MEKTUP
Giriş Tarihi : 26-08-2022 00:14   Güncelleme : 14-09-2022 00:59

Kınalı Mehmet'ten Anasına

Yazan: Reyhan Mete Erdoğdu - KINALI MEMET'TEN ANASINA

Kınalı Mehmet'ten Anasına

KINALI MEMET'TEN ANASINA   

Oy benim memleket kokulu anam!

Yaktığın kınalar hâlâ silinmedi parmaklarımdan. O parmaklarımla hasretimi döküyorum kağıda. Sana görestikçe ellerimi kokluyorum. Sen kokuyorsun, köyüm kokuyor anam..

Ben bilirim;  nasıl da göğsün kabarmıştı, nasıl da başın dimdikti;  beni askere uğurlarken "en büyük asker benim memedim" derken, sesinin titrediğini, gözünün yaşını içine içine akıttığını. Ah benim çilekeş anam...

Anam, gözün arkada kalmasın. Ben burada çok iyiyim. Komutanlarım, arkadaşlarım çok iyiler. Hele bir yüzbaşımız var ne babayiğit bi görsen o heybetli gövdesinin altında, çocuk gibi bir yüreği var. Bize ağabeylik yapıyor. Adı da ne biliyon mu?  Rahmetli babamın adı "İbrahim" Aynı babam gibi onun da çakmak çakmak gözleri var. Sarılasım geliyo her gördüğümde ona. Bide mert ekmeğini bile bölüşüyo bizimle.Her daim kol kanat geriyo bize. Ama sanki beni daha bı başka seviyo. Hanımını, çocuklarını bırakmış memleketine anlayacağın o da gariban bizler gibi. Arkadaşlarımın çoğu fukara, kimsesiz bazen geçmiyo değil aklımdan "Bizmiyiz sade bu vatanın evlatları?" diye. Okuma yazma bilmeyenler bile var aramızda. Zaten yazmayı bilselerde mektuplarını okuyacak kimseleri yok. Onları gördükçe daha çok şükrediyom Hüda'ya...

Yolunun gözlenmesi, ne güzel şey anam. Hele gözleyen sen olunca, abalarım olunca daha bi güzel oluyor. Günleri beraber kovalıyoruz. Dualarınızı eksik etmeyin dilinizden, sade benim için değil, tüm gariban mehmetçik için edin dualarınızı.   

Buralar çok ıssız anam. Sınır kapısındayız diye endişe duyma, kalbini ferahlat "kuş uçmaz, kervan geçmez" bi yer burası. Alabildiğine bozkır, gölgelenecek ağaç yok. Senin bereketli ellerin değseydi, tıpkı kapımızın önü gibi buralarda yeşillenirdi.   

Ahırda, tarlada hep beni düşünürsün bilirim. "Aç mıdır? Açıkta mıdır? Yemek seçer bu oğlan" der durursun. Yok ana şaşırma ama asker ocağı hiç bir yere benzemiyo. Yemeğin içinde ki soğanları bile sıyırıyorum. Tabak pırıl pırıl oluyo. Ekmeğin kıymetini bilir oldum. Büyüdüm anam, nazlanacak kimsem yok. Kapının önünde vakitli vakitsiz öten, beni tatlı düşlerimden uyandıran  alaca horozun sesini bile özledim. Gelince onu da hasretle kucaklayacağım.

Gözümde canlandın şimdi göbeğin aşağı yukarı oynuyodur, çiçekli entarinin altında "bu deli oğlan ne diyo" diye kıkırdıyosundur.

Ama bi taraftan da kimseye sezdirmeden gözünün yaşlarını siliyosundur.    

Abalarım nasıl? Ana!
Gülü abamı çok özledim. Hele lorlu pişilerin tadı hala damağımda "Memo koş, elini yu, sıcak sıcak ilk sen yumul" deyişini. Sesi sanki kulaklarıma geldi. Dudu abamında beni ıskalayan papuçlarını, elma yanaklarını, şekerlemelerini çok özledim. Hepiniz burnumda tütüyorsunuz.   

Beni soran, sual eden herkese selam eder
Büyüklerimin ellerinden, küçüklerimin gözlerinden öperim...   

Anam sensiz hiç yarım, yetim kalmadım ben. Fukaralık nedir? Göstermedin .  El kadar sabılara hem ana, hem baba, hem yurt oldun. Hakkın ödenmez ana iki cihanda da; dağ gibi durdun arkamda, saçını süpürge ettin önümde. Hakkını helal et anam. Ufak oğlun asker ocağında emin ellerde. Komutanlarımız bize gözü gibi bakıyor. Biz de vatanımıza gözümüz gibi bakıyoz.  

Senin memleket kokulu ellerinden hasretle öpüyorum.Seni, abalarımı çok seviyorum. Sen rahat uyu vatan bize, biz Allah'a emanet...   

" Ne bileyim oğul komutanın İbrahamı benden demi çok sevdin? Öyle bir sarılmışsınız ki birbirinize zor ayırmışlar. Heral kanayan yaralarınızı öyle sardınız. Anladım kol kanat olmuş yükselmiş siniz arş-ı âlâya. Mektubundan önce senin bayrağa sarılı cansız bedenini öpüp koklayacağımı nerden bileydim. Çok kalmam buralarda hasretine dayanamam  ben gelirim yanına. Hakkım ak sütüm gibi heladir sana. Kına kokan yüreğini öpüyorum oğul. Vatan sağolsun.
Seni emanet ettim Rabbime."

Islak  mektubu koklayıp, göğsüne bastırıverdi....Tam da yüreğinde yanan korun üzerine...

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi