KİTAP ANALİZİ
Giriş Tarihi : 11-04-2023 21:33

Bir Kitap: Ruhun İnşası / Mustafa Gödeş

Yazan: Işıl Işık -BİR KİTAP: RUHUN İNŞASI / MUSTAFA GÖDEŞ

Bir Kitap: Ruhun İnşası / Mustafa Gödeş

BİR KİTAP: RUHUN İNŞASI / MUSTAFA GÖDEŞ

Sıra dışı Psikoterapi Vakaları isimli kitabını anlatacağım.

Psikolojik kitapları okumayı çok tercih etmeyen biri olarak, psikolog Mustafa Gödeş'in kitabını bitirmiş olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Zira pek çok yerde  kendimin sorunlarına düğümlenip, çare ve cevapları kıyısından köşesinden de olsa buldum. Kilitlendiğim noktalarda hayrete düştüm. Sonra satırları birkaç kez okuyup, sanki karşımda biri varmış gibi "gördün mü?," "olamaz", "ben de mi?", "Hiç böyle düşünmemiştim", "meğer çok basitmiş", "geç mi kaldım?", "neden böyleyim? ", "bir terapiste gitsem", "Acaba Mustafa Bey hangi şehirde?" "kesin çözüm", "kime anlatsam güler", "çıkmazdayım ama çaresi var", "çekinme ve utanma duygularını cebe koymalı" vs. vs. Dünya dolusu sorularla karşılaştım. Önceleri, ben hep kendi mantığım, gücüm, onurum, iradem, karakterim tüm zorlukları yener, düze çıkarır, halledilir, ben bana yeterim, aman ne varmış? Geçer gider, zaman her şeyin ilacı.

Kimseye ihtiyacım yok derdim. Hele ne terapisti, terapist benim. Psikolog gelsin ben seans vereyim derdim. Sanki Yunan tanrıları dokunmuşta kutsanmışım. Laf...! İnanmayan biriydim açıkçası. Konuşarak beni iyileştirecek, ben de kanacağım.

Şu an bu kitapla birlikte konulara ne denli uzak ve bilinçsiz olduğumu, psikolojinin bir organ rahatsızlığına direk etki ettiğini, duygusal kanserin tedavisinin terapiyle mümkün olduğunu "Ruhun İnşasında" psikoterapiye baş vuran beş vakanın terapi süreçlerinde anladım.

Esasen hep eskiden beri dayatılan bir cümle var: "Sen deli misin? Ne işin var psikolog ya da psikiyatriste?" "Aklını başına al! Ne yani çok mu paran? Hep tuzak bunlar" diye diye yediler beynimizi. Hâlbuki işin rengi hiçte öyle değil.

Nasıl ki bedenimizde bir organımız rahatsız oluyor, nasıl koşuyoruz ilaç, tedavi diye. Ya ruhumuz, ya beynimizde toksin düşünceler ne olacak? Mide değil ya kusup atılsın. Ya kötü fikirler, varsayımlar, çıkarımlar, şüpheler, kurgular, kaygılar, korkular ne olacak? Yüzmeyi bilmek gerek boğulmamak için, kim öğretecek?

Elbette bir psikolog. Ben müthiş faydalandım. Size de bi bakın şu kitaba derim. Ama sanmayın ki terapi gördün ilk seansta ışık hızıyla iyi oldun? Yooook yol çok uzun süreç sancılı. Sonuç tüm sıkıntıları derinizden bir ceket gibi sıyırıp terapi yaptığınız terapistin koltuğuna bırakıyorsunuz. Tabiri caizse deve kuşu büyüklüğünden serçe kıvamına evrilip evinizin yolunu tutuyorsunuz.
Konusu mu?

Beş hasta var, madde bağımlılığı, öfke kontrol problemi, sosyal fobi, tırnak yeme, depresyon, obsesif kompulsif bozukluk, panik atak gibi şikayet ve semptomlar sahip bireyler analiz edilmiş. Bu şikayet ve semptomların kökeninde hangi psikolojik nedenlerin yer aldığı, bunlara nasıl müdahale edildiği ve yapılan müdahaleler neticesinde gerçekleşen değişim, gerçek vakalar üzerinden anlatılmaya çalışılmış.

Ayrıca Yunan mitolojisinden hikaye ve alıntılar mevcut. Hiç sıkılmadan parkta gezer gibi geze oynaya satırlarda her vakaya konuk oluyorsunuz. Dili bir dostla muhabbette kıvamında.

Bir kaç alıntı:
"Narsistik kişilik yapısına sahip bireylerin insan ilişkilerini döviz kuruna benzetirim. Bu bireyler kendilerini Dolar, karşılarındakini de Türk Lirası gibi görme eğilimindedirler. Bu benzetmeden yola çıkarsak, değerli hissedebilmek için sık sık kendilerini yüceltme ya da karşılarındakini değersizleştirme (develüasyon) yolunu tercih ettiklerini söyleyebiliriz. Eşit düzeyde ilişki kurma biçimi onların dünyasına yabancıdır." (say. 72)

"Zamanın birinde Anadolu'da geçimini faytonculuk yaparak sağlayan bir adam varmış. Bir gün faytonun yanında müşteri beklerken 200 kiloluk birisi yanına gelir ve uzak bir kasabaya gitmesi gerektiğini, kendisini götürüp götüremiyeceğini sorar. Faytoncu cevap verir: 'Seni götürürüm ancak faytona binerken atın önünden geçme. Çünkü at taşıdığı ağırlığı görürse faytonu çekmez."

Pek çok insan ruhunda ne kadar yük taşıdığını bir ömür görmez. (say. 56)

Şizoidler, karşılarındaki tarafından sömürülecekleri duygusu ile geri çekilirler. En büyük ihtiyaçları güvenliktir. Bu güvenlik ihtiyacı nedeniyle toplumdan ve sosyal ilişkilerden izole bir hayat yaşarlar. Bu izolasyon öylesine yoğundur ki, farklı bir ortama girdiklerinde önemli ölçüde yabancılaşma duygusu hissederler. (say. 19)

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi