ANI
Giriş Tarihi : 25-08-2022 21:11

Kütüphanem

Yazan: Ayfer Güney - KÜTÜPHANEM

Kütüphanem

KÜTÜPHANEM 

İlk ne zaman ayak basmıştım kütüphaneye? İlkokulumun kütüp hanesini hatırlarım.Saçlarımdaki kocaman, beyaz kurdelem, üzerimdeki siyah önlüğüm, beyaz çoraplarım ve siyah rugan ayakkablarımla gittiğim okulum. 

Okulum büyüktü. İçinde kaybolmaktan hep korkmuşumdur. Bir gün  korktuğum başıma geldi ve kayboldum. Ağlamamak için zor tutuyordum kendimi. Koridorun sonunda bir kapı gördüm. Yanına yaklaşınca kapının üstündeki kütüphane yazısını okudum. Çocukluk  işte korkumun yerini merağım aldı.   

Kapıyı açtım ve içeriye girince inanılmaz büyüklükte bir yer gördüm. Raflar yığınla kitap doluydu. Odanın kitap kokulu  havası   hemen  büyüledi beni, öyle kalakaldım. Yanıma Memure hanım geldi. Ne istediğimi sordu. Yüzüne baktım; " Şey, ben kitap okumak istiyorum." dedim. Memure hanım gülümsedi; "Okuma yazma biliyor musun? Henüz küçüksün." dedi. "Evet biliyorum. Öğretmenim çok güzel okuduğumu söyledi. Bakın kırmızı kurdele de taktı." Nasıl da gururluydum göğsümdeki kurdeleyi gösterince.     

Memure hanım başımı okşadı. "Güzel kız, gel sana uygun kitap bulalım." diyerek elimden tuttu. Yüksek yüksek rafların arasında dolaşırken bir sağıma bir soluma bakıyordum. Nedense bu sessiz yeri çok sevmeye başlamıştım. Memure hanım bana Cin Ali serisinden bir kitap uzattı. Hiç hoşlanmadım. "Biliyor musunuz Cin Ali'yi bitirdim. Başka yok mu? Resimli, renkli kitaplardan."     

Konuşurken öndeki süt dişlerim olmadığı için 's' harflerini     düzgün söyleyemiyordum. Bunun farkında olan Memure; "Süt dişlerin çekilmiş." dedi. Büyük özgüvenle " Evet. Hem de ben çıkardım. Sallanıyordu, çektim. Hiç canım yanmadı." Memure hanım " Burada   bulunmandan belli oluyor. Cesur kızsın." dedi. Ne demek istediğini anlıyamadım. Yüzüne düşünerek bakmaya devam ettim. O da "Kitap okuyanlar cesur olur." dedi. Söylediği sözü kavrayamamıştım. Bana biraz daha farklı, resimli bir kitap verdi. "Sessizce okumamı" söyledi.    

O günden sonra sık sık kütüphaneye gider oldum. Liseli yıllarımda okul bitince hemen eve gitmez, okulun kütüphanesine giderdim.  Oradaki kaynakları okur, ders çalışırdım. İsmail Hakkı Uzunçarşılı' nın  Türkiye Tarihi kitaplarını bitirmiştim. Ahmet Kabaklı' nın beş ciltlik Türk  Edebiyatı isimli eserini okuyunca edebiyat aşkı başladı.   

Üniversite yıllarım da böyle geçti. Evlilik, çocuklar araya girse de kitap okumalarım evimde devam etti. Evimin bir odasını kütüphane yaptım. Oyalı Kase' yi yazmaya niyet edince araştırma yapmak için kütüphaneye gitmemin şart olduğunu anladım. Üsküdar'daki İSAM kütüphanesine, orada çalışan bir arkadaşımla beraber gittik. İçeriye girince çocukluğumdaki heyecanı hissettim. Bilinçaltım anımı bana geri verdi. Etrafıma hayranlıkla bakarken buraları ne çok özlediğimi  fark ettim. İkinci kata çıktığımda bu muazzam büyüklükteki yerin rafları arasında dolaşırken, kitap kokusu içimi sızlattı.    

Ne çok özlemişim, hiç çıkasım gelmedi. Saatlerce kalarak kütüphaneyle hasretimi giderdim. Oyalı Kase' nin konusunun zor olduğunu yazamayacağımı söyleyenlere hiç inanmadım. Bu işin büyük cesaret istediğini anlattıklarında ise aklıma Memure hanımın sözü geldi; "Kitap okuyan cesur olur." diye.

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi