KİTAP ANALİZİ
Giriş Tarihi : 06-09-2023 19:46

Bir Kitap: Son Vagon / İlker Balkan

Yazan: Işıl Işık -BİR KİTAP: SON VAGON / İLKER BALKAN

Bir Kitap: Son Vagon / İlker Balkan

BİR KİTAP: SON VAGON / İLKER BALKAN

Bugün sizlere Kanon Yayınları'ndan çıkan İlker Balkan'a ait "SON VAGON" isimli romanla geldim.

Daha önce yazarın iki kitabını okumuştum. "PENTİMENTO" ve "KÖR KUYU" onlar da güzeldi. Balkan romanlarında çekici, seçici kullanılmayan ama olması gereken kelime zenginliğiyle dolu bir dille hitap ediyor okura. Araştırmaya ve öğrenmeye teşvik edici özel, ezberci anlayış ve basit tutumdan uzak, kısaca kolaycılıktan koruyan elit okur kitlesi hedefli nezih bir kalem. Araştırmacı kimliğiyle yaptığı işin hakkını sayfalara özenle nakşediyor.

Güçlü psikolojik tahlilleri, çok katmanlı olay kurgusu, zengin imgeleri ve etkileyici üslubuyla büyülü bir içerikle daima hazırlıklı, donanımlı sahneliyor tüm eserlerini. Benim için iyi bir roman kriteri yazarın cümlelerinde kelime hazinem, anlama gayretiyle dans etmeli. Bir bakıma romana bağlayan önemli özellik. Biraz zorlanmalı, düşünmeli en çok da hissetmeli iyi bir okur. Çorap söküğü gibi beyni ve kalbi zorlamayan eser kuru ekmek gibi yavan olur doyurmaz. Çok yönlü çalışıp işin hakkını vermek önemli. Zaten kalite tesadüf değildir. Emek ve özeni iyi bir okur diğerlerinden mutlak ayırır.

Ticari kaygı taşımayan eserler kendini asil bir çiçek gibi belli eder. Kokusu ta uzaklardan gelir.

"SON VAGON" 8 Temmuz 2018'de Çorlu yakınlarında tren kazasında hayatını kaybedenlere ithaf edilmiş. On beş bölümden oluşmuş bir roman. Yeni yolculukların başlangıcı, bir kazanın milat olması. Eski hayatın öncesi ve sonrasındaki hayatlarda kaçınmanın mümkün olmadığı bir yol ayrımını anlatıyor. Hüzünlü, duygulu, acılı, çaresizlik sarmalı yaşamların kırık cam kesiği tutunuşlarında kanayan çaresizliğin öyküsü.

Bir aile düşünün her bir birey kendi duygu, düşünce ve his aleminde aynı evde ayrı kopuk yaşamlarını tutunamayarak sürdürmeye çalışıyor. Orhan Gülsoy bunlardan biri. İyi bir baba, iyi bir eş, olmak için elinden gelen tüm gayreti gösteren örnek model. Kendi babası Yakup'tan sevgi, ilgi, şevkat nedir bilmeden yatılı okullarda okumuş. Hep içi dolmaz bir boşlukta kendi kendine ne gördüyse, olmadı gerektiği ölçüde yaşamış. Kendine has özel bir çizgisi olmamış. Bilinen, alışa gelen türde. Kendi oğlu Enes'e maddi manevi yaşamadığı oğulluğu tattırma gayretinde kurulu bir saat gibi işine gidip gelmiş.

Annesi Ayfer de yetişme tarzı itibariyle kocası, kızı İnci, gelini Oya, torunu Enes, oğlu Orhan'dan hep bir adım geride, soğuk ve gelenekçi tutumuyla ailesinden gördüğü türde, o şirin yaşlı nine figürünü hiç benimsemeden yıllarını geçirmiş. Torun Enes tüm dünyası sanal alem olmuş. Korkularında gizlendiği tek korunaklı yerde, kutsal bildiği tek gerçekte saklanıp huzura çekilmiş. Duyarsız, vurdumduymaz ruhsuz, ve kurulu düzenin cansız bir metasına evrilmiş. Bundan sonra kim bilir kaç kuşak erkek, babalık misyonlarını genetiği bozulmuş tohumlar gibi genlerini gelecek kuşaklara aktaracaktı? Gördükleri kalıplaşmış rutinlerle. Aile hayatları dışarıdan parlatılmış son model göz alıcı arabalar gibi imrenilesi gözükürken içeriden arabanın tüm dinamikleri bozulmuş, ayakta zor durabilen rollerin çatırdayan zemini üzerinde yıllar geçmiş. Taaa ki yaşanan o talihsiz tren kazasında Orhan'ın yoğun bakım günlerine gelene dek. Şimdi baba Orhan kurtulabilecek mi? Kız kardeş bahtsız İnci neden hapishanede? Gerilim ve hırs dolu karısı Oya bundan sonra nasıl bir düzen kuracak? Baba Yakup nerede ve hangi şartlarda yaşıyor? Tüm cevaplar "Son Vagon'da."

Herkes yaşadığı ya da gördüğü yaşamlardan bir parça kendi hayat legosundaki boşluğu dolduracağı, ders alacağı “Son Vagon”, hem 2018 yılındaki Çorlu tren kazasına bir saygı duruşu hem de toplumsal hafızamıza çakılmış bir mıh olarak hafızalarda yerini alacaktır.

"Araf'tayken insan çoklukla geçmişteki iyi şeyleri düşünmez. Yaptığı yanlışları düzeltmek, pişmanlıklarını giderebilmek için yeni bir fırsat ister. Bunun ümidi insanı hayata bağlar. Yaşanıp gitmiş mutluluklar artık sadece birer yüktür bu noktada." (Say. 86)

"Bireyci tavrın bu kadar sivrildiği günümüzde aile nasıl da bir dertti. Özgürlüğünü kısıtlayan bir zincir olsa da aynı zamanda altına kişiliğini gizleyebildiği bir örtüydü."
(say. 41)

"Bahtımız,
Bu nedaret içinde bizi büyüleyen ve yolumuzdan alıkoyabilecek parlak ışıklar var. Bahar sabahımızı boşa harcamamıza, yazımızı zehirlememize neden olan aldatıcı bir melek hayali kurmaktan kendimizi alamayışımız da fıtratımızda mevcut." ( say. 23)

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi