu kıyafeti kim dikti?
-Annem.
- Mağazada gördüğünüz, etiketli tüm kıyafetleri başkalarının annesi dikiyor. Sizin annenizin diktiği elbiselere de etiketi biz dikiyoruz. Başka biri gelse sizin annenizin diktiği kıyafeti görecek, etiketi olunca “hazır kıyafet” diyecek. Biz biliyoruz ki anneniz dikti. Annenizin diktiği kıyafetin diğer kıyafetlerden farkı var mı?
-Yok.
-Bugün kumaşı beğenin, anneniz diksin; istediğiniz etiketse vereyim, onu da diksin.

O gün anladım ki kıyafetin içinde etiketin olup olmaması, görünüp görünmemesi önemli değil.

Yeni kıyafetimle İstanbul – Bursa gezisine gittik. Biraz önce albümü karıştırınca yeniden fark ettim ki fotoğraflardaki yüzler gülüyor. Üstümde annemin diktiği beyaz zemin üstüne kirazlı, karpuz kollu bir gömlek ve senden aldığımız, başka bir annenin diktiği yeşil pantolon.

Dünya’nın incisi, Türkiye’nin göz bebeği  İstanbul’dayız. Kaldığımız otel Etiler’de. Kapısı camdan. Hayatımda ilk defa görüyorum cam kapı; hoş, kaç yıllık ki o zaman hayatım! Ahşap  konaklar arasından geçiyoruz. Sarıyer’de deniz manzaralı bir lokantada midye kızartması yiyoruz, meşhurmuş. Meşhurluğu batsın, bir lokma alınca o sünen şeyden tiksiniyorum, bildiğim şeyler yiyorum. Sultan Ahmet Cami, Topkapı Sarayı,… geziyoruz.

Ertesi gün benim doğum günüm! İstanbul’da biniyoruz feribota, masmavi denizde yosun kokusunu içimize çeke çeke Bursa’ya ulaşıyoruz. Sana geldik yeşil Bursa!

Kıvrımlı yollardan Uludağ’a çıkıyoruz. Bir faytonluk daracık sokaklardan geçiyoruz. İskender kebabını yerinde tadıyoruz. Yemyeşil Bursa’da Osman Gazi, Orhan Gazi Türbelerini ziyaret ediyoruz.

Biliyor musun hacı amca, o gezide çok severek giydim annemin diktiği kıyafeti. En duygulandığım da sütlü kahve kumaş almış, senin manifatura dükkanındandır, kesin. Mezuniyet hediyesi takım dikmiş, bana sürpriz yapmış. Annemin diktiği sütlü kahve rengi etek ceketli takımımı mezuniyet törenimde gururla giydim. 

Senden öğrendim ki kıyafetlerdeki etiket için insanlar çok çalışıyor. Bir de etiketsiz çalışanlar var, asıl o etiketsiz çalışanların kıymeti bilinmeli.

O günkü konuşmamızdan anladım ki etiket; insanın kıyafetinde değil, ruhunda olmalı.

Şimdi gittiğimiz her şehrin kumaş pazarına yine beraber uğruyoruz. Yine kendimiz beğeniyoruz kumaşları. Bundan on, on beş yıl önce kumaş pazarından metresi 2 liraya kumaş aldık. Buradan da metresi iki liraya dantel aldık. Pantolonlu üçlü takım dikti annem. Bir arkadaşım çok ünlü bir mağazadan aldığımı sandı. Çok pahalı olduğunu söyledi. Gördüğü takımın kollarında ve yakasında dantel fisto olmadığını söyledi. Annem dikti dedim, yirmi liraya mâl oldu sadece. 
- Ben hazır zannettim, dikilmiş gibi durmuyor. 
- Hazırları da hep birilerinin annesi dikiyor zaten.

Arkadaşım bu cevabın benim olduğunu düşünse de senin sözündü aslında.

Artık eskisi gibi süslü, oyalayan modeller dikmiyor annem. Daha kolay şeyler dikiyor.

Son birkaç yıldır da kıyafet dikmiyor artık. Dikse yine zevkle giyerim.

Mektubuma son verirken bir kez daha teşekkür ediyorum sana hacı amca; ruhun şad, mekanın cennet olsun.

Muhabbetle…

 

        

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi