KİTAP ANALİZİ
Giriş Tarihi : 09-12-2023 12:35   Güncelleme : 09-12-2023 13:20

Bir Kitap: Önseziler / Emili Bayo

Yazan: Işıl Işık -BİR KİTAP: ÖNSEZİLER / EMİLİ BAYO

Bir Kitap: Önseziler / Emili Bayo

BİR KİTAP: ÖNSEZİLER / EMİLİ BAYO

Bu kitap tanıtım yazım, çevirisini Pelin Doygun'un yaptığı, Emili Bayo’nun "ÖNSEZİLER" isimli romanı ile ilgili.

Kapak resmindeki gibi bir gezi balonunda, kimler hangi durakta iniyor, neler yaşıyor, sonu nasıl bitiyor?

Kaygan düşlerin eşliğinde, bilinmezliğin kimliksiz yolculuğunda, hepsine tanık olacağız.

Gizemli, biraz gerilimli, heyecanlı, endişeli, meraklı duyguların ters köşe olmuş topunda bazen çamurlu, bazen çimen yeşili, çoğu zaman buz mavili renkte günlerin, ayların huzursuz saatlerini, roman kahramanı Jan'la birlikte, rüyaların içinden gerçekliğe doğru uzanan yolda izleyeceğiz.

Bazen keskin, sert, yumuşak geçişlerle; gerçek dünyadaki hikâyesine tanık olacağız.

Kitap başlangıç cümlesi, eserin ana fikrini biraz olsun anlamamıza yardımcı oluyor; “William Shakespeare; ‘Rüyalarımızla aynı kumaştan üretildik’

Hani bazen rüya görürüz ve hemen ardından da gerçekleştiğine şahit oluruz. Hatta eminim; pek çoğumuz korkarız bile, ya yeniden rüya görürüm ve yine doğru çıkarsa diye.

Ben de haberci rüyalara inanırım. Bizzat yaşamışlığım da olmuştur. Bazı nesnelerin, yaşantıma nasıl aksedeceğini bilirim. Mesela, ayakkabı görmek beni üzer. İçimden; “Ne gelecek şimdi başıma?” diye, baykuş gibi beklerim. Belki, bilmeden kötüyü davet ediyorum. Ne desem ki!..

Esasen derin konular. 

Jan da, 16 yaşında böyle bir çocuk. Gördüğü rüyalar, başına gelecekleri haber veriyor. Yaşanmamış günlerin, belki de ölümle sonuçlanacak hikâyelerine, zaman farkından faydalanıp önlem ve tedbirler almasına olanak sağlıyor. Aslında büyük şans. 

Romanda birkaç tane hadisenin, rüyanın ana hatlarıyla şekillendiğini gören okur, hayretle gelişmelere tanık oluyor.

Yaşananlar akılda bir çıkarım yaratıyor; “Düşlerimizle zihnimizin sanki kendi ayakları vardı ve başka duraklara yol almak istiyorlardı” diyorsunuz. 

Böyle bir kıvamda, Jan; flu bir görünmezlikte düşlerde bir hayalet olup, uyandığında olacaklardan haberli, yatağın ortasında kalakalıyor. 

Bu özellik, dedesi ve babasından geçiyor. Ailenin üç kuşağı böyle.

Konuya gelirsek :

Jan, on altı yaşına bastığı gün, kendisine, noter tarafından on iki yıldır saklanan çok özel bir paket teslim edilir: İçinde üç taş bulunan ahşap bir kutu ve üzerinde; “Eğer genetik haklıysa, bu taşlarla ne yapacağını biliyor olmalısın” yazan bir not. 

Göndereni belli değildir. Babası, tam on iki yıl önce vefat etmişti.

Peki gerçekte babası, ölmüş müydü?

Dedesi, tüm gerçekleri anlatan notları “Fırtına Kuşu“ evinde nerede saklıyordu? 

Kız arkadaşı Marta ve Roberto hikâyede, Jan’la nasıl yol aldı? 

Taşların gizemi neydi? 

Hepsi bu romanda.

“Eski zamanlarda rüyalar, tanrıların ölümlülerle iletişim kurmak için kullandıkları yöntem olarak kabul ediliyordu. Hayatta kalan en eski el yazmalarından biri, rüyaların anlamını yorumlama sanatına adanmış bir Mısır metniydi. Çok eski zamanlardan beri geleceği gösterebilecek çeşitli rüyalar olduğuna inanılıyordu.”
Sayfa 119)

“Cassandra'nın Truva'nın ünlü kralı Priamos'un güzeller güzeli kızı olduğu söylenir. Bir tapınakta dinlenirken bazı kutsal yılanlar kulaklarını yalamış ve o bu sayede geleceği görme yeteneğine sahip olmuş. Ancak prenses, güzelliğine kapılan tanrı Apollon'un aşkını reddetme hatasına düşmüş. Küçümsenen tanrı öfkeye kapılmış ve kızı, kehanetlerine kimsenin inanmayacağı korkunç bir lanetle cezalandırmış.” (Sayfa 117)

“Sen kendini yargılamayı öğren, cahillerin, düşüncesizlerin, bencillerin ve ahmakların seslerine kulak asma...” (Sayfa 77)

Editör: Dilek Tuna Memişoğlu 

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi