DENEME
Giriş Tarihi : 27-06-2023 14:33   Güncelleme : 27-06-2023 14:40

Yeniden Diriliş Ümidimiz Hac / Yusuf Sarıkaya

Yazan: Yusuf Sarıkaya -YENİDEN DİRİLİŞ ÜMİDİMİZ HAC 

Yeniden Diriliş Ümidimiz Hac / Yusuf Sarıkaya

YENİDEN DİRİLİŞ ÜMİDİMİZ HAC 

الْحَجُّ اَشْهُرٌ مَعْلُومَاتٌۚ فَمَنْ فَرَضَ فِيهِنَّ الْحَجَّ فَلَا رَفَثَ وَلَا فُسُوقَ وَلَا جِدَالَ فِي الْحَجِّۜ وَمَا تَفْعَلُوا مِنْ خَيْرٍ يَعْلَمْهُ اللّٰهُۜ وَتَزَوَّدُوا فَاِنَّ خَيْرَ الزَّادِ التَّقْوٰىۘ وَاتَّقُونِ يَٓا اُولِي الْاَلْبَابِ 

“Hac (ayları), bilinen aylardır. Kim o aylarda hacca başlarsa, artık ona hacda cinsel ilişki, günaha sapmak, kavga etmek yoktur. Siz ne hayır yaparsanız Allah onu bilir. (Ahiret için) azık toplayın. Kuşkusuz, azığın en hayırlısı takva (Allah'a karşı gelmekten sakınma) dır. Ey akıl sahipleri, bana karşı gelmekten sakının.”

Hac, yeniden dirilişimiz için yola çıkmaktır. Tanımak ve tanışmak için yollara düşmektir.  Çocukluğumuza ve saflığımıza yürümektir. 

Hac, yitik cennetimizi aramak için yollara koyulmaktır. Hz Âdem atamız ve Hz. Havva anamızın yeryüzüne indirilişini ve tövbe kapısına sarılmasını canlandırmaktır.  

Hac, ölmeden önce ölme provasıdır.  Bizi dünyevileştiren duygulardan sıyrılma denemesidir. Mal, mülk, makam, sosyal konumu kenara itip eşitlik ilkesi çerçevesinde eyleme girişmektir. 

Hac, iç âleme yapılan yolculuktur.  Şehveti, nefsin arzularını, bozgunculuğı, kavgayı boykot etmektir. 

Hac, Allah'ın, Hz. Âdem ile başlayıp, Hz. İbrahim ile devam eden Tevhit önderlerine verilen rahmani göreve cevap vermektir. 

Hac, yalın ayak, başıkabak yollara düşüp acizliğimizi itiraftır. Süslenmekten, lüksten, refahtan uzak durmaktır. Toz duman içinde, yorgun argın bir hal ile tövbe kapısının önünde durmaktır.

Hac, paranın para etmediği, zaman ve mekânın adeta durduğu, cinsiyet ve ırkın kaybolduğu, dillerin susup kalplerin ve gözlerin konuştuğu bir gerçekliktir.

Hac, sabır azığından başka hiç bir azığın fayda vermediği bir yolculuktur.

Hac, doğaya, bitkiye, hayvan ve yavrusuna, yumurtasına vücudumuzdaki bir tüye bile zarar vermemeye özen göstermektir. 

Hac, Allah ile kul arasına konmuş her türlü iman engellerine başkaldırıdır. 

Hac, Rahman'ın misafiri ve konuğu olmaktır. Rahman'ın konuğu olma şuuru ile hareket etmektir. 

Hac, tevazu ve ümit içinde, tövbe kapısında acziyet ve fukaralığı itiraf ile boynunu büküp, elini açıp istemek, istemek ve yine istemektir.

Hac, benlikten bizliğe yükseliştir. Nefsimizi ve kişisel zaaflarımızı sabır taşı altına alıp, benden öte bizi düşünme olgunluğuna erişmektir.

Hac, Rahmet dağında rahmet ve bereket aramaktır. Allah'ın bağışlamasının simgeleştiği mekâna yolculuktur.

Hac, Arafat'ta içini sevgiliye içini döküp naz etmektir. Sevgiliye nazlanmaktır.

Hac, yüz kırk bin sahabe ile zamanda ayrı ama ruh ve mekânda Rasulullah ile bir olma şuurudur.

Hac, ilk İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin dünya milletlerine deklare edildiği O büyük günün hatırasını yad etmektir. Faizin, kan davasının, haksız kazancın, zinanın, köleliğin kaldırıldığı tarihi günü anmaktır.

Hac, zamanları birleştirip her şeyin değişebileceğini, tek değişmeyenin Yüce Yaradan olduğunu bilmektir.

Hac, "el haccu el accu ves seccüdür." Yani telbiye, tehlil ve tekbirdir.

Hac, hacıların hac yürüyüşünde toplandıkları yer anlamında Meş'ar-i haram'da Allah'ı daha fazla zikretmektir. Böylece adım-adım yaklaşılan şeytan taşlama öncesi iyice şuurlu olmaktır.

Hac, başta nefis şeytanını taşlamaktır. Sonra sırasıyla şeytanı ve onun hilelerini taşa tutmaktır.

Hac, İsmail’ce bir tavır takınmaktır. Rabbine ve babasına isyanı fitleyen şeytana eline aldığı taşlarla saldıran ruhu canlandırmaktır. 

Hac, gerçek şeytan taşlamanın nefsimizde yoğunlaşmış şeytanlıklarımızı taşlama şuurunda olmaktır.

Hac, şeytanın tüm fitne ve fesat oyunlarına karşı koymaktır.

Hac, Yüce Yaratanın huzurunda keskin bıçak karşısında başını tereddütsüz yere koyan İsmail (a.s.) gibi, sembolik anlamda berberin makasına teslim olmaktır.

Hac, ne etinin, ne kemiğinin ne de kanının Allah'a ulaşmadığı sadece takva sorumluluğu bilinci ile Kurban kesmektir.

Hac, malı ve mülkü, dünyayı ve dünyalığı Allah için terk etme şuuru ile şuuruna ermektir.

Hac, kendimizi yeniden test etme yeri olan Mina'da İbrahim ve İsmail (a.s.'ın) yerine kendimizi koymaktır.
“Kâbedür kûyı Muhibbî eyledün çünki tavaf
Hacı oldun farzdur canunı kurban eylemek.” 
Hac, şeytanı ve nefis şeytanımızı dönüp-dönüp yeniden taşlamaktır. İlk gün büyüğünden başlamaktır bu eyleme. İkinci ve üçüncü gün küçüğünden başlayarak orta büyüğüne doğru yürümektir.

Hac, şeytanı gereği gibi taşlayamazsak, şeytanın bizi taşlayacağı bilincinde olmaktır.

Hac, Mescidi Hayf'ta  Rasulullah'ı ve Sahabe-i Kiramı yad etmektir.

Hac, Akabe'de biat tazelemektir. Medineli yiğit Müslümanların yaptıkları yemini ve bağlılığı nefsimizde hissetmektir.

Hac, Akabe'de Allah'a ve Rasulüne bağlılığı iliklerine kadar hissetmektir.

Hac, kardeş kavgasını bitiren ve Yesrib'i Medine-i Münevvere yapan "Büyük Biat" buluşmasını hatırlamaktır.

Hac, Mus'ab b. Umeyr (r.a.) gibi imanlı bir gencin her şeyi bırakarak Medine-i Münevvere ‘ye gidiş ruhuna ermektir.

Hac, bu işlemlerden sonra yeniden dünyaya dönüşün izi olan bazı yasakların kalkması ve tertemiz olarak dünyaya dönüştür.

Hac, artık anadan doğmuş gibi tertemiz halde Allah'ın evine koşmaktır. Her şeyin Allah'tan aldığı fermana uyarak bir merkez etrafında dönmesidir. Milliyetin, cinsiyetin, sosyal her türlü mevkiin yok olduğu yer olan Beytullah etrafında kâinata ayak uydurmaktır. 

Hac, Kâbe’yi hayatının merkezine koymaktır. Âmâ Müminin gönül evinin daha önemli olduğu şuurunda olmaktır.

Hac, heyecanın doruğa çıktığı Beytullah'ta "Yüce olan Allah'ın adıyla" diyerek Hacer-i  Esved-i selamlamaktır. Hac, kadının cihadı olduğu şuuruyla haccetmektir.

Hac, Hıcr-ı İsmail'de Kabe'ye katarak Allah'ın evi ile kulunun evini komşu etme bilincini taşımaktır.

Hac, Makam-ı İbrahim'de peygamberler ordusunu, Hz. İbrahim'i, Hz, İsmail'i ve hacer-i Esved-i yerine koyan Hatemül Enbiya'nın kardeş kavgasını bitirişini görebilmektir. 

Hac, susuz bir ortanda Rabbimizin bahşettiği rahmet pınarı zemzemin fışkırışını görebilmektir.

Hac, “Bizi susuz ve kimsesiz yere Rabbin emrettiği için bırakıyorsan amenna"  diyebilen mütevekkil Hacer validemiz gibi olabilmektir.

Hac, su ararken zemzem bulabilmektir. Yalnızlık çekerken milyonlara kavuşmaktır.

Hac, Kevser suyunu dünyada arayıp bulmaktır. Ne için içilirse ona deva olan ab-ı hayata kavuşmaktır.

Hac, davet döneminde çekilen sıkıntıları, işkenceleri, boykotları, komploları, açlık dönemini, tecrit dönemini hissetmektir.

Hac, Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali'yi hatıralarımızda canlandırmaktır.

Hac, Hz. Hatice'nin fedakârlığını, Hz. Fatıma'nın eziyet edilen babasına çığlıkla koştuğunu görebilmektir. Ammar’ı, Yaser’i, Şehit Sümeyye'yi, kölelikten Müezzinlerin Efendiliğine yükselmiş Habeşli Bilal'i görebilmektir.

Hac, Kâbe’nin içini dolduran putlardan temizlenmesi gibi bizim de gönül dünyamızı karartan putlardan temizlemektir.

Hac, kovulduğu ve kovalandığı Mekke'ye zaferle dönen Hz. Peygamber (a.s.'ın) Mekkeli işkence başlarının korku içinde kendilerine ne yapılacağı korkusu içinde beklerken hepsine  "Entümül tuleka"  "Hepiniz hürsünüz" diyerek affettiği gibi merhamet kanatlarımızı indirip bağışlamayı ve kinden sıyrılmayı bilmek demektir.

Hac, Mültezem'de Kâbe’nin eteğine yapışarak, kapısını elimiz ile tutarak yalvarmayı bilmektir. Gözyaşı dökmek. Dökülmüyorsa döker gibi yapmaktır.

Hac, İslam'ın alamet-i farikası olan Safa'ya geçip, Kâbe’yi biraz daha uzaktan selamlayarak ayrılma yürüyüşüne başlamaktır. Sevdiği Kâbe’ye ara sıra bakarak ayrılığa alışmaktır.

Hac, Merve'ye çıkarken oğlu İsmail (a.s.ı) göz ucuyla takip etmesini canlandırmak için hızla yürüyerek yeniden Kabe'ye özlemle bakmaktır.

Hac, Merve'de bu arayışı sona erdirip geri-geri çekilerek saygıyla oradan ayrılmak ve gerektiğinde aynı heyecanla aynı duyguları yeniden yaşamaktır.

Hac, son olarak Kâbe’ye veda edip ayrılık acısı ve sancısı çekmektir. Ama dünyanın neresinde olursa olsun yine Beytullah'a yönelerek bu hasreti gidermektir.

Hac, yollara düşerek hicreti yaşamaktır. Önce iç dünyamızda yolculuğa sonra da yeni bir medeniyete yürümektir.

Hac, yola çıkan yolcunun yatağına korkusuzca yatan Hz. Ali gibi olabilme iradesini göstermektir.

Hac, gemiyi son terk eden komutan misali tüm tehlikelere karşı göğüs gerebilmektir.

Hac, insanlığın bir daha örneğini son göreceği Ensar-Muhacir kardeşliğini örnek almaktır.
Hac, temeli takva üzerine kurulmuş ilk mescide, Kuba Mescidine yolculuktur.

Hac, Ravza'ya, Rasulullah'ın Mescidine ziyarettir. Ashab-ı Suffe'yi, Halife-i Müslim'ini selamlamaktır.

Hac, Cenetü'l Baki'de medfun yıldız grubunu ziyaret ederek onlara selam vermektir.

Hac, Uhud Şehitliğini, Seyyidüş Şüheda Allah'ın Aslanı Hz. Hamza'yı meşhedinde selamlamaktır.

Hac, "Ravdatun min riyadıl cenneh" "Cennet bahçesinden bir bahçe" olarak nitelenen Minber ile Hane-i saadette gözümüzün nuru Namaz kılmaktır.
Hac, kısacası yeniden diriliş ümidimizdir.

Kurban Bayramınız mübarek ola…

Selam ve dua ile …


 

 

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi