DENEME
Giriş Tarihi : 11-04-2023 21:10

Yeniden Hayata Uyanış

Yazan: Yusuf Sarıkaya -YENİDEN HAYATA UYANIŞ

Yeniden Hayata Uyanış

YENİDEN HAYATA UYANIŞ

Hazan mevsiminden sonra yeniden hayata uyanış için gözlerini kapatan tabiat baharda gözlerini açmaya koyuldu. Ba’sü badel mevt; yani diriliş için “yeniden hayata” diyerek uyanışa geçti her şey. 

Ağaçlar, kuşlar, börtü böcekler koro halinde :  “Ey insanlar! Biz geliyoruz size hizmet için  “ yaratıldık diyerek başlarını uzatıp sesleniyorlar adeta. Kısacası baharda her şey dirilişe geçti görebilen göz, hissedebilen kalp için. 

Cılız bedeniyle toprağı delip geçen şu çimene bakın! Kayalıklar arasında bir avuç toprağa tutunarak boy veren şu çiçeğe ne dersiniz! Hele kıştan kalma karların arasından fışkırarak boynunu büküp çıkan kardelenlere bakar mısınız? Hemen ileride sarı renkleri ile etrafı sarıya boyamış çiğdemler baharı müjdeliyor koro halinde. 

Meyve ağaçları birer birer gelinlik giyer gibi beyaz, sarı, mor renkleri ile gözlerini açtılar insana ve “biz geldik” dercesine selam veriyorlar. Her yıl bu sahneyi sergiler dururlar bıkmadan usanmadan. Ağaçlar kışa girerken bedenlerindeki suyu toprağa verirler. Adeta kupkuru bedenleri ile bekler dururlar. Sabrı öğretirler bize ve her şeye. Baharın müjdecisi cemreleri beklerler. Cemre ile birlikte yeniden uyanış yani ölümden sonra yeniden diriliş inancımızın dünyadaki örneğini bize sunarcasına. Kupkuru bedenler bizim için süslenirler. Yeşili, sarısı, kırmızısı, kısacası renk cümbüşü ile koro tutarlar adeta.

Aman Ya Rabbi! Şu kuşlara bakın nesillerini devam ettirmek için ne çilelere katlanıyorlar! Kimisi çalı çirpi topluyor yuva kurmak için.

Leylekler uzak ülkelerden yeniden dönmeye başlıyor. Kurdukları yuvayı tamirle meşguller. Leylek yuvalarının altında serçeler de kendilerine yer arıyor. Kimisi toprağı delip çıkıyor. Kimisi de toprağa yuva yapmaya çalışıyor. Ağaçkakanlar altındaki böceği yemek için sert ağaçlara gagalarını vurup delmeye çalışıyor inanılmaz sertlik ve hızla. Ağaçta açılan delikte boşa gitmiyor. O da başka bir canlıya yuva oluyor. Kısacası arılar, böcekler, kuşlar Allah’ın kendilerine verdiği içgüdü ile hepsi bizim için hizmette yarışa koyulmuşlar. 

Sular baharda daha bir gürül gürül akıyor. Hayat sudan fışkırmadı mı zaten. Yaradan “Biz tüm canlıları sudan yaratık”  buyurarak bize aslımızı öğretiyor. Nitekim ecdadımız tarihi çeşmelerin tepelerine mahir hattatlarımızın hatlarıyla bu hakikati imanlarının bir parçası olarak kayda geçtiğine şahit oluyoruz.

Sabahın seherinde bülbüllerin ötüşü, kuşların zikir temposu tutması da ayrı bir güzelliği sunuyor bizlere. Tabiatı dinlediğimizde bizlere çok şey söyler.

Evreni bizim hizmetimize sunan Yüce Rabbimiz, “Yeryüzünü size boyun eğdiren O’dur. Şu halde yeryüzünde dolaşın ve Allah’ın rızkından yiyin. Dönüş ancak O’nadır.” buyurmaktadır. Yeter ki, bunun idrakinde olalım. Farkındalığımız olursa esen rüzgar, şırıl şırıl akan çeşme, rızık arayan arı ve karınca, dağda bayırda filizlenen bir çiçek, güzel terennümlü bülbül ve leyleğin laklakları bize çok şey fısıldar. Yeter ki, biz uyanık olalım, tabiata kulak verelim. Yeniden dirilişe inanalım.

Sadece tabiatı hoyratça tahrip etmeyelim. 
Tabiatın, Allah’ın bize emaneti olduğu bilinci ve ihtiyacımız kadar tüketme şuurunda olmamız temennilerimle…
Selam ve dua ile…


Editör: Ayfer Güney 

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi