ANI
Giriş Tarihi : 04-01-2024 16:29

Ne Çok Oturmuşumdur Bu Pencerede / Zeynep Aksu

Yazan: Zeynep Aksu -NE ÇOK OTURMUŞUMDUR BU PENCEREDE

Ne Çok Oturmuşumdur Bu Pencerede  / Zeynep Aksu

NE ÇOK OTURMUŞUMDUR BU PENCEREDE

Hani; deniz, göl, nehir, dere, orman manzaralı da değildi ya evimiz.

Yine de, hoşuma giderdi orada oturmak, başımı demir parmaklıkların arasından çıkarıp, sağa sola bakmak...

İlk gördüğüm hayvanların dışkısı. Belli ki, hepsi yolculanmış otlağa.

Ev duvarımızın ortak olduğu akrabamızın küçük kızı, havluyu omuzuna almış, güğümden usul usul babasının eline su dökmekte.

Evin önündeki çitlerin arasından iri boynuzlu, tüyleri oldukça gür olan gri renkli keçimiz gözüme ilişti. Bugün canı sürüye katılmak istememiş anlaşılan.

Yediği dikenli bitkilerden dudakları uçuk uçuk olmuş. Hâlâ haylaz haylaz çitlerin arasından dikenli bitkileri olan kuşburnu ağacından yaprak koparma telasında...

Evin tavukları her zaman olduğu gibi çitlerin dibindeki yumuşak toprağı eşelemenin derdinde.

Sabır ve itina ile. İçlerinden biri odaklandı ve diğerleride merakla doluştular etrafına. Ne buldu hesabı ile...

Uzaktan uzaktan, otlağa bağlanan eşeğimizin anırma sesi geliyor yanık yanık... Yalnızlıktan sıkılmıştır ya da yakınından geçen birileri olmuştur.

Bakmayın adına, akıllıdır bizim oraların eşeği, hem de politiktir. Canı çalışmak istemezse hayatta hareket ettiremezsiniz...

Bu arada, evin duvarlarında da sabahın ilk güneşi ile birlikte binbir çeşit arının ve sineğin hareketliliği başlamış durumda. Kerpiç duvarların arasındaki oyuklara girip çıkmaktalar.

Bütün bunlara seyre dalarken annemin yaydığı yayığının sesi gelmekte.

Tok, tok, tok,......

Ve tabii pencereyi birlikte paylaştığımız teneke “Vita“ kutusunda bütün endamı ile duran pembe pembe açmış, açtığı çiçeklerden gurur duyan cam güzeli çiçeğimiz...

Dokunduğumda "hadi sana hediyem" diyerek saldığı kokusu hâlâ burnumda ve o günkü gibi kokmakta...

Pencerem aralanmış beni beklemekte...

Ama şimdi ne başım, ne gövdem, ne de ruhum erişmekte...

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi