KİTAP ANALİZİ
Giriş Tarihi : 15-09-2022 22:29   Güncelleme : 15-09-2022 22:45

Bir Kitap: Oyalı Kâse / Ayfer Güney

Yazan: Hakan Cucunel - BİR KİTAP: OYALI KÂSE / AYFER GÜNEY

Bir Kitap: Oyalı Kâse / Ayfer Güney

BİR KİTAP: OYALI KÂSE / AYFER GÜNEY

Normal koşullar altında yollarının kesişme ihtimali olmayan Radko ve Gülnihal’in, sağlık ve aşk arayışları; kişisel ve ruhsal dönüşümlerinin anlatıldığı harika bir roman. Yazar Ayfer Güney’in titiz ve ayrıntılı tarih çalışması ile elimize roman kurgusuna, ustaca yedirilmiş bir tarihi roman geçiyor. Roman, 2. Bayezid dönemide geçmektedir.
Radko, babasının ölümü üzerine yaşadığı duygusal sorunlarını aşamamış bir ortodoks Bulgar gencidir.

Döneminin Avrupası bu tip sorunları engizisyon zihniyeti ile çözmeye çalışmaktadır. Doğal olarak, Radko ne sağlığına kavuşabilir ne de dönemin dini zihniyeti ile uyuşabilir. Bu sonuç ona ve ailesine göç etmek zorunluluğunu getirir. Ancak Radko, babasının ölümünden Türkleri sorumlu tutmaktadır.

Gülnihal ise, müslüman ve Türk bir ailenin kızıdır. Onun da babası beklenmedik bir kaza sonucu hayatını yitirir. Ancak Gülnihal’in annesi bu talihsiz olaydan kızını sorumu tutar.

Bu iki, dünyaları ayrı gencin hayatları bir yerde kesişir. Yazarımız kesişen iki hayatı anlatırken, Avrupanın içerisinde bulunduğu dinsel bağnazlık ve baskı ortamını, okurlarına adeta yaşatır. Kendimizi o dönemde ve o coğrafyada hisseder ve ürperiririz. Deli, büyücü veya cadı olduğu zannıyle cezalandırılan ama sağlığına kavuşamayan insanların meydanlarda yakıldığı bir Avrupa sahnesi ile sarsılırız.

Oysa aynı zaman diliminde Bayezid dönemi Osmanlı topraklarında tıp bilimi, dinsel her türlü bağnazlıktan uzak, deneysel ve açık fikirli yaklaşımları ile  ışık saçmaktadır. Avrupa’da işkence edilen, şehir dışına atılan, evlere doldurulup yakılan insanlara Türk devletinde bir hasta gözüyle yaklaşılır. Bu insanlara her türlü tedavi olanağı sağlanır.

Yazar Ayfer Güney, dönemin tıp yaklaşımlarını ayrıntılı olarak araştırmış, Radko ve Gülnihal’in sorunlarını anlatırken, bu tıbbi yöntemleri okura ustalıkla ve roman kurgusunu zedelemeden aktarmıştır.

Bir tarihi roman olarak, Oyalı Kase, okuruna hem lezzetli bir roman kurgusu hem de dikkat çekici dönem atmosferi sunmuştur.

Kendi adıma romanı okurken, aslında büyütülen, tapınılan Avrupa’yı geçmişiyle yeniden düşünme imkanı buldum. Yazarın romanda aktardığı bazı sahneleri farklı kaynaklardan da okumuştum. Ancak roman kurgusu içerisinde okunduğunda derinlik ve gerçeklik kazandılar. Günümüzde yaygın tarih yaklaşımı, bütün medeni ve teknik gelişmeleri Avrupa kaynaklı gösterir. Bu yaklaşım o dereceye varır ki bu yaklaşım sahiplari Türk ve İslam devletlerinin, dünya uygarlığına ve tekniğine yaptığı katkıları sıfır noktasına indirirler.

Oysa ilk katarakt ameliyatını Ebul Kasım Ez Zehravi’yi ve onun kendi tasarladığı 204 çeşit cerrahi aleti görmezden gelirler. Avrupa tıbbının en önemli kaynaklarından biri olan İbn-i Sina’nın yalnızca adını bilirler ancak yazdıklarını ve ne kadar ilerici bir tıp yaklaşımına sahip olduğunu bilmezler. Farabi adını anarlar da “Kitab’ul Musiki Kebir”den habersizdirler. Dünyanın ilk çiçek aşısı uygulamasını yapan Uygurların adını anmazlar ama Avrupa seviciliğine ara vermezler.

Bu gün ortadoks tıbbın dışına çıkmaya cesaret eden farklı milletlerden bilim insanları, suyun enerjisinin ve sesinin iyi etme gücünü anlatmaya çalışıyorlar. Oysa Bayezid dönemi Osmanlı hastanelerinde her tür ruh hastalığının iyi edilmesinde suyun sesi, farklı makamlarla müzik ve adlarını bile bilmediğimiz bitkileri kullanmaktadır.

Bitkilerin sağlık veren gücü, İslam Öncesi orta Asya Türklerinin de hakim olduğu ve önem verdiği bir konuydu. Kamlar, bitkisel tedaviler konusunda uzmandılar. Tarihsel devamlılık içerisinde, bitkiler ile ilgili birikim, dönem hastanelerinde kullanılmaya devam eder. Ancak bu hastanelerde bitkilere ek olarak, bugün adlarını bile bilmediğimiz müzik makamları da tamamlayıcı bir yöntem olarak kullanılır.

Okunduğunda; bugün antidepresan reçete etmeye indirgenen ruh sağlığımız belki de “Oyalı Kase” de anlatıldığı gibi, suyun sesine, eşsiz ve artık kaybolmuş makamları ile müzik dinletilerine, şiirli sohbetlere ve tabi ki doğal kokular ihtiyaç duyuyor.
Ayfer Güney hanımefendinin “Oyalı Kâse” romanı daha pek çok önemli tarihi ayrıntıyı, okuruna anımsatırken iki kalbin ve iki ruhun değişim ve dönüşüm yolculuğuna da katılmamızı sağlıyor.

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi