MANZUME
Giriş Tarihi : 09-02-2023 23:59

Ölümün Soğuk Yüzü

Yazan: Aydın Hanzala -ÖLÜMÜN SOĞUK YÜZÜ

Ölümün Soğuk Yüzü

ÖLÜMÜN SOĞUK YÜZÜ 

Hava çok soğuk, kar, yağmur, ayaz....
Yıkılan umutlar, biten hayaller, son bulan yaşamlar...
Koca enkâzların altında sessiz çığlıklar, bir umut ile hayatı bekleyen canlar...

Dışarıda gözü yaşlı, yüreği kanlı insanlar, enkâz altında çaresizce bekleyen nice bin canlar...
Sesimi duyan var mı? Nidasını hasretle, umutla duymayı bekleyen nice onbinlerce masum can...

Ölümün soğuk yüzünü an an, dakika dakika, saat saat, gün gün yaşamak ne demek?
Tarifi var mıdır? O acıyı hangi kelime, hangi kelam, hangi kalem, hangi duygu hatta hangi yürek tarif edebilir?
Hayat ve ölüm ortasında kalmak ve savaşmak, 
Var mısın yok musun belirsizliği içinde çaresizce kalmanın ne demek olduğunu anlamak, idrak etmek gerçekten mümkün mü?

Enkâzın altındakiler mi yoksa üstündekiler mi daha çok acı çekiyor?
Hangi yana baksan acılar yağmur misali yağıyor ve her yürek acılardan  sırılsıklam olmuş..
Sesimi duyan var mı? Nidasına yetmiş iki saat sonra küçük bir melek,  masum bir yüz, günahsız bir can adı kadar güzel olan minik Yağmur sese cevap verir.
Ve Yağmur ve melek yüzlü küçük kız çıkar ortaya.
"Çok üşüyorum baba, ellerim bembeyaz oldu, beni götür evimize, anneanneme gitmek istiyorum"
Bu sözlere hangi yürek dayanır, hangi göz ağlamaz?

Yağmur ve nice Yağmur gibi canlar yaşarken ölüp ölüp dirildi. Yaşarken ölümün tadına baktı.
Ölümün dört boyutunu; enkâz, kar, yağmur ve ayaz dörtlüsü ile  canlı canlı yaşamanın var mı bir tarifi?

 

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi