ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 05-03-2023 17:31   Güncelleme : 05-03-2023 23:27

Ölümün Ayak Sesleri

Yazan: Ümmügülsüm Hasyıldırım -ÖLÜMÜN AYAK SESLERİ

Ölümün Ayak Sesleri

ÖLÜMÜN AYAK SESLERİ 

Hafiften esen meltem yeli saçlarımı okşuyordu. Yemyeşil çimenlerin üzerinde koşturmak nasıl da eğlenceliydi. Mutluluk dedikleri sanırım bu olmalıydı. 

Derenin kenarında şırıldayan suyun huzuru kuşların cıvıltısına karışmış, ağaçlar rüzgârın ritminde dans ediyordu. 

Sonra birden yeşillikler sararıp kızarmaya başladı. Simsiyah bir bulut yeryüzüne inmiş gibiydi. Yere o kadar yaklaşmıştı ki uzansam tutacağım. Karanlığın arasından şimşek çakarmış gibi bir aydınlık çöktü gökyüzüne. Kıpkırmızı, ateş rengi bir aydınlık. Sonra bir gürültü koptu. Ama ne gürültü. Beşik gibi sallanmak mı, yerden vurarak hoplamak mı anlam veremedim. Yer yürüyordu. Binalar yürüyordu.

Nefes alamıyordum. Mengeneyle sıkılmış gibiydi bütün vücudum. Sonra annemin çığlıklarını duydum. Bir yandan ablamı ve babamı çağırıyor, bir yandan şehadet getiriyordu. Nice zaman sonra başımı  koltuğunun altından bağrına bastırdığını farkettim. 

"Anne, boğuluyorum" diye bağırınca, kolunu gevşetip, el yordamıyla yanağımı okşayarak "korkma" dedi titrek sesiyle. Ama korkuyordum ve canım acıyordu. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Kuyudan gelirmiş gibi iniltiler vardı. Annem durmadan ablamla babamı çağırıyor ama cevap alamıyordu. Ne kadar bir zaman geçti bilmiyorum. İniltiler kesildi. Annem ağlıyordu.

Ablamla babanın iniltisi miydi o sesler. Ne kadar zamandır bu haldeydik. Burnumda yanık toprak kokusu, genzimi yakan bir acı var. Kulağımda annemin sesi "yasin-i şerif" okuyordu. 

Bacağım acıyordu. Hareket etmek istedim. Olmadı. Annem zorla öne doğru çekti beni. Kendisi hareket edemiyordu. Vücudunu esnetmeye çalışarak benim alanımı genişletti. Yanağından kan sızıyordu. "Anne başın kanıyor" dedim.  "Korkma önemli değil. Hadi uyu sen" dedi. Uyudum. Ne kadar uyudum bilmiyorum. Kendime geldiğimde annemin gözleri kapalı hâlâ Yasin suresini okuduğunu duydum. "Anne" dedim. "Hı" dedi. "Neden bu sureyi okuyup duruyorsun" dedim. Gözleri hâlâ kapalıydı. "Susuzluk çekmeyelim diye" dedi. Ben tekrar uyumuşum. 

Rüyada mıyım gerçek mi anlıyamıyordum. Çünkü ben uyuyordum. Biz uyuyorduk. Kabus mu görüyorum. Uyanmak istiyorum.

Uykumda, rüyamın en tatlı yerinde gelmişti kıyamet. Ne olduğunu anlamadan beton blokların altında buldum kendimi. Sürekli annem benimle konuşmaya ve uyumamı sağlamaya çalışıyordu. Babamın ve ablamın sesini duyabilmek için sürekli çağırıyordu. Ancak onların sesini bir türlü alamadık. İniltiler de kesilmişti. Annem bana bildirmeden ağlıyordu. Ben ağlıyordum. Bana "ağlama ben yanındayım korkma" diyordu. Korkuyordum. İçimden bağırmak geliyor ama bağıramıyordum. 

Dışarıda çığlıklar, köpek sesleri, iniltiler, gürültüler geliyordu. Bir ara çok yaklaştı o ses: 
- Sesimi duyan var mı?

- Var. Evet duyuyorum. Ama cevap veremiyorum. Boğazım kupkuru. Gücüm yok. Nerdesiniz, annem de sustu. Uyudu mu?

İniltisi cevap verdi seslere. Ama duyan olmadı. Artık başımı da okşamıyordu. Uyanmak istiyorum. Anneee!! Annemin inleyen sesi git gide azaldı. Dışarıdan gelen sesler de azaldı.

Ayaklarımı hissetmiyorum artık. Acı da hissetmiyorum. Annem uyudu mu. Niye buz gibi. Çok mu üşüdü acaba. Ben de üşüyorum. Su. Su istiyorum. Uyumuşum. 

Nefesim kesilmek üzereydi. Yüzüme düşen bir damla dudaklarımı ıslatıp boğazıma inince gözlerimi açıyorum. Bir, iki, üç.. ohhh çok şükür:
- Anne, anne, uyan anne sesler geliyor. Bağırmamız lazım anne. Korkuyorum uyan. Uyanmıyor. Bedeni de soğudu. Allah'ım hayır, anne!!

Gözlerimi açtığımda hastanedeyim. Anne çığlıklarım yaşamak için değildi ki. Tek başıma ben ne yaparım şu fani dünyada. Anneee!!!

                                       

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi