DENEME
Giriş Tarihi : 13-12-2022 23:39   Güncelleme : 13-12-2022 23:53

Gönül

Yazan: Necla Polat Hasbutcu -GÖNÜL

Gönül

GÖNÜL 

Görmek, işitmek, tadmak, koklamak, dokunmak (hissetmek)

Verilen her nimetin sadece dünyevi yönüyle ilgilenmek, bir çok özelliği, lezzeti kaçırmaktır diye düşünüyorum...

Bakmakla göremediğimiz onca güzellik var.
Bunları sıraya dizmeye kalkışsa mecali tükenir insanın...

Oysa Rabbimiz bunu bir ayetle ne güzel ifade etmiş bizlere...

"Yedi göğü birbiriyle tam bir uygunluk içinde yaratan O’dur."

Rahmân'ın yaratışında hiçbir uyumsuzluk göremezsin. 
Gözünü çevir de bir bak, bir bozukluk görebiliyor musun?
Sonra gözünü tekrar tekrar çevir de bak; (kusur arayan) göz aradığını bulamadan bitkin olarak sana dönecektir...
(Mülk;3-4)

Yarattığı herşeyi muazzam bir şekilde yaratan Allah'ı tasvir etmek  gönlün ve idrak gücünün  üstünde olduğu için,  O'nu sanatıyla, görme, anlama düşünme yetisiyle tahayyül ederiz...
İnsan surettir, yansımadır, asıl maharet sirette gizlidir...

Ya kulaklar sağır, gözler kör olsaydı..?
Üzülmeyin  üç duyu organımız daha var, tat almak, koklamak, dokunmak...

Milyonlarca bitki var, tadı kokusu rengi hepsi farklı hiç birinin kokusu birbirine karışmıyor...
Yediğinde karpuzun tadı farklı, çileğin farklı, muzun farklı, üzümün farklı, eriğin farklı ve bir çok lezzeti tadarak ayırt edebiliyoruz...

Örneğin bir gül kokusu, nergis, papatya, karanfil, leylak, yasemin, burnumuzla koklayıp ayırt edebiliyoruz...
Hatta hangi kokuyu sevdigimizi de dile getiriyoruz, zaman zaman...

Dokunmak diğer adıyla hissetmek, bu terim en çok da sevginin sıcaklığın tende bıraktığı hisse diyorum...

Önce yürekler ısınır birbirine sonra dokunmak ister, uzak kalınca özler kucaklaşmak ister, dokunmak sevginin akışını sağlayan iletken bir duygu olsa gerek...
Biz insanlar arasında beş duyumuzla iletişim hâlinde oluruz ve bütün neslelerle, bitkilerle daha geniş bir anlatımla  tüm canlı varlıklar ile...

İlk dünyaya gelişimizde bizi karşılayan melek annemizle başlar duygularımız // duyularımız işlevine...

Hiç bir şey bilmeden anne karnından çıkan insana Allah'ı hakkıyla tanıyıp şükretmesi için duyu organları verilmiştir. (Nahl, 78)

Eğer ki insan yaratılış gayesini bu beş duyu ya rağmen hâlâ çözemiyorsa, diyecek söz kalmıyor geriye...
Çünkü bu anlatılan duyulardan hepsi diğer canlılarda da var, "İNSAN" olmak farklı kılar bizi...

Göz, kulak, dil, burun, deri, hayvanlar da da var ...
Bize verilen "GÖNÜL" işte bizi ayrı kılan budur...
Ayetlerde de belirtildiği gibi; 
Allah'dan gafil olanlar, kendi iradeleriyle duyu organlarını ve kalplerini fıtratları doğrultusunda kullanmadıkları için Allah onların kulak ve kalplerini mühürlemiş ve gözlerine perde çekmiştir. (Bakara, 7; Nahl, 108) 

Duyu organlarını ve düşünce sistemini gereği gibi kullanıp Allah'a teslim olamayanlar, insanlıklarını kaybederler, hayvandan daha aşağı dereceye düşerler. (A'raf, 179) 

Duyu organları yaptıklarından (ve yapmak zorunda olup yapmadıklarından) sorumludur. (İsra, 36)

Gerçek körler, kafa gözü görmeyenler değil; kalp gözlerini, basiretlerini kaybedip, tarihten ibret almayan ve geçmiştekilerin işlediği hataları tekrar edenlerdir. (Hacc, 46)

Rabb'im bizlere gönül gözleri idrak ve basiret bahşetsin inşaAllah...
Bize vermiş olduğu her nimeti yaratılış gayesine uygun yerinde kullanmayı nasip etsin...

HAKKIYLA TESBİH  EDENLERDEN  OLABİLME DUASI İLE...

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi