Fethi Naci’yi Anmak

Hilmi Yavuz

22-04-2023 16:20

Advert

Fethi Naci’yi tanıdığımda, yıl 1955 olmalıdır. Baylan’da biz ‘Baylancılar’ Attila İlhan’ın çevresinde toplanmışken Attila’nın sosyalistliğinden kuşku duyan, radikal Marksist ‘eski tüfekler’,  ayrı bir masada otururlardı. Sanki iki masa arasında, bazen iyice açığa çıkan, ama genellikle örtük bir, nasıl söyleyeyim, rekabet var gibiydi. Sanırım, ‘eski tüfekler’, o yılların genç entelektüel adaylarının, Attila İlhan’ı bir tür yolgösterici olarak benimsemiş olmalarından rahatsızlık duyuyorlar, ama o yılların özellikle ‘sol’ üzerindeki faşizan baskılarını somut ve acımasız yaptırımlarla bizzat ve bilfiil yaşadıkları için çekiniyorlar, genç ‘Baylancılar’la ilişki de kuramıyorlardı. Çoğu, ya Fethi  Naci  gibi 1940’lı yılların sonlarında ‘Yüksek Tahsil Gençlik Derneği’ üyeleri olarak tutuklanmış ve cezaevinde yapmışlar, kimi ise, ‘1952 Tevkifatı’nın yaşattığı dehşet havasının ağır etkilerinden kurtulamamış oldukları için, çevreye daima kuşkuyla bakmaya alışmışlardı. Almanların ‘angstpolizei’ dedikleri durum! Ya da, her yerde kendilerini gözetleyen gizli bir polisin var olduğu korkusu!

Fethi Naci, öteki ‘eski tüfekler’e göre, çok daha gençti ve yaşça biz ‘Baylancılar’a daha yakındı. Ve galiba, polis korkusunu, pek takmıyordu da! -O nedenlerle olacak, bizimle ilişki kurmakta tereddüt etmedi. ‘Baylan Pastanesi’nde, ‘Genç Baylancılar’olarak Fethi Naci ile (‘Naci Abi’ydi bizim için) de oturup konuşmaya başladık. ‘İnsan Tükenmez’i ve ‘Gerçek Saygısı’nı, o yıllarda gerçekten çok şey öğrenerek okumuştum.

Benim gazetecilik yıllarımda,  Fethi Naci’yle birlikte olduğumuzu pek anımsamıyorum. Ama asıl yakınlığımız,  Londra’dan döndüğümde başlamıştır. ‘Cumhuriyet’te, rahmetli Ecvet Güresin’in önerisiyle, 1970 başlarında kitap tanıtma yazıları yazma işini üstlendiğimde, Naci Abi, ‘Gerçek Yayınevi’ni kurmuştu ve daha sonra klasikleşecek olan ‘100 Soruda’ Dizisini sürdürüyordu. Bu diziden birkaç kitabı tanıtmıştım. Daha sonra, ’10 Türk Romanı’nı yayımladığında, yine ‘Cumhuriyet’te, uzunca bir tanıtma yazısı yazmış, kitabı değerlendirmiştim. Naci Abi’nin bu yazılardan hoşnut kaldığını sanıyorum.

Fethi Naci, edebiyat eleştirisi bağlamında at gözlüklü bir Marksist olmadı hiçbir zaman. Romanın (asıl uğraş alanı, roman’dı), hikayenin, şiirin artistik ya da estetik değerini, asla göz ardı etmemiştir ve bu anlamda, Marksizmin kurucularının edebiyat beğenisi kriterlerine bağlı kalmıştır. 

Fethi Naci, yaşamı bir haz şölenine dönüştürme ustasıydı. Yıllarca, yaz aylarında Bodrum’daki birlikteliğimizde, bu ustalığının yakın tanığı oldum. Yaşamı bir şölen gibiydi gerçekten ve bu şölenin haz nesnesi, şiirdi. Fethi Naci, roman ve hikayeyle uğraşan eleştirmenlerin büyük bir kesiminin aksine, daima şiirle ilgilenmiş, eleştirmenliğini roman ve hikayeyle sınırlandırsa bile, şiirden asla vazgeçmemiştir. Yakın arkadaşlarının büyük bir kesimi, şairlerden oluşuyordu: Edip Cansever, Turgut Uyar, Behçet Necatigil, Cemal Süreya, Cevat Çapan… Bana sorarsanız, İki büyük nesir yazarını, Yaşar Kemal ve Sait Faik’i özellikle ele alışının temelinde, onların, anlatım biçemlerinde şiirselliğin başat olmasına öncelik vermiş olmalarının büyük payı vardır. Bir soruşturmaya verdiği yanıtta, ‘Cumhuriyet Döneminde En Beğendiği On Şair’ arasında Hilmi Yavuz’u da sayması, benim için büyük bir onurdur.

Fethi Naci’yi, sevgili Naci Abi’yi Türk edebiyatının en önemli eleştirmeni sayanlar, durumu hiç de abartmıyorlar: Gerçekten de, metodluluğu, entelektüel donanımı, açık zihinli ve sözünü sakınmayan açık sözlü oluşuyla elbet… Onu daima, Bodrum’da Türkbükü’nde (henüz ‘sosyetik’ olmadığı geçmiş yıllardaki Türkbükü’nde, bir yaz denizi olarak anacağım.

Fethi Naci ! Evet, o şimdi belleğimde bir yaz denizi gibidir…

Advert
DİĞER YAZILARI Çeviri Şiirler Kaynakçası: Hangi Şiir Kimin?  01-01-1970 03:00 Dinî Bayramların Ruhaniyeti Niçin Yok Oldu? 01-01-1970 03:00 Safa Önal: Hatıra, Şairdir! 01-01-1970 03:00 Yalan Üzerine Bir Deneme 01-01-1970 03:00 Sofra ve İktidar 01-01-1970 03:00 Sigara Nostaljisi Üzerine Notlar 01-01-1970 03:00 Missouri Geldi! 01-01-1970 03:00 Para Üzerine bir Deneme 01-01-1970 03:00 1950 Kuşağı Üzerine Notlar 01-01-1970 03:00 Canım Kardeşim Oruç Aruoba İçin 01-01-1970 03:00 İnsanoğlu güvende mi?  01-01-1970 03:00 Anketler ve İdeoloji 01-01-1970 03:00 ‘İstanbul Beyefendisi’ 01-01-1970 03:00 Çocukluğumun Ramazanları 01-01-1970 03:00 Sivil Toplum Üzerine 01-01-1970 03:00 Asrîleşme İkonları 01-01-1970 03:00 Kabul Günleri 01-01-1970 03:00 ‘Vicdan, Mülkün Temelidir’ 01-01-1970 03:00 Kıskançlığın Soykütüğü 01-01-1970 03:00 Sorulmaması Gereken Sorular 01-01-1970 03:00 Bursa’da Ben: Çocuk Narkissos ve Yaşlı Dionysos 01-01-1970 03:00 ‘Filozoflar ve Eşekler’ Üzerine Bir Deneme 01-01-1970 03:00 Cemal Süreya 01-01-1970 03:00 Baba düzyazıdır; anne şiir! 01-01-1970 03:00 İşkence ve İşkencenin Tarihi Üzerine 01-01-1970 03:00 Okuma Takıntısı 01-01-1970 03:00 Fragmanlar 01-01-1970 03:00 Yaz İkindileri 01-01-1970 03:00 Haziran! Ayların En Zalimi! 01-01-1970 03:00 Eski Telefon Anıları 01-01-1970 03:00 Felsefe ve Şiir İlişkisi Üzerine Notlar 01-01-1970 03:00 ‘Ah güzdür, güzdür o bulanık defter!’ 01-01-1970 03:00