KİTAP ANALİZİ
Giriş Tarihi : 29-06-2023 00:38   Güncelleme : 29-06-2023 00:40

Bir Kitap: Zifiriyet Fabrikası / Hakan Yücel

Yazan: Işıl Işık -BİR KİTAP:  ZİFİRİYET FABRİKASI / HAKAN YÜCEL

Bir Kitap: Zifiriyet Fabrikası / Hakan Yücel

BİR KİTAP:  ZİFİRİYET FABRİKASI / HAKAN YÜCEL

İsimli “kara mizah” içerikli romanla geldim.
Diyebilirim ki şimdiye dek okumadığım, belki de geç kaldığım bir tür olan kara mizahla ilk kez buluştum. Gerçi bu türün özelliklerine Kafka'nın Dönüşüm adlı eserinde yer yer rastladığımı söylemem mümkün. Kara mizah, pek çoğumuz tarafından “komik esprilerin yapıldığı, okuyucuyu güldüren” bir yazım şekli olarak tanınsa da, aslında “tam olarak” öyle değil.

Kara mizah: Komedi öğesi eklenerek romanlarda ve oyunlarda “tabu” sayılan konuların tartışılmasını sağlayan edebi bir araçtır. Cambridge Sözlüğü; kara mizahı, “ciddi konuların mizah eklenerek anlatılması” olarak tanımlar. Genellikle “ciddi ve acı verici” konuları “dalga geçerek” anlatmada kullanılır. 
Bazen “doğru zannettiğimiz yanlışları” düzelterek anımsatmak gerekiyor. Zifiriyet adlı eserde yazar, bu “hassas çizgiyi” fazlasıyla yakalamış. 

Kitabı okumaya başladığım andan itibaren “merak” duygumun hızla yükseldiğini hissettim. Kırklı yaşlarda bir aile babası İzmir'den bir şekilde ta Aydın'a geliyor. Gerçi onun da haberi yok nasıl geldiğinden. Gözlerini açtığında kendisini çöp yığınlarının arasında, dövülmüş bir halde buluyor. Zor bela oradan ana yola çıkıyor. Tabi kurtulurken kurduğu cümleleri duysanız şaşar kalırsınız. Adam bin beter durumda bu sarhoş kafayla bilim insanlarına taş çıkartacak şekilde kinayeli, komik, korkunç, acı dolu, yaşadıklarını “olağan” görerek  “aman sende” edasıyla neler neler diyor, aklınız durur. Hatta zekânız yetmez. 
Halihazırda kendisiyle ilgili özellikleri matematikçi, tarihçi, psikolog, doktor, avukat, kahveci, kasap, taksici ağzıyla bir anlatıyor pir anlatıyor. İçinizden; “Allah aşkına şu ağlanacak halini elektrikçi edasıyla nasıl anlattın?” “Kısa devre şeklinde tesisatı yaktın, beynimi yedin, pes doğrusu.” diye diye satırlarda ampul patlatıyorsunuz. 

Tam; “Aha da düzeldi, dur dur akıllandı adam.”  derken tavla zarı atıp da “tek çıkarsa İstanbul'a, çift çıkarsa doğuya” diyerek ilerliyor bu “beyin lobu kafeste, idrak lobu gecelerde”, “halim selim”, “kaçık” vatandaş. 

Coğrafi konum değiştikçe parçalı bulutlu hisleri ve kimliği de değişiyor. Bir “otobüs yolculuğu rüyası” var evlere şenlik. Tabi paşamız İstanbul yolcusu bu arada. Radyoda çalan Yıldız Tilbe’den "Dayan yüreğim dayan." İbrahim Tatlıses’ten "Kavuşmuyor düğmeler." şarkılarından olduğunu sezinleyip savunma eylemlerini planladığı anda uykudan uyanıyor, yazık ki uyandırma sırasında muavinin burnu kırılıyor. 

Ağlaksavar gözlüğün satışında Japonlarla cebelleşmesi mi dersiniz? Ragıp denen bir adamla tanışıp tuzaklara düşmesi mi dersiniz? Sıkı durun koltuklara yapışın “böbreğinin çalınarak buzlu bir küvette karpuz gibi soğusun da keselim” kıvamında bekletilmesi mi dersiniz? İzmir’deki eşinin ve iki çocuğunun terki-diyar ettiği yolculuk macerasında dört gözle kendisini beklemeleri mi dersiniz? Hastanede polislerin İnek Şaban misali akıldan firar ettirme manipülasyonları mı dersiniz? Ooo daha neler neler… 

Sinirlerim kısa devre yapsın, fabrika ayarlarına dönsün. Saçmalardan seçmeler diyarında sahipsiz Maldivler’de sörf yapayım, şöyle bir kendime geleyim derseniz Zifiriyet Fabrikası tam size göre…

Hazır yaz gelmişken çıldırın derim. Çatlak bardakları kırın, yenileri gelsin. Her bölümde konuların devamını okuyup gaflete düşsem de, aklımı az biraz komşu köye kiraya versem de, kurusun diye astığım yaz güneşi, sarı yapraklı hislerimle dalga geçsem de, içimde bir “ben” bir de “Selim kulun” maceraları var desem de, gülmekten çene kaslarımı el yordamıyla bulsam da, hayaller Havai’yken, hayatlar sanayi sitesinde yaşansa da, “İşte budur, aklım kudur.” diye son noktayı koysam da bu kitap okunur sevgili kitapseverler…

Buharlı saçlarımdan çıkan “bir anlama kani olma”, “eski çamlardan bardak yapma” girişimlerimle herkese selam eder, kara mizahlı ZİFİRİYET FABRİKASI kıvamında günler dilerim.

Editör: Hamit Gözümoğlu 

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi