DENEME
Giriş Tarihi : 05-10-2022 02:07   Güncelleme : 05-10-2022 02:12

İstanbul’un Kuruluşu: Melek ve Kartal

Yazan: Kazım Koroğlu - İSTANBUL'UN KURULUŞU: MELEK ve KARTAL

İstanbul’un Kuruluşu: Melek ve Kartal

İSTANBUL'UN KURULUŞU: MELEK ve KARTAL 

İstanbul’un kuruluşu ile ilgili yazılı ve sözlü kaynaklarda pek çok efsaneye rastlamak mümkündür. Bu efsanelerden birkaçı Hans Hermann Russack’ın “İstanbul ve Efsaneleri” adlı makalesinde yer almaktadır. Bu makalede İstanbul’un kuruluşuyla ilgili şu efsane zikredilmektedir:

Krizopolis’te (Üsküdar) rakibi Licinus’u yenen Konstantinos, bir gece rüyasında Roma İmparatorluğu’nun batmak üzere olduğunu gördü. İmparator, eski Roma’nın temelini kuran Ene’nin memleketi Ilion’a (Truva) gidip ora­da yeni başkentini kurmaya karar verdi. Bu­rada, Roma’ya beşik olan Truva, eskisinden de güzel yapılacak ve Roma şehriyle imparatorluğunun yıkılmasından bu suretle kaçınılacaktı.

Kayser Konstantinos, Ajaks’ın mezarını merkez tutarak bizzat yeni başkentinin hudutlarını çizmeye başladı. Duvarlar yükseli­yor, şehrin kapıları meydana çıkmaya başlıyordu. Tam o sırada Kayser bir rüya daha gördü. Paçavralara bürünmüş bir kadın kendisinden giyecek dileniyordu.

Tabirciler kaysere, başka bir yıkık şehri tekrar meydana getirmesini söylediler. Konstantinos son ve kesin zaferini kazandığı Khalkedon’u (Kadıköy) hatırladı ve Truva’nın yarı tamamlanmış duvar ve kulelerini olduğu gibi bıraka­rak, Khalkedon’da yeniden ölçüp biçmeye baş­ladı. Fakat gökten inen görkemli bir kartal, kayserin elinden ölçü ipini kaptı ve denizi aşarak eski Bizans şehrinin kapısı önüne bıraktı.

Konstantinos Tanrı’nın işaretini anlamakta gecikmedi ve kartalın ölçü ipini düşürdüğü Bizans duvarları önünde tekrar işe koyulup yeni Roma’nın hudutlarını çizmeye başladı. Elinde mızrağı, ağır ağır yeni başkentinin hudutlarını adımlıyordu. Maiyeti, imparatorun denizden denize, Haliç ile Marmara ara­sındaki bomboş tarlalar üzerinde ne kadar geniş bir hudut adımladığına hayret etmeye başladı; “Efendimiz, daha nereye kadar gideceğiz?” diye sorduklarında, Konstantinos cevap verdi: “Önümden giden duruncaya kadar!” Çünkü imparatorun önünde, maiyetinin göremediği bir melek, durmadan yol gösteriyordu. Nihayet me­lek, Marmara kıyılarına gelince durdu ve imparator oraya mızrağını saplayarak şehrin hududunu çizmiş oldu. İşte İstanbul’un ilk hududu böyle çizildi ve surlar bu ilahi işarete göre inşa edildi.

İstanbul’un kuruluşunu konu alan yukarıdaki efsane; Bizans’ın Konstantinopolis’inden, Osmanlı’nın İstanbul’una kadar yüzlerce yıl şehrin koruyuculuğunu yapan surların nasıl yapıldığı sorusuna cevap vermektedir. Onlarca kanlı savaşta kendini siper eden, İstanbul’un fethine tanık olan surlar, halk muhayyilesine göre; ilahi bir işaret sonucu inşa edilmiştir. Ayrıca Bizans imparatorları, efsanede geçen kartalı imparatorluklarının simgesi hâline getirmişler. Böylece bu ilahi gücün daima kurdukları şehrin ve yönettikleri imparatorluğun yardımcısı olduğunu vurgulamışlardır.

(Kaynak: Büyük İstanbul Ansiklopedisi)

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi