KİTAP ANALİZİ
Giriş Tarihi : 16-06-2023 19:40

Bir Kitap: Sırça Köşk / Sabahattin Ali

Yazan: Işıl Işık -BİR KİTAP: SIRÇA KÖŞK / SABAHATTİN ALİ

Bir Kitap: Sırça Köşk / Sabahattin Ali

BİR KİTAP: SIRÇA KÖŞK / SABAHATTİN ALİ

Merhaba arkadaşlar, 

Bugün sizlere Halk Kitabevi'nin çıkarmış olduğu, Sabahattin Ali'ye ait "SIRÇA KÖŞK" isimli öykü kitabını tanıtmaya çalışacağım.

Daha önce yazarın iki kitabını okumuştum "KÜRK MANTOLU MADONNA" ve "DEĞİRMEN". Elbette ki çok güzel romanlardı. Sanırım Sabahattin Ali yaşasaydı, erken ölmeseydi kim bilir daha ne eserler ortaya çıkarırdı. Kitap on üç öykü ve dört masaldan oluşuyor. "SIRÇA KÖŞK" son masalı ve kitabın da ismi.

Sabahattin Ali'nin 1944-1947 yılları
arasında yazdığı hikâyelerden derlediği Sırça Köşk, hayatını altüst eden, kendisini ölüme kadar götüren o keskin devrede yaşadığı ve hayatını şiddetle etkilemiş olayları da yansıtmış.

Ayrıca Sinop Cezaevi'nde karşısına çıkan mahkûmun başından geçenler gibi Rıfat lgaz'ın emniyetteki bir sorgusu da bu hikâyelere girmiş.

Sırça Köşk'te biyografik ve otobiyografik parçalarla yazarın kendine döndüğünü söylemek yanlış olmaz.

Sabahattin Ali'nin bir çok kitabında olduğu gibi Sırça Köşk toplumsal sıkıntılara, sosyal yaralara, ülke sorunlarına sırtını dönen aydınlara, çıkarcı doktorlara, haksız kazanç sağlayan tüccarlara, katil olmaya mecbur kalan gençlere, istemedikleri hayatı yaşamak zorunda kalan kadınlara, yolsuzluklara, korunmayan doğal güzelliklere, halkı yok sayan yöneticilere yer vermiş.

Sırça Köşk, toplumsal sorunlara ironik bir bakış. Anadolu gerçeğini ve tarihini en iyi şekilde yansıtmış, insanımızı geniş bakış açısıyla yorumlayıp kelimelerle muazzam harmanlamış.

Çirkince, Cankurtaran, Millet Yutmuyor, Cıgara, Böbrek, Katil Osman hikayeleri Anadolu gerçeği içinde insanımızı; Portakal, Beyaz Bir Gemi, Bahtiyar Köpek, Dekolman, Kurtla Kuzu ise insanımızın durumunu anlatan öyküleri.

Kitap, toplumsal gerçekleri ortaya koyduğu için yayımlandığı dönemde devlete bir başkaldırı olarak değerlendirilmiş ve yasaklanmış. Eserin yayımlanmasının üzerinden 76 yıl geçmiş olmasına rağmen öykülerin hâlâ günümüzden izlere sahip olması büyük ön görü.

Son olarak her öykü içinizden kendimizden, çevrenizden derlenen hayatlar. Hepsi insanı, acılarını, umutları, hüzünleri, mücadeleyi, sistemi, şu anki hali ahvalimizin politik rotasını, batış çizgimizin neden ve niçinlerini, uyuyan halkın uyanma sürecini, toplumsal kargaşanın doğuş ve sonuçlarını sanki bugün gözlemlemişte yazmış gibi Sabahattin Ali.

''Sakın tepenize bir sırça köşk
kurmayınız. Ama günün birinde nasılsa böyle bir sırça köşk kurulursa, onun yıkılmaz, devrilmez bir şey olduğunu sanmayın. En heybetlisini tuzla buz etmek için üç beş kelle fırlatmak yeter." (say.142)

Kalbimizin 40 derece ateşe kaç gün dayanabileceğini, böbreğimizin günün birinde taş yapıp yapmayacağını nasıl bilemezsek, söylenmemesi gereken bir hakikati veya bize zorla söylettirilmek istenen bir yalanı söylememek için ne kadar tazyike tahammül edebileceğimizi  de ölçemeyiz. Kimisinde bu mukavemet ölüme kadar devam eder, kimisi ilk korkunun doğurduğu heyecanla yumuşayıverip cellatlarının elinde şekilsiz bir balmumuna döner. (say. 114)

Zaten işgence nedir? İrademiz ve kafamız bizi küçültecek bir iş yapmadıkça, işgence sade bir fizyoloji meselesidir. Etlerimiz, sinirlerimiz dayanabildikleri kadar dayanırlar. Sonra, tabiat ne emrederse o olur. Ama ruhumuzu kamçılattırmamak elimizdedir. Halbuki ben ruhumun üzerine bir tokat yedim. (say. 115)

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi