KİTAP ANALİZİ
Giriş Tarihi : 14-04-2023 20:42

Bir Kitap: Sen Yıldızları Kelebek mi Sanıyorsun / Murat Bulut

Yazan: Işıl Işık -BİR KİTAP: SEN YILDIZLARI KELEBEK Mİ SANIYORSUN? / MURAT BULUT

Bir Kitap: Sen Yıldızları Kelebek mi Sanıyorsun / Murat Bulut

BİR KİTAP: SEN YILDIZLARI KELEBEK Mİ SANIYORSUN? / MURAT BULUT

İsimli öykü kitabını anlatacağım. (İlyas Karameşe'nin Romantik, Dramatik ve Dehşetli Anıları). Daha önce de "DOLUNAY'DA VUSLAT" isimli romanını okumuş ve incelemesini yapmıştım.

Yazarın içsel yolculuğuna adanmış uzun bir öykü. Bir günde okuyabileceğiniz bir kitap. Hızla akıcı bir şekilde ilerleyip bitiyor. Maddeden manaya uzanan bir hikâye.

Düşünün her şeyi bu dünya sanan insancıkları, aslında ne kadar zenginler? Evleri, arabaları, altınları, katları, yatları vs vs. İşte aklınıza ne gelirse. Tüm bunlar ne kadar mutluluk, huzur, sağlık ve arınmışlık verir insana? Acaba hayat sadece para kazanmaktan mı ibaret? Saygınlık, itibar, değer metadan mı geçer? İnsanlar paran varsa adamsın, yoksa hiç gözükme gözüme mi der? Gerçek insan değerleri neler?

İşte tam da bu noktada İlyas Karameşe'nin Romantik, Dramatik ve dehşet dolu hayatı giriyor devreye. Babası ölüyor, müthiş zengin, tabi tüm mal varlığı saf, duygulu, yufka yürekli İlyas'a kalıyor. Akbaba misali akrabalar akrep misali yanaşıyor. Tüm mal varlığı altında insan elbisesini çıkarmakta direnen Karameşe her şeyi bağışlıyor. Tabiri caizse tığ teber bir fukaraya dönüyor. Şaşırdınız değil mi? Hele şu devirde, kurgu da olsa masalsı. Ama hâlâ dünya üzerinde bir kaç kişi de olsa saflığını, inci beyazlığını kaybetme korkusunu taşıyanlar var.

Hemen aklıma Necip Fazıl'ın o ünlü şiiri geldi. Çile'de ne diyordu?

Düşün o divaneyi,  "her şey içimde " diyen.
Ateş denilse yanan, su denince eriyen...

İşte İlyas sevdası Belkıs'a yanıyor, eriyor. Çatısı olmayan bir kulubede yıldızlara bakarak hayallere dalıyor.

İçinden konuşuyor:
" Kaçmalar mutluluktur aslında. Ben arafın daimî konuğuyum. Hayâller gerçeklerden daha kusursuzdur. Kusursuz hayâllere aşığım ben." (say. 81)
"Tüm can alıcıları çağırıyorum. Açığa çıkararak ten kafesinden kalbimi, bu buz kesmiş havada, bu ayazda, kuzgunlara yedireceğim kendi ellerimle." (say. 80)

İşte İlyas canından öte mana aleminin yorgun yolcusu.

Anlaşıloyor ki:
Gelip geçen her şey ölüyor…  ferman bu... Bu zevke vardığımız, varır gibi olduğumuz andadır ki , gurbetlerin, ayrılıkların, uzaklıkların, eksikliklerin, kesikliklerin, kırıklıkların vatanında, ruhumuzu çatlatasıya geren bir kasvet seziyoruz ki bu, başka bir âlemin, yerin, iklimin ihtarcısıdır. Ebedi safanın..( 1.ferah, rahat. 2. Saflık, berraklık)… Bu safanın yolu da ölmek, ölmeden ölmek…

Ölmeden ölen İlyasın hikâyesi... 
Bu içsel yolculuk, her şeyden önce insana kendi içine bakmayı ve kendi içinde neler barındırdığını keşfetmeyi öğreten bir kitap. Zira insan, aslında kendi içinde barındırdığı şeyler kadar önemli ve tüm bu şeylerin toplamı insana bir karakter, bir kimlik, bir yapı veren ana unsur. Her şeyden önce insanın kendisinin farkına varması ve kendisini kendisi olarak görmesi gerektiğini belirten Murat Bulut da kendisine merkez noktası olarak bu düşünceyi belirliyor.

Kelimelerle dans eden bir yazardan masalsı bir anlatım rüyaların diliyle uzun bir yolculuk... 

ÇUKUR

Bir sözün olsun, senin olsun.
Bir gökyüzü düşün, mora kaplansın.
Yeter ki bu hayatın gamı, derdi olsun.
Bir kuşun olsun, adı kırlangıç olsun.
Yaşamın kıyısındasın,
İsyediği kadar çukur olsun. (say. 87)

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi