DENEME
Giriş Tarihi : 01-01-2023 13:19   Güncelleme : 01-01-2023 13:25

Ölüm /2

Yazan: Sedat İlhan -ÖLÜM /2

Ölüm /2

ÖLÜM /2

İnsanız, bazı şeylerden etkilenmemiz çok normal. Problemlerimizle, korkularımızla yüzleştiğimizde çözmemiz, anlamsız olduğunu fark etmemiz mümkün olabilir.

Bir dostumun kızının hastalığı vardı. İnternetten arasam bulunur adı ama sanırım gerek yok. Acı duymuyordu kızı. Bu nedenle yalnız bırakamıyorlardı. Bir tarafı kesilse feryat figan etmeyecek, oyununa devam edecek, kan kaybından ölecek çocukcağız. Ölüm korkusu da böyle bir şey işte. İhtiyacımız var ona. Korkmamış olsa idik en küçük bir sıkıntıda canımıza kıyabilirdik.  Daha güzel olurdu diyen?

Oysa önümüze çıkan engelleri aşarak büyüyoruz, öğreniyoruz. Bir sohbet ortamında birileri dert yanarken bazılarını görürüz sessiz, sedasız. İçlerinden gülerler belki de. Çok daha kötülerini yaşamışlardır çünkü. Pes etmemişlerdir. Ellerindeki tüm imkanları masaya yatırarak en iyisine ulaşmak için tekrar ve tekrar değerlendirme yapmışlardır. Bilirler ki biz kendimize inanmadığımız sürece kimse bize inanmayacak. Ayağa kalkma gayreti göstermediğimiz sürece kimse elini uzatmayacak.

Her insanın ölüme verdiği anlam farklı olabilir. Korkularımızın nereye dayandığını bulmaya çalışmalı. Dünyayı çok seviyor olabiliriz mesela veya çocuklarımızı, eşimizi, işimizi, sonsuzluğu… Her bir kriteri ele almalı, tek tek. En doğal gibi görünen bu duygularımızla hayatımızı, dostlarımızın hayatını zehir ediyor olabiliriz. Çocuklarımız bizsiz ne yapacak diye ne kadar kıvrım kıvrım kıvransak da üç gün ağlarlar sonra kendi işlerine bakarlar. Onlara hata yapma, deneyimleme fırsatı vermiyorsak sürekli yanı başlarında durarak gösterdiğimiz sevgimiz, zulüm bile olabilir.

Bir dost kitap tavsiye etmişti bir dönem. Ve anlamadığım yerleri not alıp mutlaka sormamı, cevaplarımı bulmamı tembihlemişti. Bilgelik, fark ettim, daha başka neler öğrenebilirim diye birkaç kez iletişime geçmeye çalıştım ama nasip. Konuyu genellediğimizde, her sorumuza cevap aramalı diyebiliriz yani. Bir travma yaşadığım dönemdi. Her şeyi sorgulamıştım. Saçma sapan düşünceler cirit atıyordu kafamda. Bu deneyimim, imanlı ölmenin zor olduğuna dair söylemlere ışık tuttu.

Dengeli bir düşünce sistemine sahip olabilmek, ölüme hazır hissedebilmek, huzurla ölebilmek, zamanı gelip çatıncaya kadar hayatımızı akışına, mutlu mesut yaşayabilmek, faydalı bir insan olabilmek için… tüm sorularımıza cevaplarımızı bulmalıyız.

Ne yazık ki bir başkasından öğrenme şansımız yok. Anlatan en ince ayrıntısına kadar önümüze sermiş olsa da, odaklansak, öğrenmeye istekli olsak da başkalarının deneyimlerini sahiplenemiyoruz. Yıllardır yapmaya çalıştığım, yapılmasının erdem olacağını düşündüğüm bazı şeyler var. Ne yazık ki hala başaramadım. Öğreniyorum, her şeyden, herkesten. Nasıl yapılmayacağını öğrenirim bazen, nasibimce.

Sanırım en büyük yanılgımız, hadiseleri başkaları üzerinde ama kendimizce yorumluyoruz. Başkası için öğrenmek de denebilir buna, bir nevi. Veya bildiklerimize anlam vermemiz çok yüzeysel kalabiliyor.

Bir kaza haberi duyarız, anne baba vefat etmiş, çocuk yetim. Üzülürüz ama kime? Veya düşünce dünyamızda, hayatımızda neleri değiştirme kararı alıyoruz?

Vefat edenin defnedilmesi ile ilgili ritüellerin hepsi, öncelikle ailesine, yakınlarına, topluma, bize, insanlığa bakar. En basit ve temel kriter ibret almamız olabilir. Mevtanın kendisine bakar mı? Hayır diyemem, söylemlerin sahiplerine hürmeten.

Ölüm şekline göre değerlendirmelerimizin ne ifade ettiğinin farkında mıyız? Güzel ölüm, çekmeden, huzurla… Ölüm bir boyut değiştirmedir. Ne yazık ki mahiyetini bilmemiz mümkün değil.

Veya kabir hayatı hakkında söylenenler? Ne kadar sürer, azabı, nedenleri… İbret almıyorsak ölen için bilmemiz faydasız. Sadece düşünce dünyamızdaki gri boşlukların sayısını arttırırız, hayatımızı yaşanmaz hale getiriyor olabiliriz.

Ölümsüzlüğü veya çok daha fazla yaşıyor olmayı da tefekkür etmeli. Sonsuzluğu istiyoruz ama ölümsüzlüğü istemeyiz. Onuncu kuşağımızdan yüzlerce torunumuz olduğunu düşünelim bir an. Veya kendimize göre bir senaryo yazalım, en kötüden en iyiye… Belki de ölümü sevmeye başlayabiliriz böylece.

***

BİRİNCİ BÖLÜMÜ OKUMAK İÇİN TIKLAYIN 

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi