DENEME
Giriş Tarihi : 14-05-2023 21:03

Ana... / Ümmügülsüm Hasyıldırım

Ümmügülsüm Hasyıldırım -ANA...

Ana... / Ümmügülsüm Hasyıldırım

ANA...

Ağız dolusu "Anaaa" diye bağırmak geliyor içimden. Dil ucuna, hemen kaçıverecekmiş gibi ilişiveren "Anne" kelimesinin sıcaklığı sardı tüm bedenimi. Dilden yüreğe nazenin inerken, ağız dolusu "Anaaa" demek, yumuşattı kabuk bağlamış yüreğimin duygularını.

Bir kez "Ana" derken, bin kez anneye bedel sıcaklığında yanmalı her zerresi insanın. Kara bulutlara mesken olan göz bebekleri, çok sevince de derinden üzülünce de salıverir sağanak sağanak yağmurlarını. Yürek yangınına benzin dökercesine. 

Ana... Hıçkırıkları, kahkahalarına kardeş. Can yangınına eş. Şefkat kahramanı. Merhametin sembolü. Sevgi köprüsü. Ana; hasreti, sevgiyi, özlemi, umudu harmanlayandır. Söz konusu evladı ise, kadere kafa tutan asiliği çıkar ortaya. Suskun, sessiz, itaatkar iken, aslan kesiliverir.

Her ne kadar kırılgan, naif, nazenin olsa da yavruları için pençelerini çıkarmaktan kaçınmaz. Karakterindeki koruyuculuk hissiyle ordulara kafa tutacak cesarete sahiptir. 

Analar. Kırılgan oldukları kadar da affedici, yumuşak yüreklidir. Kin ve nefreti silip süpürüverir hayat sayfasından. Köprüler kurar imkânsız olan engin denizlere. Evlatla baba arasında görünmeyen güçlü bir bağ oluverir. 

Gecenin karanlığı nasıl saklarsa gizli kalması gereken sırları, ana da öyle örtüverir evladının ayıplarını, hatalarını, gizlerini. Bin kere kırılsa da binbirincide yine affeder şefkat dolu yüreği. 

Ana... Temel taş, öz, orta direk. Hani iş komplekslerinde idareciler merkezde yani "ana" binada olur ya, hani her programda bir "ana sayfa" ya da bir yazıda "ana fikir" olur ya, işte anneler de ailelerin "ana fikri, temel taşı, ana sayfası, merkezi" değil midir? Asli yerleşkeye "ana vatan" demiyor muyuz? Her oluşumda merkeze "ana" denmesinin hikmeti tek gerçeklik değil midir aslında?

Cana can katan, şefkatiyle kucaklayan, saran sarmalayan, cennet kokusunu bağrında taşıyan, varlığımıza beşik olan, yüreğimizdeki sevgiyi besleyenimizdir anamız. 

Hani derler ya istisnalar kaideyi bozmaz. Her yaratılmışta olduğu gibi "ana" kelimesinin manasını dolduramayanlar, analıktan nasipsiz olanlar, yüreksizler olsa da "Ana gibi yâr, vatan gibi diyar" olmaz. 

Ana; içini doldurmanın mümkün olmadığı, manasını izaha kelimelerin kifayetsiz kaldığı, sadece duyulabilen bir his demek, ne kadar da sığ ve yetersiz. Adı üzerinde, manasını ifadeye sözcükler öksüz, yetim. Hislerimi kalemler yazmaya muktedir değil. Onun bağrında sakladığı sıcaklığı ölçecek dereceler biçare. Sevgisi yüreğimin atışı, varlığımın başı, nefes alışım. Sevgisi; sevgimin aşı, özlemi, yüreğimin prangası.

Yedi yirmi dört, bir ömür boyu, tatilsiz, izinsiz, raporsuz, özveriyle, severek, hiç yüz göz etmeden, sevgiyle canhıraş çalışan tek varlığımız annelerimizi anlatmaya gücü yeten var mı? Doğrusu benim yok. 

Sadece ağız dolusu, yüreğim parçalanırcasına, avazım çıktığınca: "Anaaam, seni seviyorum, anneler günün bir gün değil her gün kutlu olsun." demek geliyor içimden. Adı ev hanımı olan ya da çalışan, evladı hayatta olan olmayan, anne olsun olmasın o duygunun hakkını veren tüm kadınların anneler gününü bir şiirimle kutlamak istiyorum. 

O BİR MELEK

Henüz ana rahmindeydim, çıkmamıştım dünya turuna.
Hadi hazırlan dediler, gidiyorsun fani yurduna.
Hem ürktüm, hem korktum, ne yapardım orada tek başıma.
Sonra el açıp döndüm, "Metin" ismine sığındığım Yaradana.

Ya Rab! 
Yol uzun, zaman kısa, bir başıma ne yaparım oralarda 
Ürkerim, korkarım, bırakma beni yalnızlıklara.
Acizim, çaresizim, yok olurum o koca dünyada.
Şefkatsiz, merhametsiz nasıl yaşanır karanlıklarda.

Dedi Yaradan: “Sakın korkma, sahipsiz değilsin.
Orada bir melek bekleyecek seni, seveceksin.
Yaşadığın her an onun sevgisiyle büyüyeceksin,
Gülen gözlerine bakarak ona: “Anne” diyeceksin.”

Sonra açıldı kapılar, dediler burası fani yurdun.
Hayatta birçok imtihanın olacak bitmesin umudun.
Yaşadığın her anı değerlendir, Allah’a çıksın her yolun,
Aklını kullan, Yaradana sığın, kalmasın korkun.

Anneler gününüz kutlu olsun.

Editör: Nezihat Keret 

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi