ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 30-09-2022 22:59   Güncelleme : 30-09-2022 23:19

Zaman Dediğin Ne ola ki, Zaman?

Yazan: Kemalettin Özden - ZAMAN DEDİĞİN NE OLA Kİ, ZAMAN?

Zaman Dediğin Ne ola ki, Zaman?

ZAMAN DEDİĞİN NE OLA Kİ, ZAMAN? 

Sonunda bırakmaya karar verdi. Bunun sonu nereye varacak kestiremiyordu. Sımsıkı sarılacaksın demişler ve ona bırakmışlardı. Zaman ile ilgili sorunları olduğu için aradan ne kadar süre geçtiğini kestiremiyordu. Zaman var mı, yok mu? Bundan bile emin değildi. Sonra geldiler, kapağı kaldırdılar. Bir süre sessiz kaldı ama içeri doğru hareketlendiler. Bu durumla ilk kez karşılaşıyordu ve ne yapması gerektiği hakkında hiçbir fikri yoktu. Neden sonra Madonna’ları çıkardı, kürk mantolu olanı ayırdı.

Ortalarda kimse yoktu. Öyle sanıyordu belki de. 'İzliyorlar mı?' acaba diye düşündü. Bu sessizlik hayra alamet değildi. Yine de merakına daha çok karşı koyamadı, pandoraca bir eylemle sandığı açtı.

Sandıkta birçok matruşka vardı. Sırayla açmaya başladı, açtıkça içinden bir başkası çıkıyordu. Bu durum canını sıkmasına rağmen merakına karşı koyamıyordu. Matruşkaları her açtığında çevresinde garip ve giderek artan sesler duymaya başladı.

Bazıları sevinç, bazıları üzüntü içindeydi ve sesler giderek artıyor gibiydi. Yeteri kadar açılan matruşkalardan sonra seslerin sahipleri de görünür olmaya başladılar. Çok sessizce yaklaşıp matruşkaları öpüyorlar ve diz çökerek kendilerinden geçiyorlardı. Sanki bir ritüelin zirve anına denk gelmişti. Bir anda çevresinin akıl almaz şekilde kalabalıklaştığını fark etti. Giderek artan bir öfke nöbetinin ortasında kaldığını hissediyordu.

Matruşkaları saymayı bıraktı ve hızla sonuncuya ulaşmaya çalıştı. Çevresindeki sessizliğin gürültüsü tahammül edilir sınırları aşmıştı. Neler döndüğünü bir türlü anlamıyordu. Nihayet son matruşkaya ulaşabilmişti.  Sessiz kalabalığın coşkusu daha çok kabarmıştı. Yavaşça ve meraklı bir zihin durumuyla matruşkayı açtı. Zihninde canlandırdığı bir şey değildi bu. Dikkatlice bakınca bunun bir helva olduğunu gördü. 'Bu çok saçma' diye düşündü.

Bunun hiçbir anlamı olamazdı. Çevresindeki sessizliğe baktı ve helvayı bunların yapmış olduğunu düşündü. Karnı da acıkmıştı. Hafifçe gülümsedi ve helvayı yemeğe başladı. Çevresindeki kalabalığın giderek kaybolduğunu fark etti. Silüetler yok oluyordu hızlıca. İfadesi değişmişti yüzünde.

Canı sıkılmıştı, yine yalnız ve yabancı hissetti kendini. Öteki olsa bile razıydı hatta beriki. 'Yalan da olsa birileri olsun.' diye geçirdi içinden. Silinmeye başladı zihni. Kuruluyordu yeniden, sesleri duyuyordu. Bir tren geçti o an, sanırım Express’di.

Tarantino ağladı. Tam o anda bir yıldız kaymış, bir elektron daha yörüngesini değiştirmişti.

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi