ATATÜRK’ÜN GENÇLERİ
Hürriyet ve istibdat… Sürekli bunları düşünüyordu. Hatta bazen sabahlara kadar uyuyamıyordu. Erkan-ı Harbiye Mektebi’nin üçüncü sınıfındaydı ve okulu bitirir bitirmez “Vatan ve Hürriyet Cemiyeti”ni kurmayı kafasında planlamıştı.
Aynı günlerde, 1903 yılında, Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün kurulduğunu duyunca çok şaşırdı. Nasıl böyle bir şey olabilirdi ki? Yıldız Sarayı’na çok yakın bir mesafedeki Osman Paşa Konağı’nda subay ve saraya yakın kişilerden oluşan gençler bir araya gelmişler ve saray hafiyelerinin gözü önünde güreş, boks, halter, eskrim ve aletli jimnastik gibi sportif faaliyetlerde bulunuyorlardı. İçinde bulunulan siyasi ortamın türlü zorluklarına rağmen bir araya gelebilen bu oluşumdan bir hayli etkilendi.
Ülke içinde sıkıntılar had safhada iken bir süre sonra bir de, 1914 yılında I.Dünya Savaşı başladı. Mustafa Kemal, 1915 yılı başından 1916 yılına kadar Çanakkale’de kahraman Türk askerleri ile düşmana direnmiş ve sürekli toprak kaybetmekte olan Osmanlı İmparatorluğu’nun uzun bir süreden sonra başarı kazandığı bir cephenin komutanı olarak 1916 yılında Edirne Kolordu Komutanlığı’na tayin edildi.
Mustafa Kemal, cepheden cepheye koşarken Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün gençlerinden annesine ve kız kardeşine göz kulak olmalarını istiyordu çünkü annesi Zübeyde Hanımefendi’nin evi Akaretler’de Beşiktaş Jimnastik Kulübü’ne bitişik olan binada oturuyordu. Mustafa Kemal, Çanakkale Zaferi’nin ardından Edirne’ye gitmeden önce bir yıldır görmediği annesini ziyarete gitti. En büyük keyfi, evin arka bahçesine çıkmak, hasır sandalyesine oturup, ağızlıklı sigarasını tüttürüp, annesi Zübeyde Hanımefendi’nin pişirdiği kahveyi yudumlarken Beşiktaş kulübünün idmanlarını izlemekti. Bu kulübün futbol takımının kaptanı şair Kazım’dı ve Çanakkale’de şehit düşmüştü.
Hayatı süsledik izharı ittihatla bugün,
Yolunda gençliğin ulvi değil miydi birleşmek
Sebatı bayrağımız yaptık, i’tilamız için
Neticesiz ve boş olmaz sebatla hiçbir emek
Dakikalar bize bir nağbe nişad olsun.
Kulübümüzde müceddet nücumu mevc vursun
Bu kainat bize hep gıpta ediyor isar,
Biz onbir arkadaşız, lakin arkamız daha var.
Bu zevk alemi dar zannedip de aldanalım.
Vekar hak gibi sakin, nezih ve saf olalım.
Fakat bu hal ile, kuvvet gibi cesur olalım…
Şehit futbolcu Kazım’ın bu şiirinden yapılan marş kulaklarındaydı hala.
Bir gün Mustafa Kemal, Beşiktaş Kulübü’nün kurucu üyeleri olan Ahmet Fetgeri Bey ile Yüzbaşı Fuat Başkan Bey’i evine davet etti ve onlara şu konuşmayı yaptı;
“Efendiler,
Sizlerin ve sporcularınızın ciddi çalışmalarını, çeviklik, maharetlerini uzun zamandan beri büyük bir zevkle ayrıca dikkatle izliyorum.
Spordan yoksun olan bir gençlik, nasıl ki vatan müdafası sırasında etkili olamıyorsa, insan denen varlığın kafa yapısı da ne derece tekamül ederse etsin, bedeni inkişafı noksan ve yetersiz olursa, o vücut o kafayı ileri götüremez, taşıyamaz.
Bugün bünyemizde toplayıp ilmi metotlarla yetiştirmeye çalıştığımız bu gençler, tam anlamda bedenen ve fikren geliştikleri zaman vatan müdafasında, ilmi sahalarda olduğu gibi spor alanlarında da Avrupalı hasımlarına Türk’ün ölmez gücünü ispat edeceklerdir. Sizi candan kutlar, başarılarınızı her zaman duymak isterim.”
1914 yılında başlamıştı I.Dünya Savaşı ve yıl 1916 idi. Yüzlerce, binlerce genç şehit düşmüştü ve 1918 yılına kadar da şehit düşmeye devam edecekti Türk gençleri…
1918 yılında sona eren I. Dünya Savaşı’nın ardından imzalanan Mondoros Ateşkes Anlaşması ile yenilgiye uğramış olan Osmanlı İmparatorluğu’nun fiilen ortadan kaldırılmasının yolu açılacaktı. Nitekim 13 Kasım 1918 günü, Mondoros Ateşkes Anlaşması imzalandıktan iki hafta sonra düşman askerleri İstanbul’u işgale başladılar.
Aynı gün, Suriye cephesinden gelmekteydi Mustafa Kemal ve Adana’dan trenle gelip İstanbul Haydarpaşa Tren Garı’na indiğinde, boğazda demirlemiş düşman gemilerini zafer bayrakları içerisinde gördü. Bu manzara karşısında Mustafa Kemal Atatürk yaverine döndü ve; “Geldikleri gibi giderler” dedi çünkü o, kadın, erkek, genç, çocuk demeden tüm ulusuna güveniyordu.
Aradan beş altı ay geçtikten sonra, 15 Mayıs 1919 tarihinde özellikle İngiltere’nin desteğini alan Yunan ordusu İzmir’i işgale başladi. Aynı gün Mustafa Kemal, padişah Sultan Vahdettin ile İstanbul’da görüştükten sonra gönüllü olduğu askeri bir görev için 16 Mayıs 1919 günü öğleden sonra Bandırma isimli vapurla Samsun’a doğru yola çıktı. Mustafa Kemal’in asıl amacı, Anadolu’ya geçmek ve “Milli Mücadele”yi başlatmaktı elbette ki..
Ve yola çıktıktan üç gün sonra, Mustafa Kemal 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun’a ayak bastığında sadece Milli Mücadele’yi başlatmakla kalmamış aynı zamanda, cumhuriyetin, değişimin, çağdaşlaşmanın ilk adımını da atmıştı.
Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a ayak bastığı bu özel gün Gençlik ve Spor Bayramı olarak ilk defa “Gazi Günü” adı altında Samsun’da kutlanmıştı ve bu özel gün 1935 yılından itibaren de; “Atatürk Günü” olarak resmiyet kazanmıştı.
Ancak hemen akabinde, aynı günlerde Beşiktaş Jimnastik Kulübü kurucu üyelerinden Ahmet Fetgeri Bey, Atatürk Günü’nün, gençliğin atasına olan saygısını gösterebilmesi ve tüm Türk Gençliği’ne mal edilebilmesi için her yıl “19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı” adı altında yapılmasını teklif etmişti. Onun bu değerli teklifi, Fenerbahçe ve Galatasaray Spor Külüpleri tarafından da olumlu karşılanınca ilk Gençlik ve Spor Bayramı kutlaması, 24 Mayıs 1935 yılında Fenerbahçe Stadı’nda görkemli ve coşkulu bir şekilde yapılmıştır.
İşte o günden beridir “19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı” aynı coşkuyla nesilden nesile kutlanmaya devam ediyor.
1981 yılından itibaren de 19 Mayıs;”Atatürk’ü Anma Günü” olarak da kutlanmaktadır. Bunun nedeni, Atatürk’ün bir söyleyişi sırasında; “Ben 19 Mayıs’ta doğdum” demiş olmasıdır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, gerçekten 19 Mayıs 1881 tarihinde mi doğdu yoksa o cümlesinin içerisinde canından çok sevdiği ulusunun esaretten kurtulup yeniden doğuşuna dair imalı göndermeler mi vardı tam bilmiyorum ama gerçek şuydu ki, Atatürk Türk gençliğini seviyor, onlara güveniyor ve Türkiye’nin geleceğini onların eline bırakmaya çekinmiyordu. Gençliğe bıraktığı bu önemli görevi, söylevinde şöyle dile getirdi Atatürk: “Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen; Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyetini sonsuzluğa değin korumak ve savunmaktır. Varlığının ve geleceğinin biricik temeli budur. Bu temel senin en değerli güven kaynağındır.”
Gazi Mustafa Kemal Atatürk farklı ortamlarda hep Türk gençliğine olan güvenini ve sevgisini dile getirmeye hep devam etmiştir.
“Gençliği yetiştiriniz. Onlara bilim ve kültürün olumlu fikirlerini veriniz. Geleceğin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız. Özgür fikirler uygulamaya geçtiği zaman, Türk milleti yükselecektir.”
“Biz her şeyi gençlğe bırakacağız. Geleceğin ümidi, ışıklı çiçekleri onlardır. Benim bütün ümidim gençliktedir.”
Ve bugün yeni bir 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı… Kutlu olsun!
Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, gerektiğinde bu vatanın bağımsızlığı için canını vermekten çekinmemiş, kahraman şehitlerimizi saygıyla ve rahmetle anıyorum.