ANI
Giriş Tarihi : 08-10-2022 02:29   Güncelleme : 08-10-2022 02:36

Bir Yalan Koca Hayat

Yazan: Reyhan Mete Erdoğdu - BİR YALAN KOCA HAYAT

Bir Yalan Koca Hayat

BİR YALAN KOCA HAYAT       

Evin en küçüğü hem şımarık, hem de daha nazlı olur derler. Bi de buna biraz hastalık eklenince sen ne yaparsan yap hep mazur görülürsün. İşte ben de o günün şartlarına göre el bebek gül bebek büyütüldüm. Dört kardeşin en küçüğü en yakın rakibimle aram da dört yıl vardı.   

Ablalarım ve abim okula gidince sürekli arkalarından ağladığım için annem daha fazla gözyaşlarıma dayanamayıp beni yaşıtlarımdan bir yıl önce okula kayıt yaptırdı. Müdür Bey "gelsin nasıl olsa  üç beş güne hevesi geçer" diye beni geri çevirmedi.

Siyah önlük beyaz yakanın son temsilcisi olarak gururla benden iki beden büyük önlüğün içinde sırtımda eski, ablalarımdan kalma kocaman siyah bir çanta ile yılmadan her gün okula gitmiştim. İlk kızaran elmanın sahibi olmak beni daha da şevklendirmişti.   

Artık dördüncü sınıfa gidiyordum. Zeki ama biraz üşengeçtim. Küçük olmanın getirdiği dezavantaj. Arkanı sürekli birileri toplar.    

Bir gün okulda şiir yarışması vardı. Ödüllü bir yarışma idi. Kazanana biraz para ve Namık Kemal'in ünlü kitabı Vatan yahut Silistre verilecekti. Koşarak eve geldim.Çantayı yere fırlattım, üzerime emanet duran önlüğü çıkarmadan başladım şiir yazmaya. Yazdım, sildim; yazdım, sildim  ama nafile istediğim gibi olmuyordu. Ablam bu konuda çok başarılıydı bir sürü birinciliği vardı. Kompozisyon, şiir, öykü, resim... Gizliden gizliye onu kıskanıyordum. Biraz gözyaşı biraz yılışıklıkla onu ikna etmiştim. Benim için kolay olmuştu. Tatlı dilimin, gözyaşlarımın ve aklımın az ekmeğini yememiştim.     

Sabah özenle yazdığm şiiri yine özenle  dosyanın içine koydum. Mağrur bir şekilde öğretmene verdim. Kazanacağımdan adım gibi emindim. Benim yaşıma uygun olarak yazmıştı şiiri ablam. Ertesi gün müdür sınıfa geldi. Benim ismimi söyledi, tahtaya çağırdı ben o  kadar hazırdım ki tebrik edilmeye hiç aklıma başka bir düşünce gelmiyordu.

Çocuk aklımla öğretmenleri kandırdığımı düşünüyordum. Müdür Bey "Benimle gel!" dedi. Beni boş bir sınıfa aldı. Başıma bir öğretmen dikti. Önüme boş bir kağıt koydu elime kalem ve silgiyi tutuşturdu. "Hadi göster marifetlerini. Konu Atatürk ve vatan sevgisi. Bir saat zamanın var" dedi ve çıktı sınıftan.   

Ben on dakika yaprak gibi titredim. Bir yandan utanıyor,  kızarıyordum bir yandan da çok korkuyordum.  On dakika bana o kadar uzun geldi ki dersimi alâsıyla almıştım. Artık herkes bana "yalancı" diyecekti. Ne yazacaktım? Nasıl başlayacaktım? Hiç bir fikrim yoktu. Sonra gözlerimi kapattım Ne oldu? Nasıl oldu bilmiyorum? O yaşta Allah'a nasıl dua edileceğini  çok iyi biliyordum. Sanki ilahi bir güç bana birşeyler fısıldıyordu. O kadar güzel bir şiir çıktı ki ortaya benim bile ağzım açık kaldı. Öğretmenler ikna olmuştu. Artık ödül benimdi. Üşengeçliğim ve yapamam duygusu bütün hayatımı etkileyecekti neredeyse.  

İlk ve son kez yaptığım dolandırıcılık bana çok pahalıya mâl olacaktı. Ama bana küçücük yaşımda kocaman bir ders verdiler bilerek veya  bilmeyerek. O günden sonra kendime güven geldi. Herşey olduğu kadar olacaktı. Ne yaparsam altına imzamı alın terimle atacaktım. En kötüsü bile olsa kendi emeğim olacaktı.     

İlk okuduğum roman olan  Vatan yahut Silistrenin yeri bende bambaşkadır. Hem okumayı sevdirdi hem de isteyince her şeyi yapabileceğimi gösterdi. Bir kitap tek başına bana kocaman bir hayat dersi verdi.   

Şuan o kitap hâlâ benim evimde kitaplığımı süslemekte......

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi