ANI
Giriş Tarihi : 18-04-2023 15:55

Bir Dağ Horozu

Yazan: Nevin Yavuzcan Ceylan -BİR DAĞ HOROZU

Bir Dağ Horozu

BİR DAĞ HOROZU

Bir zamanlar…

Köylerde yaşadıysanız kendiniz tavuk beslediyseniz, onların nasıl lezzetli olduğunu muhakkak bilirsiniz. Tavuklar yumurta yaptıkları için genelde horozlardan daha uzun yaşarlar. Horozlar altı aylık olup ötmeye başladıklarında kesime hazırdırlar. Her ne kadar "Ben kesmeye kıyamam." diyen arkadaşlarım olacaksa da, bu bir mecburiyettir.

Eğer büyüyen horozlar birkaç tane ise,  aralarında kavga başlar. Birbirlerini koştururlar, gagalarlar, yem yedirmezler. Bir de mahrumiyet köylerinde iseniz, ailenizin beslenmesi için çok önemlidir onlar. Çocuklarınıza onları yedirmiyeceksiniz de ne yapacaksınız? Tercih, doğal olarak çocuklardan yana olacaktır.

Doğal ortamda yetişen bu hayvanların nefis bir lezzeti vardır. Etleri bembeyaz değil,  kırmızıdır.

Pişerken evin içine mis gibi bir koku yayılır. Genel olarak tüketme yolu, suyuna yapılan çorba ve pilavdır. Ben Trakya’da yapılan adına "Kapama" denilen çeşidini de severim. Kapama tepsiye yayılan pilavlık pirinç üzerine,  haşlanmış etlerin dizilerek fırına sürülmesi ile yapılır. İsteğe göre üzerine nane benzeri garnitür de konulur. Fırında etlerin kızarması ile pişen pilav, eski köy geleneklerinde, yer sofrasına tepsi ile konulur. Sonra mı, sonrasında bir yarış başlar!

Köyden Biga'ya geldiğimiz yıllarda,  kapalı pazar yeri yoktu. Pazar sokak aralarında kurulur, bir sürü zorluklar yaşanırdı. Pazara gitmek için Koca Köprü'den geçmek zorundaydık. Köprü başı o yıllarda,  köylerden satış için getirilen kümes hayvanlarının satış yeriydi. Orada durup onları seyretmeden edemezdim. Hangisi genç, hangisi lezzetli olur, az çok tahmin de ederdik. Bu kadar seyirden sonra "Beni al!" diye bakan biri olurdu. Alınan horoz eve bırakılır, pazara
tekrar dönüş yapardık.

İşte böyle bir pazara gidişte, önceden aldıklarımıza pek benzemeyen bir horoz aldık. Döğüş horozu tipi vardı. Bir dağ köyünden getirilmişti. Horozu eve getirdik. Çatıya uygun bir yere bağladık. Akşam sabah yem ve su veriyorduk. O günlerde rahmetli annem bende kalıyordu. Annem on yıl gözleri görmez yaşamıştı. Benim mutfakta olduğum bir zamanda yanıma gelerek, yoldan horoz sesi geldiğini söyledi. Bizim horoz bağlı olduğu için ihtimâl bile vermemiştim ama yine de bir bakayım dedim.  Evet evet yol kenarında keyifli keyifli gezen,  arada da öten bizim horozun ta kendisiydi. Şimdi ne yapacaktık? Çocukları topladık, horoz yakalamaca oyunu başlattık.

Başlattık başlatmasına ama kısa sürede bunun kolay olmayacağını da anladık. Çünkü bizim horoz koşmuyor uçuyordu! Bizler de arkasından bakıp kalıyorduk... Kümes hayvanları bu kadar uçar mıydı? Biraz uçsa da sonunda yorulur, yakalanırdı. Anlaşılan bu dağ köyünde bolca uçuşlar yapmış, bu yeteneğini geliştirmişti. Boşa giden çabalar sonunda, hayvan boş arsadaki böğürtlen kümelerinin altına girerek saklandı. Bizler de bakakaldık!

Artık her sabah bahçede arama saatleri başladı. Yok, yok bizim horoz ortaya çıkmıyor. Çıktığında da belki biz görmüyoruz? Aradan on veya on beş gün gibi bir zaman geçmişti.

Havalar soğudu, yağmurlar da başladı. Annem her gün horozun ne olduğu konusunda, fikir yürütüyordu. Nihayet yağmurlu ve soğuk bir günde, bizim eve uzak bir yerde horozu gördük. Islanmış,  sırılsıklam olmuştu. Bu kez onu tutmak için uğraşmadık. Bunu yapamayacağımızı anlamıştık. Avcılık yapan bir komşumuza telefon ederek durumu anlattık. Bir taraftan da uzaktan horozu izliyorduk. Sonunda  avcı karşıdan göründü.

Tam teçhizatlı, yanında av köpeği!!!! Horoz avı başlamıştı. Yanımıza gelince horozu gösterdik. Horoza nişan aldı. Av köpeği de avını aldı bize getirdi. İşlem tamamdı. Lakin bizim horoz bir deri bir kemik kalmıştı. Biz gene temizledik, pişirdik. İki bacaktan başka, ele gelir yeri kalmamıştı. Eh bacağın biri de avcının hakkıydı değil mi? Pilav üstü bacak koyarak teşekkür ettik. Dağ horozumuzun öyküsü de böyle bitti.

Bugünkü aklım o gün olsaydı; horozu serbest bırakırdım. O özgürlüğü hak etmişti, yaşama şansı olmasa bile!..

Editör: Nezihat Keret 

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi