DENEME
Giriş Tarihi : 06-11-2022 14:40

Sanatçı Sanatını Niçin İcra Etmelidir?

Yazan: Yusuf Sarıkaya - SANATÇI SANATINI NİÇİN İCRA ETMELİDİR?

Sanatçı Sanatını Niçin İcra Etmelidir?

SANATÇI SANATINI NİÇİN İCRA ETMELİDİR?

Okuyan, yazan, tefekkür eden insanım. Her şeyden önce ben bir eğitimciyim. Düşünmek ve fikir üretmek benim asıl sorumluluğum  diye inanıyorum. 

Bu kısa girişten sonra asıl meselemize gelmek istiyorum. Buna da bir anımla başlamak istiyorum. 1986 yılında Sarıyer İmam-Hatip Lisesi’nde öğretmenlik yapıyorum. Öğrencilerime hem öğretmenlik hem de ağabeylik yaptığıma inanıyorum. Çünkü çok özverili çalışıyordum. Bu yıllarda İstinye’de oturuyordum. Öğrencilerime hat sanatını öğreteyim, kendim de biraz ders alayım düşüncesiyle okul idaresiyle de anlaşarak Yeniköy’de oturan Hattat Hamit Aytaç Merhum Üstat ’tan icazetli Merhum Mimar ve Hattat Abdulvahap Avanoğlu’na ulaştım. Merhum hocamız kabul ettiler. Kendim de öğrenci oldum altı ay bir sülüs hat meşk ettim. Rabbi yessir… ve Besmele-i Şerife çalıştık.

Mürekkep yapmadan tutun da, aharlama, kalem açma vb. konularda hocamız bize o kadar yardımcı oldu ki, anlatılması hakikaten güç. Emekli, yaşlanmış bir insan hâlâ öğrenci yetiştireyim, diye çabalayıp duruyordu. Bazen derslere katılmayan öğrenciler oluyordu. Ama o asla devamsızlık yapmıyordu. Bizi bazen evine de çağırıyor ve kendine ait bir köşedeki çalışma masasının etrafında topluyor ve zevkle, bıkmadan bize konu ile ilgili şeyler anlatıyordu. 

Ben daha sonra Sarıyer İmam-Hatip’ten ayrıldığım için hat sanatına devam edemedim. Ama iyi yazı yazmayı ondan ve Siirt’te görev yaptığım sırada Kendisinden Arapça Okuduğum Değerli Hocam Molla Bedreddin Sancar’ın İbnül Farız’dan ve kendi şiirlerinden beyitler yazarak doldurduğum iki defter sebebiyle öğrendim.

Allah’ım hocama da hayırlı uzun ömürler versin. 
Hattat Abdulvahap Avanoğlu üstadımızla bu kısa süreli beraberlikten kalan bir konuyu sizinle paylaşmak istiyorum. Yaz günlerinde Hocamız Bayramoğlu’nda evi olduğu için oraya giderdi. Hafta sonlarında İstinye’ye gelir. Bize dersini verirdi. Yazılarımızda düzeltilecek yerleri tek-tek düzeltir, Bayramoğlu’na dönerdi. Kendisine bir gün dedim ki: “Hocam, o kadar uzak yerden geliyorsunuz. Hem zaman hem de para harcıyorsunuz. Bu bizi sizin adınıza düşündürüyor ve hem de mahcup oluyoruz.

Bir miktar katkıda bulunalım. Veya biz sizin istediğiniz yere gelelim.” Hocam bu teklifime bakın ne cevap verdi: “ Yusuf Hoca! Bak bu teklifi bir daha duymayayım. Benim ve yüzlerce hattatın hocası Hattat Hamit Aytaç Üstadımız dedi ki: “Ben size bunları hiçbir ücret almadan öğretiyorum. Siz de öğrencilerinize ücret alamadan bu sanatı öğretmezseniz hakkımı helal etmem. Sadece tablolar yazarak, onları satarak para kazanabilirsiniz. Ama asla sanatı para ile öğretmeye kalkmayın. Bizim ecdattan aldığımız terbiye budur. Sizin de bu terbiyeyi bozmamanızı isterim."dedi. Onun için sanat para kazanma aracına dönerse felaket olur. Ben buraya ücretsiz ve sizden talep geldikçe geleceğim. Yeter ki siz öğrenmeye çalışın.”  

Bu çalışmadan bazı öğrencilerim iyi sonuçlar aldılar. Hattat olanlar çıktı. Benim de yazımı kim görse beğenir. Ama devam ettiremedim. Allah ömür verirse devam ettireceğim inşallah. 

Yukarıda belirlediğim başlığa vurgu yapmak istiyorum. Liseli yıllardan beri hep tartıştık, "Sanat, sanat için mi? Yoksa toplum için mi?" taraflar kendilerine göre sebepler ileri sürerek savunmalarını yaptılar. Aslında hangi taraf olursa olsun her iki tarafta da sanatçının topluma veya sanata bir şeyler vermesi ana fikir olarak hep kabul görmüştür.

Kısacası sanatçı ya toplumsal kaygı duyar ve topluma kendini adar ve eser verir. Ya da sadece sanat için eser verir. Sanatı bizatihi bedii zevki alma ve tattırma  aracı olarak görür ve toplumsal olaylardan veya başka hadiselerden tesir altında kalmadan sanatı sanat için veya toplum için yapar. 

Ben biraz günümüze değinmek istiyorum. Hakiki sanat erbabını da tenzih ediyorum. Ancak bu gün sanat diye ifade edilen şeyler ve sanatçı topluma veya sanata bir şey verme yerine toplumdan ve sanattan bir şeyler almaya başladı. Hakiki ve topluma kalıcı eserler verenler, yerlerine çırak yetiştiren sanatçılar fakir denecek kadar mütevazi hayat sürerken, sesinden ve fiziğinden başka özelliği olmayan, sadece güldüren veya ağlatanlardan oluşan, laf ebeliğinden başka özelliği bulunmayanların varlık içinde yüzdükleri görülmektedir.

Sanat servet kazanma aracına dönüştürülürse hem kalıcı eser verilmez hem de kalıcı sanat üretilmez. Ayrıca sanatçının toplum insanı olması sebebiyle de örnek olma gibi bir özelliği vardır. İletişimin oldukça ileri olduğu günümüzde örnek olma konusu çok-çok önemlidir. Gerçek ve toplumuna bir şeyler vermek isteyen sanatçıların sulu ve cıvık ortamlarda işi olmaz. Sanatçı toplumuna kendini adayan kişi olması nedeniyle doğal hayatına bile kısıtlama getirmek zorundadır. Çünkü ona kader öyle bir misyon biçmiştir. Onun her sözü, davranışı, giyişi, oturuşu örnek alınmaktadır. Komedi sanatçısı da öyledir. Sinema sanatçısı da, resim ve müzik sanatçısı da öyledir. Sanatçı kısacası daha çok topluma kendini adayan olmalıdır. Maişetini temin dışında aç gözlülük göstermemelidir. Aç gözlülük ve kötü örneklik taşrada nice genç kızları ham hayallere düşürüp sokaklara döküyor. Nice aileleri parçalıyor basında ve sosyal medyada bunların hepsini görüyor ve izliyoruz. 

Lütfen televizyonlarla her gün evlere konuk olanlar hayatınız mütevazi olsun. Geçici dünyada geçici güzellikleriniz ve geçici günleriniz yerine kalıcı eserleriniz olsun. Hayırla yâd edilin. Aksi halde işe yaramadığınızda unutulacağınızı da unutmayın. 
Gerçek ve örnek sanatçı erbabını bu millet baş tacı etmiş ve sürekli hayırla anmıştır. Bizim toplumuz sanatı ve sanatçıyı her zaman takdir etmiştir. Belki yeterince değil ama takdir etmiştir. Yeter ki sanatçı toplumuna yabancılaşmasın. Yeter ki tepeden bakmasın ve bu halk bir şey bilmiyor sanmasın. “Ter kokuyorsunuz, tezek kokuyorsunuz, varoşlu” gibi sözlerle halk aşağılanmasın. Anadolu insanının öyle bir irfanı vardır ki, akıllara durgunluk verecek derecede."Ben anlamam." der ama neler bilir o insanlar bir anlayabilsek. 

Sanat erbabı toplumumuzu ele verir. Ya vezir eder ya da…
Selam ve dua ile…

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi