DENEME
Giriş Tarihi : 28-12-2023 16:58   Güncelleme : 28-12-2023 17:15

Edebiyatla Ahmaklaştırma Felsefeyle Çökertme / Hakan Cucunel

Yazan: Hakan Cucunel -EDEBİYATLA AHMAKLAŞTIRMA FELSEFEYLE ÇÖKERTME

 Edebiyatla Ahmaklaştırma Felsefeyle Çökertme / Hakan Cucunel

EDEBİYATLA AHMAKLAŞTIRMA FELSEFEYLE ÇÖKERTME 

Taylan Kara - Edebiyatla Ahmaklaştırma Felsefeyle Çökertme

Ortalama bir Fen Edebiyat Fakültesi mezunu biri için, Post-Modernizm ne ifade eder? 

Bu sorunun yanıtı aslında açıktır. Çok fazla bir şey yoktur. Bir kaç terim vardır yalnızca. Fazlası olmaz. Ancak, bu mezun için bu akım ile ilgili olumlu bir algı vardır. Çünkü Oğuz Atay, Yusuf Atılgan, Bilge Karasu gibi sevdirilmiş isimler; bu akım ile birlikte anılırlar.

O zaman, bu akım iyi ama anlaşılması zor bir şeydir. 
Özellikle Sosyal Bilimlerde, dokunulması yasak alanlar vardır. Kutsanmış ezberler vardır ve hiç kimse, çok büyük bir çoğunluğun sebebini bile bilmediği bu ezberleri sorgulamaya cesaret edemez. Böyle bir cesareti gösterebilmesi için bu ezberlerin tarihsel arka planını bilmesi gerekir. Ama bu arka plan zaten kasıtlı olarak verilmemiştir.

Edebiyat fakültesinden mezun ortalama bir öğrenci, günün birinde öğretmen olduğunda Post-Modernizm Tanrısına çoktan biat etmiştir. Bu akım! Sorgulanması yasak bir alandır. Koca koca doçentler, kitaplı defterli profösörler bu akımı anlatan kitaplar yazmışlardır.  Adı bu akımla beraber anılan nobelli yazarlar öyle yüce kişilerdir ki, ortalama bir okurun onları anlaması olanaksızdır. Bu nedenle, bu zatın kitapları kadar, bu kitapların okunma rehberlerini de hazır etmiştir seçkin edebiyat bilir kişileri ya da yarı Tanrıları.

Soruya geri dönecek olursak, Post-Modernizm üzerine konuşan bir kişi, bu sanat anlayışının kullandığı anlatım teknikleri dışında pek bir şey bilmemektedir. Efendim, Post-Modernistler, geleneksel anlatım tekniklerini reddetmişlerdir. 
“Leit-Motive”, “Flash-back”, “Pastiş”, “Parodi” gibi aslında Türkçesi de bulunan terimlerden söz ederler. İngilizcelerinin söylenmesinin tadı da bambaşkadır.
Ancak, Post Modernizm’in tek ayırıcı özelliği, bu anlatım teknikleri değildir. Bu metinlerin “kişi”leri de, üzerinde durulması gereken konulardandır. Kaygılı, tedirgin, uyumsuz ve çaresiz olmalıdır kişiler. Çoğu, zihnen hastadır. Yabancılaşmış olmalıdır toplumuna. Kuşkusuz, böyle kişiler de edebi bir metinde anlatılabilir. Ancak Post-Modernist metinde bu, neredeyse zorunludur.

Bu akımın arka planında nesnel gerçeklik yok sayılır. Olguları akılla açıklamak, dogma olarak kabul edilir. Akıl, yüzyıllar süren bir düşünsel evrimle kazandığı ve hak ettiği konumundan indirilir. Akıl, artık bir çözme, çözümleme, anlama aracı değildir. Akıl, işleri iyice karıştıran, belirsiz veriler üretmekten öteye gidemeyen neredeyse, fazla ağır bir yüktür. Atılmalıdır. Zaten bu akıl, bir Orhan Pamuk romanını bile anlayamamaktadır.

Akıl denen yük, Post-Modernizm sayesinde kafamızdan atıldıktan sonra ikinci aşamada bütünsellik yok sayılır. Maddeyi, evreni, olguları, tarihi, neden sonuç ilişkisini, tasnif etmeyi yani kısaca yöntemi/metodu kenara bırakmamız gerekecektir. Çünkü, bu sayılanlar hiç bir işe yaramamaktadır. Post-Modernizm Tanrısı, ve yeryüzünün edebiyat putları böyle buyurmuştur. Oysa sıralanan maddeler, bilimsel düşüncenin gelişmesini, dogmatik düşünceyi aşmamızı sağlamıştır. Oysa sıralanan maddeler sayesinde bu yüzyıl ve bütün getirileri elde edilmiştir. İşte, işe yaramayan bütün bu maddeler, ”bilimin" ta kendisidir. Ama aslında bilime gereğinden fazla önem verilmiştir. Artık, bu dogma da Post-Modernistler sayesinde yıkılır. Oysa, Mustafa Kemal Atatürk; “Hayatta en gerçek yol gösterici, bilimdir” demiştir. Bunun bir önemi yoktur. Zaten adını anarsanız, “Kemalist” etiketini alırsınız ki, etiketin çıkarılması çok zordur. İzi de kalır üstelik.

Yeryüzündeki edebiyat putları, biraz olsun ilgilenirler bilimle. Kuantum mekaniği, parçacık fiziği, şu meşhur Schröndinger kedisi, çift yarık deneyini filan bilirler hatta telaffuz bile ederler. Bu da yetmez, cümle içinde bile kullanırlar. Yalan yanlış kullanırlar ama olsun onların yazım yanlışları, yarım İngilizcelerinin verdiği bozuk dizilimli cümleleri eleştiremezsiniz.

Elektronların yerinin kesin olarak bilinememesi, elektronların hem parçacık hem de dalga gibi davranabildikleri gerçeğini öğrendikten sonra, saldır klasik fiziğe, bilimsel yönteme, Newton’a.
Bilim de indi mi tahtından?

Devam ederler.  Artık, edebi metinlerde ortak özellikler yerine ayrılıklar ve farklılıklar merkeze alınır. Mikro kimlikler ve mikro etnisite kutsanır. Aksi, zinhar haramdır. Bunları kabul etmeyenler derhal afaroz edilir. Onlar, edebiyattan anlamayanlar kümesine alınır.

Milletlerin mikro etnisitelere bölünmesi yeterli değildir. Cemaatlere ve daha küçük parçalara bölmek hatta bireylere indirmek gerekir bölme eylemini. Gerçeklik, bulanık olmalıdır. Gerçek, sahip olduğu bütün içeriğinden uzaklaştırılır. Gerçek, durumlara göre yalan da olabilir. Durumdan duruma, dönemden döneme değişir, dönüşür ve belirsizleşir. Akıl, yok sayılmıştır bir kere. Böylece bilimsellik, deneysel gerçekler ve yöntem tamamen etkisiz hale gelir.

Orhan Pamuk’u anlamadığını, kitaplarını bitiremediğini iddia eden “cahiller”, bilgisiz ve kültürsüzdür.

Böylece, Türk edebiyatının yeni tanrıcıklarına alan açılmış olur. Artık Pamuklar, Altan kardeşler ve onların nasıl okunacağını öğreten Yıldız Ecevitlerin yüce bilgileri okuru aydınlatabilir ve romanın gerçekte ne olduğu anlatılabilir.

Bunlar Türk edebiyatının tartışılması yasaklı, yeni kutsanmışlarıdır. Çünkü, Asım Bezirciler ve  Bedrettin Cömertler artık yoktur.

Edebiyat teorisini bu isimlerden öğrenenlerin, Türk tarihini kimlerden öğrendiği de, ayrı bir tartışma konusudur.

Taylan Kara, okurunu bir çok konuda uyandırmaktadır. Putlaştırılmış yazarlara, eleştirmenlere, edebiyat kartellerine bir de onun yazdıklarından bakmak ve narkozdan çıkmayı denemek gerekir. Murat Belgelere, Hasan Alilere, Bülent Kahramanlara ve yazdıklarına ya da yazamadıklarına bir de bu açıdan bakılmasında yarar var.

Çünkü saklanan ama aslında ortada duran bir gerçek var. Post-Modernizm, ideolojik bir saldırı ve bilinçli bir çürütmedir.

“Edebiyatla Ahmaklaştırma Felsefeyle Çökertme 1.Cilt” kitabında, bütün bunlara ve daha fazlasına yeniden bakma olanağı buluruz.

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi