DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Advert
Hakan Cucunel
Hakan Cucunel
Giriş Tarihi : 20-11-2024 17:29

Türk Edebiyatı ve Türkçe Edebiyat

Doğrudur. Belirli zaman aralıklarıyla, birilerinden izin alarak ısıtılan bir konudur. “Türk Edebiyatı ve Türkçe Edebiyat.” Nedense “Türk” demek zor geliyor bazı ağızlara. Türkçe edebiyatı da neredeyse nezaketen söylerler.

Kaynaklarında ve arkalarında hep ikinci cumhuriyetçiler vardır. Türk demeyi “Faşizm” diye tanımlarlar. Etiket hazırdır. “Faşist”

Acaba “Faşizm” denilen sözcüğü kendi tarihselliği içierisindeki hangi anlamıyla kullanmaktadırlar? 1930’larda bu sözcük hangi anlam içeriğine sahipti? Şimdi hangi anlamlarla dolduruldu?

“Irkçı”... 

Acaba bu sözcük tam olarak hangi anlama gelmektedir? Bu kafaları omuzlarında taşıyanlar ya doğrudan doğruya “Küreselci”dirler ya da örtülü olarak savunurlar bunu. Küreselciliğe taparlar. Oysa rüya görüyorlar. Bu çürütücü ve zehirli ideolojinin yaşlı ve deneyimli savunucuları bile gördüler ulus-devletlerin güçlendiğini. Onlar bile gördüler, devletin yerine koymaya çalıştıkları şirketler, her şeyin sonunu getiriyor.

Ancak asıl düşman oldukları terim, daha geridedir. Bu terim “ulus-devlet”tir. Söyleyemedikleri budur aslında. Ulus-devletlerin yok olduğunu söylerler. Örnek yoktur, belge yoktur. Onlar öyle buyururlar ve bu yeterlidir. Ulus-devlet gericiliktir bunlara göre. Konuşturun onları, konuşurlarken izleyin. İştahla saldırırlar bu terime.

Siyasal, ideolojik arka planı ve tarihselliği onları ilgilendirmez. “Ulus-devlet gericiliktir” derler. Bu cümlenin altını dolduracakları gerekçeler yoktur. Bol bol terim kullanırlar. Bol terim, az belge, daha da az bilgi. Ama sıfır anlam.

Derler ki “dünya küreselleşiyor ve bir kaç dil kalacak.” Derler ki edebiyat ile ulus yan yana gelmez. Gerekçe ve örnek yoktur. Sözde sınıfsal bakmaktadırlar. Yazının içine biraz “burjuvazi”ye mal olmuş sözcükler koyun. Kibirli ve üstten bakan çeyrek-aydın tavrı da ekleyin. İşte size “Türkçe Edebiyatçı” bir zatın zihin yapısı.

Ulus-devletlere karşı oldukları kadar feodalizme veya onların artıklarına karşı çıkmazlar.

Örneğin “Rus Edebiyatı” derken o kitapların gücü Rus olmasından değil de edebiyat olmasından geliyormuş. Rus Edebiyatının gücü, Rusların  halk bilim çalışmalarından, Rus dilinden derlenen halk anlatılarından, Narodniklerden gelir. Yani tam olarak Rusların yaşadığı tarihsel koşullardan, fakirlikten, Rus toplum yapısından gelmektedir. Alman Edebiyatında Grimm kardeşlerin derlediği masalların izleri vardır. Yaptıkları dil çalışmaları vardır.

Ama boş atıp dolu tutmak işlerine gelir. Türk Edebiyatının Karacaoğlan’ı, Aşık Veysel’i kadar Ahmet Haşim’i ve Yahya Kemal’i vardır. Bu insanların ürettiği her eser “Türkçe”min derin anlamlarla dolu sözcükleri ile var olmuştur. Bu insanların yazdıkları her dizede “Türkçe”min söz dizimi, sözcük üretme gücü vardır. Estetik değer taşıyan her sözcükte Karamanoğlu Mehmet’in fermanının katkısı vardır. Göktürk Kitabeleri’nden kalan deyimler ve atasözleri vardır.

Binlerce yıllık kökleri, devasa gövdesi ve verdiği meyvelerin toplamına “Türkçe” denir. Bu dilde yapılan edebiyat da “Türk Edebiyatı”dır. Bol terimli, entel soslu, sıfır anlamlı söz salatalarını kimse yemiyor bu çeyrek aydınların. Sonuna kadar Türk Edebiyatı, Türkçe Edebiyat değil.

NELER SÖYLENDİ?
@
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
Advert
Yol Durumu
ARŞİV ARAMA