ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 07-08-2023 17:38

Beyazlı Kadın / Gülcan Mülayim

Yazan: Gülcan Mülayim -BEYAZLI KADIN

Beyazlı Kadın / Gülcan Mülayim

BEYAZLI KADIN

Mağazanın içerisine girmelerine izin verildi. Burada sadece kumaşlar vardı. Rengarenk her tonun ayrı ayrı bezendiği, allı güllü, çiçekli böcekli, kuşlu, denizli, sade..

Bir kumaş seçme şansı verilmişti. Ve kumaşı değerlendirip, sergilemeleri  istenmişti. Bir günlük süreleri vardı. Sergileyecekleri yerse, karşı yakanın en güzel bahçesi  olacaktı.

Karşıda duranları izliyordu. Köşeden herkes bir kumaş seçmek için dağılmıştı. Gözleri ferfecir etrafına bakıp duran, "Kumaşın en güzelini seçmeliyim" diyen kadının yanına gelen tanıdığı, aynı kumaştan almak isteyince; bütün kumaşı kucaklayıp oradan hemen uzaklaşmıştı..

Şaşırıp kalmıştı. Kumaşa mı yoksa yapılana mı? İzleyen de yaşananı görüyordu. Seçilen kumaşları alanlar ne yapacaklarına karar vermek üzere oradan ayrılmıştı. Şaşırıp kalan da sade beyaz bir kumaş almıştı.

Eve geldiğinde saat öğleyin ikiydi. Ve sıcaktan bunalmış bir şekilde kendini koltuğa bırakmıştı izleyici. Merakla bir gün sonra neler çıkacağını düşünürken uyuyup kalmıştı.

Uyandığında saat sabahın  altısını gösteriyordu. Hazırlanıp, yapılacak yere gitmek üzere yola çıkmanın vakti gelmişti.

Üç saatlik yolun ardından alana ulaşmıştı. Gerçekten denildiği kadar harika bir yerdi. Çalışanlar bütün performanslarıyla çalışıp alanı düzenliyorlardı. Her şey istenen şekilde yapılıyordu ve o ana gelmenin heyecanı yaklaşıyordu.

Yavaş yavaş kumaşları alıp, değerlendirenler gelmeye  başlıyorlardı. Kimi elbise, kimi şort, kimi etek, kimi şalvar dikmişlerdi. Sergilemek üzere tek tek platforma çıkacaklardı. Değerlendirmeyi mağazanın üst yöneticileri yapacaklardı.

Merakla beklenen an gelmişti. Işıklar her tonda sahnede dönüyor, yapılanlar sergilenmek üzere alkışlar eşliğinde bekleniyordu. Vakit gelmişti. Kumaşların dansı göz kamaştırıyordu. Sıra kumaşı vermeyip, kendine elbise diken kadına gelmişti. Kumaşın nasıl değerlendirilip, hayata geçeceğine yorum ekleyemeden yapılan bir elbiseydi ve hiç olmamıştı.  Beğenilmemişti.

Kırmızı dallı, yeşille karışık  yapılan şalvara dikkatler  çekilmişti. Daha sonra kuşlu kumaştan yapılan şort sahneye çıkmış, bayağı alkış almıştı. En sona kalan diğer kişiyse, beyaz sade kumaş alandı. Sahneye etek ve ceketten oluşan takımla çıkmıştı. Sahnede parlayan gözlerin alınamadığı alkışların içinde, gülümseyen bir kadın vardı..

Herkesin sahneye çıkması istenmiş ve seçileni açıklamaya sıra gelmişti. Açıklamayı yapmak üzere sahneye izleyici davet edilmişti. Kimdi bu izleyici? Herkes birbirine bakıyordu.

İzleyici sahneye çıkıp, "Ben bu mağazanın sahibiyim"  deyince, ortalık daha da heyecanlı bir hal aldı. Seçtiğim kişiye gelince, dedi: "Beyaz Kadın. Kendi gibi sade, yapılan karşısında iyimserliğini koruyan," ne demek istediğini anlamaya çalışanlara bakarak "Bir parça kumaşı vermeyen, kendini düşünen bir kişinin  tavrı" diyerek, sözlerini  bitirdi. Elbisesi olmayana ise izleyici tarafından kapı  gösterilmişti. Beyazlı kadın da gözlerindeki samimiyetsiz bakışları olmayan, tanıdığından uzaklaşarak; anın tadını çıkarmak üzere izleyicinin  yanına giderek geceye damgasını vurdu.

Editör: Ümmügülsüm Hasyıldırım 

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi