ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 18-01-2023 18:11

İtirafname

Yazan: Baki Kaymaz -İTİRAFNAME

İtirafname

İTİRAFNAME

Ulupark'tayım Ulupark'ta...
Havada hissedilir bir soğuk,
soğuğa inat cılız bir güneş
gülümsüyor parktaki çocuklara...
Sanki onları üşütmek istemiyor gibi...
Büyükçe bir havuzun etrafında banklar,
havuz fıskiyesinden yükselen sular.

Güneşin yardımıyla yakamozlar yaparken
yılan dansını sergiliyor büyüklere.
Şöyle bir baktım etrafa düşünerek.
Boş bank göremeyince dudaklarımı bükerek;
genç, ihtiyar, kadın, erkek oturmuşlar banklara.
Kimi havuz kenarında torun gözlüyor
kimi yanındakiyle ateşli sohbet ediyor.

Neyse... Oturan iki kişinin yanına ben de iliştim,
"Merhaba" diyerek yanımdakine:
-Sigara içsem rahatsız olur musunuz?
Sorusuna...
-Hayır ben de kullanıyorum sigara...

Cevabına alınca,
bir sigara ikram ettim bank arkadaşıma.
Sigaraları ateşledik, derin derin çekti...
Üç beş nefes arkasından bir ''Ohhh" diyerek:
- Elli iki senedir içiyorum bu mereti...
Serzenişiyle başladı sözlerine.

Gayriihtiyari baktım adamın gözlerine.
Gözlerinde yılların birikimi var, belli...
Tam ben bir şey söylemek isterken
Muhterem devam etti sözlerine:
-Ben bu yaşamın güzelliklerini görmedim.
Belki göstermek istemediler hiç bir zaman.
Tattırmadılar zevklerini bana hiç bir dönem.
Ağladım, doğarken ağladım, hâlâ ağlıyorum ben.
Elli yıldır ağlıyorum sessiz sedasız sürekli.
İçimdeki kor alevi gözyaşlarım da söndüremedi besbelli...
Yakınlarım, babam, gardaşlarım, hiç bir an
göremediler, görmek istemediler gözyaşlarımı...
Çocuklarıma zaten hissettirmedim hiç bir zaman.
Hep içime akıttım o zulmet-i deryayı ben.
Arkadaşlarım, dostlarım hissetseler de bazen,
"Boşveer, bunlarda geçer" sözleriyle teselli ettiler her an.

Ben, şaşırmayla karışık dinlerken merakla,
iki damla yaş geldi kuruyan göz pınarlarından.
Ne diyeceğimi bilemez bir halde:
-Beni de duygulandırdın be Muhterem...

Yüreğime set vurmak için yutkunuyordum mütemadiyen.
'Kimdi bu Muhterem? Ben tanımıyordum.
Tanımadığım için mi anlatmak istedi
bilmiyorum?'
derken... Üzüntünün sarsıntısıyla kendime geldim
Ne diyeceğimi bilmez bir şaşkınlıkla
Şu cümleler dökülüverdi dudaklarımdan:
-Yüreğinde derin acıların yangını var belli.
Yangınını söndürmeye kudretim yetmez şu an...
Hangimiz, hayat denen, ömür diye algılanan
girdabın önüne sürüklenmiyoruz, kuru yaprak misali
zaman zaman...''

Kaç sigara içtik saymadım.
Hava da biraz daha kararmaya, soğumaya başladı.
Baktım etrafıma pek fazla kişi kalmamış,
ne yapayım derken...
Benden önce davrandı. Muhterem:
-Hocam, nedendir bilmem amma,
sizin de zehir ettim zamanınızı düşünmeden,
derken ayağa kalktı, "Gidelim artık.
Hakkını helal et." diyerek, yanımdan ayrıldı.

Arkasından baktım, hâlâ ağlıyordu.
Zulmet-i deryasını içine akıtarak...

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi