ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 13-02-2023 21:54

Değirmenler Vadisi 

Yazan: Elif Güler - DEĞİRMENLER VADİSİ

Değirmenler Vadisi 

DEĞİRMENLER VADİSİ 

Biz birbirine kenetli, yaşadığı her anın kıymetini bilen her koşulda bir diğerimize destek olan bir halktık Değirmenler Vadisi'nde. 

Atalarımızdan miras aldığımız yokluk dolu hayata rağmen bu yokluğu bolluğa çeviren yüreklerimiz, hayallerimiz vardı. İmece usulü çalışmamız, umudumuz, güçlü bedenlerimiz azımızı çoğaltırdı her zaman. Hem zihin hem de beden gücümüz yerindeydi. Hepimiz birimiz içindik ve köyümüzün kısıtlı imkanlarına rağmen elbirliğiyle her zorluğun üstesinden gelir ve kanaat içinde yaşayıp giderdik. Geçmişte de hep böyle bilinirmişiz. Diğer köyler gıpta edermiş bizim azmimize, kuvvetimize. “Bu köy darlıktan varlık doğuruyor.” der, şaşkınlıkla bizi gözlerlermiş.

Peki şimdi ne halde Değirmenler Vadisi, bilir misiniz? Her taşın altına sokmaktan çekinmediğimiz elimiz, kolumuz nadasa çekilmiş şimdilerde. Köyün meydanında her gün içiçe yaşanan o hareketlilik birdenbire kapıların arkasına çekilmiş. Herkes yalnızca kendini düşünerek şahsi arzularına kısacık bir zaman diliminde sahip olmak için köşesine çekilmiş ve oturduğu yerden canının her istediğine ulaşıyor. Elbirliği diye bir kavram yok artık çünkü herkes kendi elinin hükümranlığını yaşıyor şimdi. Emek yok, çaba sarf etmek yok, darlığı varlığa çevirmek için uğraşmak yok. En acısı da ne, biliyor musunuz? Hayal kurmayı unutmuş bu köydekiler. İhtiyaçları yok çünkü. Her istedikleri ellerinin altında. Ne için hayal kursunlar ki artık? Herkes tüketim çılgınlığı içinde. Üretmenin hazzını, kıymetini ne de çabuk unutmuşlar. İçim nasıl acıyor değirmenin hareketsiz kollarını gördükçe.

Hayata, insanlığa küsmüş değirmen bile. Doğa bile bize kırgın, küskün. Rüzgâr esmez oldu o günden beri. Çünkü insanların ona ihtiyacı kalmadığını gördü ve bizi terk etti. Tüm bunların sebebi kim, biliyor musunuz? Her şeyi en iyi yaptığını söyledikleri makineler. Köy halkı bu makineler sayesinde her şeyin kusursuz olduğunu söylüyor. Mesela, canlarının diledikleri şekilde mutlu bir vakit geçirmek mi istiyorlar, hemen bu kusursuz(!) makinelerin düğmesine basıyorlar, mutluluk önlerine düşüveriyor. Mükellef bir sofra mı istiyor canları, hemen düğmeye basıyorlar, o an sofralarından kuş sütü bile eksik olmuyor o makineler sayesinde. Mükemmel bir arkadaşa mı sahip olmak istiyorlar, bir düğmeyle o iş de halloluveriyor. Her şey kusursuz, her şey tastamam öyle mi? O makineler vasıtasıyla geçirdikleri emeksiz, kıllarını kıpırdatmadan sahip oldukları yapay mutluluk veren zaman hep beraberken hayal kurdukları, bunun için alın teri döktükleri, birlikte ürettikleri ve yoruldukları sonrasında yaşadıkları mutlu anlarla boy ölçüşebilir mi? 

İmece usulü eğlenerek, meziyetlerini ortaya koyarak, her birinin el lezzetinin değdiği o kanaatkâr ama tadı damaklarda kalan sofralarının yanında emeksiz, uğraşısız, kendi aromalarını katmadıkları yemeklerden nasıl bir tat alabilirler ki? Uzun yılların verdiği dayanışma, beraberlik, fedakarlık sonucu görünmez bağlarla bağlı oldukları arkadaşlarını bir kenara atıp da bir düğmeyle olmasını istedikleri forma sahip, bir görev misali “gel" deyince gelen, “git" deyince giden suni arkadaşlara erişmek ne kadar süre tatmin edebilir sizce ruhlarını? Zira onlar gerçek değil, sahteler. Bunu er geç anlayacaklar.

Görüyorsunuz ya, benim güzel halkımın bütün güzel özellikleri silinmeye yüz tutmuş, neredeyse köyüm bile yeryüzünden silinmek üzere. Hiç tanımadığımız, bize ait olmayan bir köy inşa ediliyor enkâzımızın üzerinde. Ama hayır, ben onların yapay mutluluklarına, emek olmadan ulaştıkları varlığa muhtaç değilim.

Onlar tüm hayallerini, dileklerini bir makineye satmış olsa da ben böyle bir hayatı reddediyorum ve hayallerime sımsıkı bağlanmayı, onlara erişebilmek için de canla başla çalışmayı tercih ediyorum. Bana küçük Anna derler burada ama hayalleri kocaman olan bir terzidir bu küçük Anna. Köyümdeki tüm aileleri giydirecek hiç kirlenmeyen, yırtılmayan, eskimeyen kullanışlı elbiseler tasarlıyorum uzun yıllardır ve bütün bunları dikip üretebilecek koskoca bir fabrika açmak hayalim. Sadece bu köyle de sınırlı kalmayacak, komşu köylere de yol olacak fabrikam ve onlara da ulaşacak, yakışacak tüm tasarladığım kıyafetler. 

Köyümün halkı da hayallerimin bir parçası. Çünkü inanıyorum, yakında makinelerin egemenliğine son verecekler. Emeksiz huzura, mutluluğa eremediklerini görecekler.

Üretmeden tüketmenin hazmedilemeyen birşey olduğunu idrak edecekler. Bir daha makinelere bağlanmayacaklar körü körüne. Şunu da bilmenizi isterim. Benim düşlerimdeki fabrikamda makineden çok insan gücü, el emeği ağırlıklı olacak. Var olan makineler de bize hükmedemeyecek, bilakis biz onlara hakim olacağız. Geçici mutluluklar, bireysel hazlar için değil tüm toplumun yararına o düğmelere basılacak.

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi