SÖYLEŞİ
Giriş Tarihi : 20-12-2023 17:18   Güncelleme : 22-12-2023 19:25

Hayallerime Kavuştum / Sebahat Sarıca

Yazan: Sebahat Sarıca -HAYALLERİME KAVUŞTUM

Hayallerime Kavuştum / Sebahat Sarıca

HAYALLERİME KAVUŞTUM

Bir zamanlar ben de çocuktum… Henüz okula başlamama iki yıl vardı ama okumaya ilk heves ettiğim dönemlerde, akşam eve gelen babamın elinden gazeteyi kaptığım gibi ağabeyimin yanına gider, zorla ona okuturdum.

Okuma yazma öğrenmeyi heyecanla bekledim. İlkokul üçüncü sınıftayken, babamın bana aldığı hikâye kitabını kaç kere okudum bilmiyorum. İlkokul beşinci sınıftayken de, derse başlamadan önce kitap okurdu sınıf öğretmenim. İçimde okuma hevesi arttıkça, sınıf kitaplığımızdan aldığım kitaplarını okudum bitirdim.

Bir gün, deneme amaçlı on sayfalık bir hikâye yazdım. Sonra da yazmaya devam ettim ama kimseler görmedi yazdığımı, gizli gizli yazdım. Yıllarca, sakladım, çekindim göstermeye dalga geçerler diye. İçine kapanık, çok konuşmayan bir çocuktum.

Ortaokul dönemlerimde, şiirler yazmaya başladım kendimce. Yazdığımı kimse okumadı, yazdıklarım kimsenin ilgisini çekmiyordu, bazen de; “gıcık edercesine” dalga geçenler oldu.

Öğretmenler Günü için şiir yarışması yapılacak ve birinci seçilen şiir, yapılacak törende okunacaktı. İçimi kaplayan tatlı heyecanla bir gece kalktım ve dört kıtalık bir şiir yazıp sınıf öğretmenime verdim. Ama hiç umut da etmedim. Kazansam da kazanmasam da, bu benim için bir başlangıç ve denemeydi.

Okul müdürümüz beni odasına çağırdığında, dizlerimin bağı çözüldü. Korkardık müdürden ve en ufak bir hatada disipline giderdik.

Bana dosya kağıdını uzatıp şiirimin ikinci olduğunu söylediğinde, içimdeki sevinci dışa yansıtamadım ama sanki kanatlanmış uçuyordu kalbim.

Evimize ilk kez televizyon alındığında çok sevinmiştik kardeşlerimle ama zamanla kitaplarımdan da uzaklaştırmıştı beni televizyon. Artık, ayda yılda bir okumaya başlamıştım.

1970’li yıllarda, babama bir arkadaşının hediye ettiği, Şule Yüksel Şenler’in “Huzur Sokağı” adlı romanıyla, tekrar içime bir heves doğdu ve ara ara roman okudum.

Dönem dönem okumaya devam ettim. Hep kendime yazdım şiirleri, çocukluk hayallerimin hikâyelerini. Benden başka da okuyan olmadı.

Evlenince, uzun süre veda ettim kitaplara ama içimde hep bir heves olarak kaldı. Kendimi eğitemedim, ileriye götüremedim. O boş geçen zamanlara, ne şiirler sığardı ama yazamadım.

Bir sene önce karşıma çıkan Truva Edebiyat Dergisi, içime bir ışık tuttu. Artık geç kaldığımı düşünüyorken, eğitimsiz, kelime hazinesi benim gibi zayıf bir okuruna kapılarını açtığında Truva Edebiyat Dergisi, ilkokula yeni başlayan bir öğrenci gibi heyecanlandım. “Yeter ki yaz” dedi Sami Çelik Hocamız. Sadece yazmış olmak için değil, gerçekten iz bırakabilecek birşeyler yazmak için yazmaya çalıştım ve hala da devam ediyorum.

Eğitimli bir yazar belki olamayacağım ama Truva Edebiyat Dergisi’nin bana verdiği güvenle, kendimi aştığımı düşünüyorum. İşin en güzel yanı da, yazdıklarımın benden başka kişilere ulaşmış olması. Bu, beni çok mutlu ediyor.

En büyük pişmanlığım da, yıllarca sakladığım hikâye defterimi ve şiirlerimi yakmış olmam. Çünkü insan, kendi yazdıklarını sürekli okuyamıyor, biraz da okunmak istediğinden okuyuculara da ihtiyaç duyuyor.

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi