KİTAP ANALİZİ
Giriş Tarihi : 13-11-2023 15:48   Güncelleme : 13-11-2023 16:15

Bir Kitap: Afili Hafiye / Murat Menteş

Yazan: Işıl Işık -BİR KİTAP: AFİLİ HAFİYE / MURAT MENTEŞ

Bir Kitap: Afili Hafiye / Murat Menteş

BİR KİTAP: AFİLİ HAFİYE / MURAT MENTEŞ

Bugün sizlere, Murat Menteş'in “Afili Hafiye" isimli romanını tanıtacağım ama şimdi nereden, nasıl başlasam bilemedim.

Bir çuval pirinci önüme dökmüşler de; “Beyaz taş varsa bulun yoksa ziyafette birinin dişi kırılır, sonrasına da karışmam.” diyen bir ev sahibi var sanki…

Kitabın kahramanı polis memuru Alp Laçin O'nun silahından çıkan kurşuna denk gelmeden yani 308.ci sayfaya kadar kazasız belasız, o taşa denk gelmemenin kutlu sevincini yaşıyorum.

Murat Menteş, “Postmodern Türk Edebiyatı’nın” postunu yere sermiş, üzerinde halay çekiyor.

Ne diyebilirim ki!..

Böylesine deneyimli bir halay başı ben görmedim.

Her düğüne lazım, evlere şenlik. Roman ilk sayfada zaten ezici bir anlatım gücüyle sarhoş bir adamın yüzüne bir kova buzlu su dökmüşcesine pür dikkat konuya bağlıyor. Okur; polisiye, gerilim, aşk, cinayet sarmalında az da olsa endişe edeceği yerde, pamuk şeker yemiş gibi kanında glikozun o tatlı heyecanıyla daha da gevşiyor. Neredeyse; "Yazar ağabey ne ettin yahu?",  “Karikatürlü mizah dergisi mi aldık?“, “Adamlar tavuk gibi ölüyor, üstüne Güney Kutup şahsiyeti zombileşip mezardan çıkıyor, biz ‘nasılsa işler düzelir dur hele daha ne fişmancalar olur’” rahatlığıyla karada gemi yüzdürüyoruz.

Garip gelecek, olaylar birbirinden kopuk ama bir o kadar birbirine Japon tutkalıyla bağlı.

Kitapta yer çekimi yok. Karakterler, Salvador Dali resimlerinde gibi uçuyor. Ayakları yere basmıyor. Gerçeğin yeniden icat edilmesi, hızla değişen ters köşe yapan kişiler, gerçeküstü olasılıklar var romanda.

Bakıyoruz bir Alp Laçin O var, bir de sonlarda sahte bir Alp Laçin O sahneye çıkıyor. Hatta müdürü ona; “Alperen” diyor. Yani arapsaçına tarak arayan Arap’a dönmeniz an meselesi.

“Afili Hafiye” orijinal anlatı düzeniyle kurgulanmış bu roman…

Evden kaçan şair Okan Yunus Okyanus, roman makinesi mucidi Yahya Hayhay, duvarlardan geçen dilber Yegane Yadigar, zihin okuyan aynasız Kâmi Koma, bedduacı Asuman, sıkı polis Perçin Çeper gibi ilginç karakterlerle dolu görkemli bir macera.

Alp Laçin O, “Kayıp Şahıslar Bürosu’nda” komiser.

Gizli görevdeyken, cazibeli bir kadına rastlar. Küçük bir maymun, kadının fotoğrafını çeker. Sonra kadından mektuplar gelir, aramaya koyulur namevcut hatunu, Merih Kızıl konuyu araştırır.

Ardından serüven Kaz Dağları’ndan kayarak, Galata Kulesi’nin ortasında Eyfel’i görerek soluğu okurun şehrinde bulur.

Menteş, elinde oyun hamuru gibi eğiyor, büküyor, koparıyor, birleştiriyor ve her sahnesinde ayrı bir şölen, ayrı bir felsefi önerme sunuyor bizlere.

Roman fabrikası, görünmez gömlek, sihirli görüşler, cazibe, edebi anlamda lüks bir anlatım, kelime deryası; mübalağa, teşbih sanatları gani…

Okuru öyle bir coşturuyor ki tam bitti dediğiniz anda; “Kandırıldık mı acaba?” derken, koynunuza ayazda yetişmiş gülleri bırakıyor Menteş.

Öğrendiğiniz bilgi örneğin 10. sayfadan sonra değişiyor, asla emin olamıyorsunuz. Farkı da burada zaten. Çıkarım, sonuç, gidişata kanmayın. Mizahi anlatım meridyen ve parallellerinde ekvatordan, kutuplara; “Bana lükslerimi verin, ihtiyaçlarıma gerek yok" güveniyle ETS turla molasız yol alıyorsunuz.

Paralel evrenleri de içine alan derinlikli bir üst kurmaca Afili Hafiye. Bölümlerde başlıklar var bazı yazar ve düşünürlerden. Ayrıca konuya dair ve ilişik.

Noktalar, boşluklar var, siz de gönül gazınızı çıkarın uygun kelimenizi bırakın diye. Bununla beraber his ve atraksiyona hücum eden kan basıncına soslu gerilim ve heyecana eşlik eden şarkılar var kitabın son sayfasında QR kodu okutarak dinleyebilisiniz.

Ve tarihi, felsefi, edebi anektodlar da tahinli pekmez yanı turşu lezzetinde. Karşıtlığın hazzı. Dengeli ve şifalı.

Unutmadan kapak resmi Al Pacino, silah, gömlek, köpek, kadın vs. hepsi romandan konu ve kişilere etiket.

Neşeli renk uyumu zaten satış noktasından el sallıyor; "beni al, beni al" diye.

Ben çok eğlendim, farklı dünyalarda kamp kurmak isteyen okurun vazgeçilmez kalemi Murat Menteş karşınız da. Tavsiyemdir, özellikle yatmadan önce ölçüsüz doz alabilirsiniz.

“Malum, insanın kendini iyi ifade edebildiği çağlar geride kaldı. Fazlalığın zulmü, hızın ihaneti ve tesadüfün tehdidi karşısında dilimiz tutuldu. Daha doğrusu yarım ağız konuşabiliyoruz gayrı. Kekemeleştik. Yeni kelimelere, kavramlara, deyimlere ihtiyacımız var.” (sayfa 245)

“Leydi Rubikon, vaktiyle, duygusal bir anda sağ yumruğunu öpüp kalbinin üstüne koyarak selam vermiştir Abdullah'a. Bu, 16. asır Marakeş sufilerinin selamlaşma şekliymiş. Bizimkiler artık hep böyle selamlaşırlar. "Seni seviyorum" demenin bir yolu.” (sayfa 139)

“Düşük IQ'lu kimseler hayal kuramaz. Çünkü varsayımlarla düşünemezler. Hayal kurmak ile teori kurmak arasında sıkı bir bağ var: ikisi de zekâ ve bilgi gerektirir. Aptallar arzularını, taleplerini, beklentilerini hayâl zanneder. Ev, otomobil, düzenli gelir... Peh!”(Sayfa 120)

Editör: Dilek Tuna Memişoğlu 

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi