YAĞMUR MELEKLERİ
Kamçılıyor her yeni gün ışıması
Kanatlarını kelebeklerin;
Odaksız mercekleri deldikten sonra.
Taklit ediyor ırgat kızcalar kelebekleri,
Anneler gün ışımasına öykünmekte.
Korkulukların başında çelenk,
Minnacık ellerde matrak,
Kurulmak üzredir
Göğün çiçeklerinden hayali bir tak,
Doluyor böylece toprağın verimli kasası.
Serpilen tohumların emekle çimlenme vakti.
İlk iyilik emprimesi kundaktan taşmış da taşmış
Kıvrım içlerinde serpilen kokularıyla bebeklerin.
Göğermiş ağaç diplerinde,
Bebek kokusuyla saman kokusu karışmış birbirine.
Cilt pudralı, nazik bir şair mısrası gibi
Fısıltısı yankıyor teraziden yeni çıkmış yellerin.
Üflenen vernikli kamış,
Bu yakıcı güneş
Kim bilebilir ki kaç ülke aşmış.
Orak, ayinden yeni çıkmışcasına.
Kopuz, ritüel dışı.
Bir ozan, terfi ediyor baksılığa.
Gazelhan günlükleri okunuyor tarlalarda,
Gün aralarında, molalarda.
Buzlu sular döküluyor terli başlara.
Kumandası bulutların elinde yağmurlar da gelmedi henüz,
Irgat erkek çocuklar da görmemiş dişi bulutları,
Kepeneği renkli ama yamalı çobanların.
Ezgileri renkli ama yamalı çoban kavallarının.
Daha önceleri görmemiştim hiç böylesini,
Babalar da görmemiş çocukları gibi.
Yaşlılar boşuna beklemekte şimdilik
Parsellenmiş sahanlıklarda.
Dillerde pamukçuk,
Cezasını çekmekte damlalar,
Yanlış duaların sanki.
Şairlerden, öyküleyicilerden vazgeçtim hadi
Bir ressam görmüş olsa da
Çizse gelmiş geçmiş en baş eserini,
Halelense fırça izleri.
Bu şartla yalnızca bu şartla
Bereket düşürecek ovalara
Yağmur melekleri.
Kimse bilmiyor henüz
Damlaları yordamlamaktır en hakiki felsefe.
Gün sonu yorgunluklarında,
Ağrıyan baldırda, kapanan göz kapağını takip eden rüyalarda
Yer kalmamalı sanal ırmak motiflerine.