ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 07-05-2024 21:07   Güncelleme : 11-05-2024 16:05

Dilek Kağıdı / Ahmet Keskin

Yazan: Ahmet Keskin -DİLEK KAĞIDI 

Dilek Kağıdı / Ahmet Keskin

DİLEK KAĞIDI

Orta yerdeki odun yığını, eldeki meşale ile tutuşturuldu. Ateş, iştahlı ağzını büyüte büyüte odunları yalamaya başladı. Her uzanışta kırmızı dil büyüdü, büyüdü. Çevredeki yüz binlerce insan, heyecanla bağırmaya başladı. Onca ses, alevler gibi havada yükseldi, yükseldi. Etrafa dağıldı. Tüm bu seslerin üstünü müzik sesi bastırıyor, pek çok insan müziğin ritmiyle oynuyordu.

"Anne" dedi bir çocuk.

"Annem" dedi bir kadın.

"Neredesin?" dedi çocuk.

"Bak, tam ateşin yanındayım." dedi kadın.

"Anne, ateş ne kadar büyük, dev gibi" dedi çocuk.

"Bu bahar ateşi oğlum. Büyük olacak ki tüm insanlığı ısıtsın" dedi kadın.

Türlü renkli giysiler içinde insanlar baharı kutlamak için toplanmıştı. Edirne'de, İstanbul'da, Ağrı'da, Antalya'da her yerde. Ateşler büyük tutulmuş, birazdan kızlı erkekli, genç yaşlı koşa koşa gelip üzerinden atlayacak, en büyük avazlarıyla bağıracaklar, niceleri bu sevince katılacak.. Kakava, bahar şenliği, demirci ateşi olarak bu toprakları şenlendirecek.

"İyi ki geldik" dedi yaşlı çift birbirine.

"İyi ki" ile tamamladı diğeri.

"Ateş çok büyük, biz atlayamayız üzerinden."

"Birazdan ateş yavaşlar, bizde o zaman atlarız" dedi diğeri.

Kalabalık büyük bir heyecanın içinde gittikçe çoğalıyor, insanlar durmadan gelmeye devam ediyordu.

"Yarım sucuk ekmek" dedi delikanlı.

"Domates, soğan olsun mu?" diye sordu satıcı.

"Olsun" dedi genç.

Koskoca sahnede beyazlar giymiş, geline benzer bir kadın; "Bir şarkı daha ister misiniz?" diye sordu.

Kalabalık; "İsteriz" ile uğuldadı.

Yerlerdeki çimenlere oturmuş, ellerinde meşrubatları, çayları, biraları, kadehinde rakısı, elinde şarap şişesi ile yüzlerce insan, baharın çoşkusuyla, günü yaşamaya çalışıyor.

"Tutmasam düşecektin be ya" diyor birisi.

"Tutmasan düşecektim be ya, sağol" diyor diğeri.

Nehir kenarında genç kız, genç erkeğe: "Kalemin var mı?" diyor.

"Var" diyor genç erkek.

"Versene" diyor genç kız.

Erkek gülüyor koskocaman: "Ne yapacaksın kalem ile?" diye soruyor.

"Dileğimi yazacağım."

"Ne dileyeceksin?"

"Dilek söylenmez ki?"

"Bana da mı söylenmez?"

"Sana da söylenmez. Söylenirse dilek gerçekleşmez."

Erkek kalemi uzatıyor. Kız arkasını dönüp beyaz bir kağıda; "Yarim hep benimle kalsın" yazıyor.

Sonra kağıdı katlıyor. Kalemi geri uzatıyor.

Erkek; "Yazdın mı?" diyor.

"Yazdım" diyor kız.

Erkek elindeki kağıdı almak için uzandığında, kız daha çabuk davranıp akan suya doğru fırlatıyor. Kağıt suya düşerken erkek suya atlıyor.

"Sakın düşündüğümü yapma, sakın."

Dalgalanan sular kağıdı açığa itiyor. Açıkta nice kağıtlarla buluşuyor.

Erkek sırılsıklam kıyıya çıkarken kız kıkır kıkır gülüyor.
"Gel" diyor. "Ateşin yanına gidelim. Kurunursun. Hem de ateş üstünden atlarız."

***

Kalabalık gittikçe artıyor. Dalda tomurcuklar, yüzlerde bahar sevinçleri, darı patlaklarınca patladıkça patlıyor.

Bahar artık insanlarımla!

Editör: Ümmügülsüm Hasyıldırım 

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi