KİTAP ANALİZİ
Giriş Tarihi : 03-11-2023 17:28

Bir Kitap: Ateşten Gömlek / Halide Edip Adıvar

Yazan: Arzu Ortaören -BİR KİTAP: ATEŞTEN GÖMLEK / HALİDE EDİP ADIVAR 

Bir Kitap: Ateşten Gömlek / Halide Edip Adıvar

BİR KİTAP: ATEŞTEN GÖMLEK / HALİDE EDİP ADIVAR

"Ateşten gömlek taşıyanlar sıcağın ısıttığı kadar yaktığını da bilirler"

Kurtuluş Savaşı aydınlarının önemli isimlerinden Halide Edip'in yoğun duygularla kaleme aldığı, Kurtuluş Savaşı'mızın ilk romanı "Ateşten Gömlek"…

Peyami, Ayşe, İhsan, Cemal ve nice isimsiz kahramanın romanı.

Yakup Kadri'ye yazdığı bir mektupla başlıyor bu tarihi döneme tanıklık eden eser. Yakup Kadri yazacağı bir romana "Ateşten Gömlek" adını vermeyi düşünüyor. Fakat Halide Hanım’ın o kadar hoşuna gidiyor ki, "Anadolu'ya bu kadar yakışan ve kendi başına bir şaheser olan" bu ismi kullanmak istediğini belirtiyor mektubunda.

Milli Mücadele sürerken kaleme alınmış  olan romanı Peyami'nin anılarından okuyoruz ve bir hastane odasında tanışıyoruz Peyami'yle. Savaşta iki bacağını da kaybetmiş, başındaki kurşunun çıkartılması için ameliyat olmayı bekleyen kahramanımız kendini, annesini ve diğerlerini anlatıyor bize tek tek.

Kendi halinde bir memur Peyami.  Annesi uzaktan akrabaları Ayşe ile evlendirmek istiyor onu fakat o bu evliliğe yanaşmıyor. Hatta konunun unutulması adına yurtdışına gidiyor bir süre. Geri döndüğünde Ayşe'nin bir başkası ile evlenip, İzmir'e yerleştiğini öğreniyor. Bu arada Ayşe'nin abisi Cemal ile iyi arkadaş oluyorlar.

Savaşın en karanlık günleri; ülke işgal altında. Bu karanlıktan ne yazık ki Ayşe ve ailesi de alıyor nasibini. Evlerine yapılan bir saldırıda eşini, çocuğunu kaybediyor ve İstanbul'a dönüyor. Peyami ve annesi ile yaşamaya başlayan bu yaralı kadın için artık sadece intikam var. Öyle bir intikam ateşi yakıyor ki etrafında, İzmir'in kurtuluşunun simgesi haline geliyor. Hatta silik bir hayat yaşayan Peyami bile bu ateşe kapılarak gözünü karartıp düşüyor yollara binlerce isimsiz kahramanla birlikte. Mustafa Kemal önderliğinde başlayan Kurtuluş Savaşı’nda hepsi yüreğini koyuyor ortaya. Cepheden cepheye koşuyorlar. Yaralıların kahramanı oluyor "Hemşire Ayşe".

Genç yaşlı, kadın erkek için tek amaç var; o da kurtuluş... Herkes, ateşten gömleği giyiyor sırtına ve düşüyor yollara. İstanbul'dan Anadolu'ya oradan da İzmir'e çıkıyor tüm yollar.

Bu dünyanın en meşru ve eşsiz mücadelesini okurken bir yandan da büyük bir aşka şahitlik ediyoruz Peyami'nin anılarında. Elbette karakterlerin ruh halleride oldukça güzel bir kurgu ile kaleme alınmış. Roman, Ayşe'nin etrafında gelişiyor gibi görünse de Peyami, İhsan ve diğerlerinin hikayesi ile zenginleştirilmiş. İntikam, aşk, büyük fedakarlıklar ve  kurtuluş mücadelesi.

Cumhuriyetimizin 100.yılını coşkuyla kutladığımız bu günlerde hangi zorluklardan geçip, hangi imkansızlıklarla mücadele edilerek, ülkemizin nasıl küllerinden doğduğunu anlamak adına okunması gereken eserlerden.

“İngilizler aflarını talep edenlere versinler mösyö. Çanakkale'de dövüşürken ne asi ne esirdik. Namuslu bir millet gibi dövüştük, öldük, öldürdük. Ne zamandan beri ve hangi milletle harp edilir de mağlup olduğu zaman ona katil denilir?”

"İngiliz kanıyla Türk kanı bir mi madam?"

"Mikroskop altında İngiliz kanını görmedim. Rengi bizimki kadar kırmızı mı yoksa mavi mi, bilmiyorum. Fakat Türk kanı, ateş gibi sıcak ve kırmızıdır."

"Sen git aşkımı sevgiliye söyle, sen kitaplar ve kâğıtların dilinden anlıyorsun, yanık şeyler söyle, beni istesin!"

“Her azam kopuncaya kadar Ayşe!..
Bak iki bacağım koptu fakat dövüşmek için iki kolum daha var...

Ben de, ben de senin için İzmir için her azam kopuncaya kadar vuruşacağım.”

Editör: Serhan Poyraz 

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi