ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 02-09-2022 02:39

Üç Kadın Kayboldu

Yazan: Turan Demirci - ÜÇ KADIN KAYBOLDU

Üç Kadın Kayboldu

ÜÇ KADIN KAYBOLDU

Birinin kocası ayakkabıcıydı evlerinin bir odasından çevirdikleri dükkanlarında sabahtan akşama kadar iki de bir bilediği falçata ile kösele keserdi.

Ayakkabı numaralarına göre değişen şablonları sırayla köselenin üzerine koyar sonra da kıvrak vücut hareketleriyle elindeki falçatayı ustaca şablonun etrafında döndürürdü.

Bunu yaparken de biri şehla gözleriyle her seferinde etrafı kontrol eder belki de o sırada televizyona dalmış olan karısının takdirini beklerdi. Kadının ise evin her tarafına nüfus etmiş deri kokusunu ve adamı umursamaz bir şekilde televizyona bakardı.
Akşama yakın adamın hareketleri yavaşlamaya ve üzerine bir sarsaklık

yerleşmeye başladığında kadın anlardı ki vakti gelmiştir. Bu sefer deri kokusuna birde anason kokusu karışırdı. Adam vuslata ermiş gibi yeniden hareketlenmeye vucüdu daha da kıvraklaşmaya ve bütün maharetini sergilemeye başlardı ta ki günün yorgunluğuyla alkolün rehaveti buluşuncaya kadar. 
Kadın deri ve anason kokusu içinde televizyondaki filmelere dalar kaybolurdu.

Diğerinin kocası inşaatçıydı. Yıllardır taşıdığı harcın, kullandığı küreğin, malanın ağırlığının etkisiyle zayıflamış bedeninin kasları daha da belirgin hale gelmişti.

Gözlerinde eksilen fer yağsız derisinin örttüğü bedeninin altındaki kaslar olarak kendini göstermeye çalışır gibiydi. Her akşam yorgun ayaklarıyla sokağın başından göründüğünde karısının işvesi, cilvesi,bakımı, albenisi sönerdi. Adam ne kadar yorgun ise kadın o kadar hamarat olurdu, olurdu da işte ne hevesler denk düşerdi ne sohbetler.
Alımlı bir kadındı hani sokağa çıksa görüp de arkasından bir daha bakmayacak erkek olmazdı.

Olmazdı da akşam oldu mu herkes evine barkına çekilirdi. Kadın günün yorgunluğu ile 
inleyerek yatan adamın yanına uzanır, gözünü tavana diker ve hayaller içinde kaybolurdu. 

Üçüncü kadının kocası sinema afişlerinden fırlamış gibiydi. Boy desen boy saç desen saç. Birde giyinirdi ki sokağa çıksa kadın kıskanır çıkmasa evde aş yok. Zaten pek de çalışmazdı, hani derler ya yüzü güzel bahtı kötülerdendi. Kumar da oynardı içki de içerdi. Kumarda kazanırsa ne ala eve ekmek getirirdi kabederse kendini zor getirirdi. Kadın gündeliklere giderdi, merdiven silerdi, ev temizlerdi,

Belli ki evi ayakta tutmaya çalışırdı. Adam ise kendini bilmenin verdiği güvenle pek de umursamazdı.

kadını. Gecenin geç vaktinde kahvehaneden üzerine sinen sigara kokusuyla evine dönerdi. Adam kazanmanın kadın ise kaybetmenin hayallerine dalar kaybolurdu. 

Bir gün hiç olmadık bir zamanda ve hiç kimsenin ummadığı bir anda üç kadın kayboldu. 
Aslında arada bir araya gelir dertleşirlerdi de kimseler bilmezdi. İşte böylesi zamanlarda birinin şaka yollu ortaya attığı fikir zamanla büyümüş her birinin zihninde "olur mu olur" a dönüşmüştü. İnanıncaya kadar ürpertici gelse de inanmalaranı sağlayacak her şey vardı. Birinin kocası kösele keserken, diğerinin ki sıva yaparken, öbürü kahvede kağıt oynarken üç kadın kayboldu. Usulca çıktılar evlerinden. sokakları usulca döndüler ve parmak uçlarında şehrin içinde yok olup gittiler. 

Sonra ne mi oldu?

Hiç bir şey olmadı, yani olması beklenilen olmadı. Ne ayakkabıcı içmekten, ne inşaatçı işe gitmekten, ne diğeri kahvede kumar oynamaktan vaz geçmedi. Kadınlara da bir şey olmadı. Ayakkabıcının karısı filmlerde izlediği gibi yakışıklı bir erkeğe 
rastlayamadı hatta arkadışının eşi gibi birine de rastlayamadı. Kumarbazın karısı evini geçindirmek için malası ve küreği ile canını çıkarırcasına çalışan birine rastlayamadı. İnşaatçının karısı kendini yine hayaller kurarken buldu. 

Kendilerinde kaybolan üç kadının kaybolması ise zamanla unutuldu.

Hikayeleri gibi hafızalarda kayboldu...

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi