ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 19-12-2022 22:35

Küçük Zamanda Büyük Bir Hikâye

Yazan: Recep Altın -KÜÇÜK ZAMANDA BÜYÜK BİR HİKÂYE

Küçük Zamanda Büyük Bir Hikâye

KÜÇÜK ZAMANDA  BÜYÜK BİR HİKÂYE 

Geçen gece iş çıkışı bizim iş yerinin yanında küçük bir park var...
Orada biraz kafa dinlemeye karar verdim...
Yok, yok vallahi kafa çekmedim...
Sadece biraz iç çektim..

Dalıp gitmiştim yakın gerçeklere doğru ki uzaktan bir kız çocuğu koşarak geldi..
"Abi ne olur bana yardım et!" dedi.

Ben de, "Olur benim için fark etmez ama senin derdin ne kızım." dedim...

"Abi sevgilim beni döverek sürükledi.
Ben de elinden kurtuldum sürekli koşarak buraya kadar geldim dedi."
"Peki seni neden dövdü sevgilin?"
"Abi kafa çekecekmiş bira parası istedi benden vermeyince dövmeye başladı." dedi ve gözlerinden yaşlar süzülüverdi...

"Gerçek mi bu anlattıkların?" "Evet abi vallahi doğru inanmıyorsan ona sor." dedi...
Bir baktım çocuk da iki metre ötede belirdi...

Kalıba vursan çocuğu beş tane adam eder ama kalıbın adamı değilmiş demek ki..

"Gel bakalım delikanlı senin ile  biraz konuşalım." dedim..

"Kes lan it sen kimsin?" dedi..

Ben zaten onun ne mal olduğunu oracık da o an anladım,
"Gel gel erkek erkeğe konuşalım biraz." dedim yine de erkek yerine koydum onu...
"Senin gibiler ile ne konuşacağım lan?" dedi.
"Bizim oralar da kadınlar kocalarına lan der." deyince biraz bozuldu...

Karşıdan bana doğru uçar tekme ile geldi..
Ben de daha havada iken gırtlağını yakaladım..
Çöktüm gırtlağına sesi çıkmıyordu..
Nasıl çıksın ki 
Nefes bile zor alıyordu...

"Adam gibi konuşacak mısın?" dedim.
Kafasını sallıyordu....

Bıraktım adam olmaya başladığını zannetiğim sırada arka cebinden bıçağını çıkardı...

"Şimdi ne yapacaksın?" deyince, ben de elinden kaptım bıçağı çektim koluma façayı çocuğun gözleri fal taşı gibi açıldı..

Sonra yere oturdu, "Tamam abi seni dinleyeceğim." dedi..
"Beni değil, şu kızı dinleyeceksin." dedim..
"Tamam." dedi.
Kız başladı anlatmaya.... 

"Ben sana kontör almadım mı?
Her yemeğe çıktığımız da ben ısmarlamadım mı?
Her doğum günün de sana hediye almadım mı?
Her sinemaya gittiğimiz de biletleri ben almadım mı?
Her luna parka gittiğimizde biletleri senin cebine ben koymadım mı?"

Delikanlı, "Evet hepsini yaptın." dedi...
Kız, "Evet yaptım yine yaparım.
Çünkü o zamanlar bana ait benim ile oluyorsun...
Vaktini bana ayırıyorsun..
Ama kafayı çektiğinde beni unutuyorsun...
Sana bira parası vermem." dedi.

Ve benim gözlerimden bir kaç damla yaş dökülüverdi hafif sakallı yüzüme doğru...

Duygular arasında gidip gelmeye başladım..
Kıza acısam mı 
Yoksa tutup elini başıma mı koysam bilemedim...

Bir çok insan, "Vah zavallı!" der, belki o kıza ama benim için eli öpülecek bir kadın oluverdi oracık da ...
Sonra delikanlıya döndüm, " "Gerçekten doğru bunların hepsi." dedim...
Hayretler içindeydim,
"Evet doğru abi gerçekten." deyince 
"Sen şimdi hala kendini delikanlı olarak görebiliyor musun?" dedim...
"Hayır abi." deyip boynunu büktü...
Utanmıştı biraz da yüzü kızarmıştı...

"Bak koçum bu kız bundan sonra benim öz kardeşim gibidir.
Eğer onun saçının teline zarar gelirse gelir seni bulurum ve yarım bıraktığım işi tamamlarım ..
Nefesini kesip senin sonun olurum." dedim...
"Tamam abi söz veriyorum." deyip arkasına baka baka uzaklara karışıp gitti...

Döndüm kıza, "Sen bu oğlanın  nesini bu kadar çok sevdin?" dedim.

"Abi beni kıskanıyor,
sahipleniyor,
koruyor, kolluyor."

"Ama dövüyor da"

"Dövsün sevgilim değil mi? Ben onun gözlerinde hayatı gördüm.
Yaşamayı gördüm.
En önemlisi de benim gözlerime onun gibi kimse anlamlı bakmadı...
Ve benim hayatıma onun kadar kimse anlam katamadı." dedi...
Bu sefer de ben boynumu büktüm...

Ulan aşk sen nelere kadirsin..
Adamı vezir de yaparsın rezil de yaparsın diye düşünmeye başladım...

"Sev kardeşim daha da çok sev ama kimseye da haddinden fazla değer verme be!" dedim...

O da, "Abi aşk hiç bir zaman eşit ve karşılıklı değildir..
Bir taraf hep kazanır iken diğer taraf hep fedakarlık yapmak zorundadır.
Bu aşk da da fedakarlık yapmak emek harcamak benim payıma düştü...
Ben payıma düşen ile yaşamaya razıyım paydam payımdan büyük olsun yeter." dedi... 

"Sen zaten öyle büyük bir insan olmuşsun ki seni küçük rüzgârlar asla savuramaz." deyip "Hadi bin motorun arkasına seni evine bırakayım.
Ha bu arada bu da benim telefon numaram ne zaman başın sıkışırsa beni ara iki elim kanda da olsa gelir sana yardımcı olurum." deyip motoru çalıştırdım...
Ve yola koyuldum...

"Allah senden razı olsun abi evim şurası mahallenin içine fazla girmeyelim görürler ise yanlış anlarlar." dedi..

"Ben seni çok doğru anladım kardeşim."
"Abi ismimi hiç sormadın."
"Ben senin ismini zaten aşk kadını koydum o da insan olana yeter gerek yok ismini öğrenmeye." dedim.

"Bari sen ismini söyle o zaman abi." dedi...
"İnan bana ismim öğrenilecek kadar önemli bir insan değilim
Hadi sana iyi geceler kendine çok dikkat et olur mu?"
"Abi sen kendini hiç önemsiz görüyorsun ya sen de buna inan hiç de önemsiz biri değilsin."
"Hadi öyle olsun senin dediğin gibi olsun bakalım." deyip yoluma devam ettim...

Ve sonra şöyle düşünmeye başladım,
'Peki benim neyim eksik o delikanlıdan.'

Şerefsizin birini bile kıskandım ya hayat sen ne garip bir şeysin ya kimisi çok sevilmekten bıkıp kaçar iken kimisi de dövülse de sövülsede aşkından asla vazgeçmiyor.... 

Siz şimdi bu hikayeyi neden anlattğımı nereden bileceksiniz...
Bir çoğunuz merak bile etmeyeceksiniz..
Kiminiz ne kadar da uzunmuş 
daha kısa yazsan okurdum 
deyip geçeceksiniz...

Kiminiz de hiç okumadan beğendim çok güzelmiş diyeceksiniz...

Ama bir gün öyle bir şey yaşayacaksınız ki işte o zaman bu hikayenin virgülüne kadar anlam yükleyeceksiniz...

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi