DENEME
Giriş Tarihi : 28-01-2023 14:59

Eli Kalem Tutunca

Yazan: Aydın Hanzala -ELİ KALEM TUTUNCA

Eli Kalem Tutunca

ELİ KALEM TUTUNCA

Bir şeyler, güzel şeyler yazmak istiyordu ancak kelimeleri ardarda dokunaklı, düşündürücü dizemiyor, yerleştiremiyordu.
Ama yazmaktan da vazgeçmek istemiyordu.
İçinde yazma duygusu adeta tavan yapmıştı, bu isteğine engel olamıyordu.

Yazmasına yazıyordu ama neden, niçin yazdığını kendisi de bilmiyordu galiba.
Belki beğenilmek, belki takdir edilmek, belki bakın işte ben de yazabiliyorum, diye görünmek istiyordu...

Kalemine yön verebilmek için şiirler, öyküler, hikayeler, deneme yazıları, belki kitaplarda okuyordu.
Kim bilir belki kalemine güvendiği kişilerden de yardım istiyordu...
Bir, iki, üç, dört derken eli kaleme alışmaya başladı ve bir usta gibi yazamasa da kendi çapında, çıraklığınca yazıları güzel bir ivme kazandı...

Bir şiiri, öyküyü, hikayeyi yazabilmek için EMEK vermek, TEFEKKÜR etmek, ETRAFLICA düşünüp CAN ALICI bir kurgu kurmak ve en önemlisi NİÇİN? Yazmak gerektiğini bilmek gerekiyor.

Sorumluluk duygusu, duyarlı bir kalem oluşturmak, karanlığa küçücük de olsa bir ışık olabilmek elbette yazmanın en önemli gereksinimlerindendir.
Vefalı olmak erdemli olmanın en güzel örneğidir.
Şımarık kalemler erdemli olmanın yerine şımartan alkışlar, şımartan takdirler, şımartan övgüler bekler.

Bu durumda olan kalemler kendi zihin dünyasında oluşan düşünceleri yansıtmaktan ziyade nasıl takdir edilirim düşüncesine kapılırlar. Bu durum zihinsel körlülüktür bir nevi zihne at gözlüğü takmaktır...
Kalplere, duygulara bilhassa zihinlere hitap etmeyen kalemler daha çok heveslere, arzulara hitap eder.

Aslında kalem insanın kendisidir; şu yeryüzü beyaz sayfalardan oluşan bir defterdir.
Her insanın bir defteri vardır. İsteyerek ya da istemeyerek bu defteri doldurmak zorundadır.
Her insan bir kalem, her davranış bir yazıdır
Hepimiz yaşayarak doldururuz hayat defterimizi.

Yazmayı başarıyordu artık bizim çırak kalem
Ama biraz başarı elde edince nedense bir ego hasıl oldu kendisinde
Yazarak kaybediyordu kendisini...

Hep aklıma takılır, düşünürüm bilgi insanı neden şımartır diye?
yazabilmek ne diye şımartır insanı?
Acaba bilmek ve yazabilmek insana kanat mı taktırıyor ki gökyüzüne uçup insanlara tepeden bakıyor.
Bilinçli bir kalem mütevazı, olgun, düşünceli, halden anlayan, küçümsemeyen bir kalemdir.
Neyse eli kalem tutunca kendini kaybetti bizim çırak...

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi