ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 21-09-2023 23:33   Güncelleme : 29-09-2023 18:26

Dost Seçilmiş Kardeştir / Aydın Hanzala

Yazan: Aydın Hanzala -DOST SEÇİLMİŞ KARDEŞTİR

Dost Seçilmiş Kardeştir / Aydın Hanzala

DOST SEÇİLMİŞ KARDEŞTİR

İki arkadaş boş bir araziyi adım adım dolaşıyorlardı.
Sanki bir şeyler kaybetmişler de bulmaya çalışıyorlar gibi didik didik araziyi tarıyorlardı...

Nihayet arazinin en sert yerine gelip durdular, "İşte burası çok iyi bir yer" dedi Nahit.
"Evet bence de çok iyi, zemini sağlam, yağmur yağsa bile yer yumuşamaz" dedi Kenan.

Adımlarla ölçmeye başladılar, bir iki üç dört derken onuncu adımı attı Nahit. "Yeter mi bu uzunluk Kenan'ım?" dedi.
"Sanırım yeter Nahit'im" diye cevap verdi Kenan.
"On metre de genişlik olsun" dedi Nahit.
"Dur genişlik ölçüsünü de ben sayayım" dedi Kenan. Ve başladı adımlamaya, bir iki üç dört derken onuncu adımı da attı ve durdu.
Güzel bir şekilde işaretlediler dört köşesini de ve her işaretledikleri yeri kazmaya başladılar. Kazma kürek ellerinde, durmadan kazıyorlardı. Kazma kürek kullana kullana elleri su toplamaya, alın terleri su gibi akmaya başladı.

Hava çok sıcaktı, güneş yakıcılığını cömertçe sunuyordu.
İki arkadaş o güneşin altında sırılsıklam olmalarına rağmen kazmaktan vazgeçmiyorlardı. Derine indikçe iniyorlardı.
Neden kazıyorlardı, ne ekecekler acaba.

Yaklaşık üç metre derine indiler ve bu sefer yana doğru kazmaya devam ederek dört çukur arasında derin bir bağlantı oluşturdular.
Çukurdan çıkıp birer bardak soğuk su içtiler, biraz soluklanıp hadi bakalım “İşimizi yarım bırakmayalım.” deyip beraberlerinde getirdikleri inşaat malzelerini komyondan indirip harç yapmaya koyuldular.

Kazdıkları dört çukura bolca demir yerleştirip hazırladıkları  harçları çukurlara döktüler…

Bir kaç gün bekledikten sonra tekrar inşaat alanına gelip, kolonları kontrol ettikten sonra perde beton ile duvarlarını ördüler. Son derece sağlam bir odacık yaptılar. Tavan bölümünü de aynı kalitede yaptıktan kapı, pencere, boya vs işlerini bitirdikten sonra; "İşte bizim mini  kalemiz." dedi Nahit.

Öyle sağlam yaptılar ki o mini kaleyi sanki düşmana karşı bir savunma alanı gibiydi.

İçine girip karşılıklı konuşmaya başladılar.
"Bu kalenin kolonları bayağı sağlam oldu, duvarları adeta demir misali" dedi Nahit.

"Yağmur yağsa da su sızmaz bu tavan ve duvarlardan çünkü hem sağlam hem de iki metre yerden yüksek yaptık" dedi Kenan.

Bu bizim güven kalemiz, düşmanlar bize zarar veremez, zira alın terimizle yaptık burayı, büyük emekler verdik, büyük fedakârlıklar yaptık" dedi Nahit.

"Dostluğumuz da en az bu kale kadar sağlam olmalı, hiç bir rüzgâr etkilememeli, yağmura, sele dayanıklı olmalı" dedi Kenan.

İki arkadaş aynı düşünceye sahip idiler, zira biliyorlardı ki suları bulanıklaştıracak çok nedenler vardır. Fitne, fesat gibi çirkin şeylerin tahribat gücünün büyük olduğunun farkındaydılar. Bu sebeple her türlü kirliliğe karşı korunmak gibi bir görevleri vardı.

"Ey sevgili dostum! Dost seçilmiş kardeştir. Biz birbirimizi kardeş olarak seçtik, iki bedende bir can taşımalıyız... Yüreğin, onurun benim onurum olmalı. Benim de yüreğim, onurum senin onurun olmalıdır... Çatlak duvardan su sızarken, sağlam bir duvardan su sızmaz. Dikkat etmeliyiz; aramızdan su sızmamalı. Şayet su sızarsa bu sızıntıyı farketmeyiz ve zamanla o su birikir, göle dönüşür ve boğar bizi." dedi Nahit.

İki arkadaş karşılıklı olarak dostluk üzerine konuşurken kaçırdıkları çok önemli bir husus vardı. Zira iki arkadaş sadece dışarıdaki  düşmanlara karşı önlem alma derdindeydiler.
Oysa içerideki düşman çok daha tehlikeliydi.
Bu sebeple içerideki düşmana karşı alınması gereken önlemler alınmadığı takdirde, dışarıdaki düşmanlara karşı galibiyet söz konusu olmayacaktı...

Bunu farkeden Nahit, şöyle dedi: "İçimizi tahkim edilmiş bir kaleye dönüştürmeliyiz. Temelimizi içimizde atıp güven, samimiyet, sadakat ile bina etmeliyiz. Zira güven, sadakat, samimiyet üzerine kurulan dostlukların arasından su sızmaz..."

Editör: Dilek Tuna Memişoğlu 

 

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi