KİTAP ANALİZİ
Giriş Tarihi : 26-07-2023 22:43

Bir Kitap: Geçmişte Saklı / Neslihan Uca

Yazan: Işıl Işık -BİR KİTAP: GEÇMİŞTE SAKLI / NESLİHAN UCA

Bir Kitap: Geçmişte Saklı / Neslihan Uca

BİR KİTAP: GEÇMİŞTE SAKLI / NESLİHAN UCA

Bugün sizlere Neslihan Uca'nın yazmış olduğu, psikolojik gerilim "GEÇMİŞTE SAKLI" isimli romanını tanıtmaya çalışacağım.

Son zamanlarda okuduğum en akıcı, en gizemli, en heyecanlı romandı. Şüpheli, acabalı soruların izinde geçmişte başlayıp, geleceğe uzanan, tünelin sonunda ışığı yakalatan bir yolculuktu.

Bazı kitaplar; özellikle psikolojik gerilim, korku, polisiye türünde olan eserler, okuycuyu gizem ve entrika örgüsünde ters köşe yapar.

Dolayısıyla tahmini fikirler eşliğinde okuyucu yorulur, şaşırır, bekler, heyecanlanır, gerilir, korkar, çabalar, bıkar. Konular uzar da uzar. Tahammül sınırını zorlar. Sırf okuyanı zekâsıyla ne kadar çıkmaza sokarsam kâr hesabı diye yapar. Oysa arka ekranda akış yangına bağlanır. Sistem çökmüştür ama yazar bundan bihaberdir. Amaca hizmet böyle olur zanneder. Tabi bazıları için söylediklerim.

Ancak "Geçmişte Saklı" beni asla yormadı. Bıktırmadı, bilinmezlik denizinde keşfe çıkardı ama boğmadı. Nedeni öyle sakil, öyle mantıklı, öyle düzenli ve takribi ve tahmini ölçülerde öyle düzgündü ki!... 

Hemen hemen her bölümde çıkarımlarım doğruydu. Ama şimdi diyeceksiniz ki "Eee böylesi çözülü olaylar ağında neden merak ve heyecan duyalım"... Evet haklısınız. Ama düşünün ki okyanusun dibini elinizle karıştırdınız. Birden o masmavi su grileşti, berraklık kayboldu, bir karış yeri göremediniz.

Kısa bir süre hareketsiz beklediniz. Su tekrar duruldu ve o pırıl pırıl ışığını geri kazandı. Yani sayfalar dolusu inceleme ve okuma sonunda şifreyi çözmeniz, ilerlemeniz gerekmiyor. Bu da okuyucunun anlamasına, şevkle ve zevkle, boğmadan, içinden "ayyy bitsede kurtulsam" dedirtmeden, tadı tuzu, kıvamı, lezzeti dozunda bir sofradan doyarak kalkmanızı sağlıyor.

Yazarın profesyonelliği tamda bu merkezde hakkını sonuna kadar veriyor. Her duyguyu ciğerine kadar işliyor, artı o altın oran "gizem" duygusunu da sonuna dek soğutmadan, bıktırmadan ince ve zarif dokunuşlarla kitabı tamamlıyor. 

İşte bu romanda kaza süsü verilmiş bir cinayetin örgü söküğü gibi önce karıştığı, ardında neden, niçin, nasıl sorularının bölüm bölüm incelendiği ve sonuca bağlandığı harika bir psikolojik gerilim.

İnsan karekterlerinin anlatılışı, onların psikolojileri sanırım gerilimden daha önde. Herkes bir parça güvendiği, aklına ve karekterine kefil olduğu, örnek aldığı kimseler vardır. Sonuna kadar "inanmam, o böyle şeyler yapmaz", çok düzgün dediklerinizi bir kez daha düşünmeye, karar vermeye, tanımaya davet ediyor. Belkide bize verdiği en önemli mesaj buydu.

Toplumsal ve sosyolojik sıkıntıların somut delillerle aydınlatıldığı roman, konu bütünlüğü, açıları, uzaklığı ve çıkarımıyla matematiksel bir finale rampasız götürüyor.

Konu, Aslı'nın en yakın arkadaşı Selin'in annesinin cenaze törenine gitmesiyle başlıyor. Evli, mutlu ve hamileliğinin en güzel günlerini yaşarken ikinci evliliği Alp'in hiç bilinmeyen gizemiyle hayatının şokuna giriyor? Merak, bilinmezlik, korku üçgeninde nelere tanık oluyor? En yakın arkadaşı Elâ hangi dellilleri buluyor?

Ela’nın dört yıl önceki ölümü gerçekten kaza mıdır?

Sakin yaşamı, gerilimi gittikçe artan bir kabusa dönüşürken, Aslı’nın emin olduğu tek bir şey vardır: Tüm gerçekleri öğrenecektir. Hem de ne pahasına olursa olsun.

Kırk bölümle biten roman her bölümde sanki kapı eşiğine delile yaklaştıran bir not bırakılmışcasına ilerliyor. İşin özeti, geçmişin izinde geleceği bulup yaşayanların hikâyesi.  Tavsiyemdir, hayatınızın söküklerine bir el atın derim...

Hayat ne zaman bu kadar komplike oldu bilmiyorum. Sanki her şeyin, herkesin bir alt metni var. Defalarca okusan da anlamadığın, görmediğin. (say. 304)

Biriyle kötü ayrılmanın en üzücü yanlarından biri güzel anıların da hasar görmesiydi. (say. 179)

Kaçırılan bir vapur, sevgiliye geç kavuşmak, dudağını bükmüş çocuğu biraz daha fazla camda bekletmek demekti. Vapur, misafir ettiği yolcuların telaşının, bir yerlere yetişme heyecanının aksine, hiç acelesi yok gibi sakin sakin bırakıyor kendini sulara. ( say. 101)

Editör: Ümmügülsüm Hasyıldırım 

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi