ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 30-08-2023 16:35   Güncelleme : 30-08-2023 16:38

Candaşım Ol / Ümmügülsüm Hasyıldırım

Yazan: Ümmügülsüm Hasyıldırım -CANDAŞIM OL

Candaşım Ol / Ümmügülsüm Hasyıldırım

CANDAŞIM OL

Birbirini çok sevdiği bakışlarından belli olan iki genç, ıhlamur ağacının altında oturuyorlardı. Çekingen bakışlar eşliğinde, dudak kıvrımlarına gizlenmiş utancın tatlı tebessümü vardı.

Havadan sudan konuşurlarken kelimeler arsına sıkıştırılmış ilan-ı aşkın sinyalleri yanıyordu. Kız gözünü yola dikti. Anlamamazlıktan geldi. Daha açık konuşsun istiyordu. Ancak delikanlı da bir o kadar acemiydi bu konularda. Yüreğinden geçenler dudağına bir türlü dökülmüyordu. Kalbi bir kuş kanadı gibi çırparken dili dudaklarının arasında tutuklu kalmıştı.

Oğlan duygularını ifade etmeye çalışırken konuşacak konu bulmaya çalışıyordu. Birden, son zamanların en çok konuşulan konusu, yapay zekadan dem vurdu. Bir TV programına konuk olan Sofia'nın, canlı yayındaki duygularla ilgili cümleleri hakkında ne düşündüğünü sordu. Kız düşündü. Ne cevap vereceğini kestiremedi. Sözleri nokta da koymamalı, istekli de olmamalıydı.

Uzun bir sessizlik oldu. Delikanlı döndü. Dikkatle kızın yüzüne baktı. Kız bakışların altında ezildi. Sonra:
"Duygular; insanı diğer canlılardan ayıran, cüz-i irademizi kullanmamızı, aile birliğini korumamızı sağlayan, helal daireyi keyfe kâfi kılan, kısacası var oluşumuzun yegane sebebi diyebilirim. Duygular olmasa idi kimse kimseye katlanmazdı. Sevgi, saygı, hoşgörü, hırs, kıskançlık, ego, gurur, güven, kibir, sadakat gibi duygular olmaz; ortada da yuva, aile olgusu da kalmazdı. Hasılı yaradılış gayemize tamamen ters olurdu." dedi.

Yanakları al al oldu konuşurken. Açık vermek istemiyordu. Yanağına bir damla düştü. Bir daha, bir daha düştü. Delikanlının su serptiğini düşünüp hızla ona döndü. Yüzündeki ifade manasızdı. Şaşkın şaşkın delikanlının suratına bakarken şimşekler çaktı. Hava birden karardı. Puslu bir havaya, son ses haykıran gök gürültüsü eşlik etti. Kız ıhlamur ağacının korumasına sığınırken birden delikanlı önüne diz çöküverdi. "Sensiz benim yüreğimde bu gökyüzü gibi hırçın, küskün, puslu ve yaşlı. Eğer benimle kalan ömrüme candaş olursan, gönlüme güneş doğacak. Günlerim bahar olur, hayatıma çiçekler açar. İki cihanda candaşım olur musun? Sol yanımın boş kalan yarısını doldurur musun?" deyiverdi.

Kız olduğu yerde kalakaldı. Böyle bir şey beklemiyordu doğrusu. Yüreğinin sesi karşıdan duyuluyordu. Gözyaşları yağmura eşlik ediyordu. Cevabı dili değil, yüreğinden gözlerine hücum eden yaşlar veriyordu.

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi